MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Büyüme için özel sektörün önü açılmalıdır 28.03.2016 tarihinde yayınlandı

Merkez Bankası Mart ayı toplantısında faiz koridorunun mevcut üst bandı olan fonlama oranını 10,75’ten 10,50’ye düşürdü. Yani Merkez Bankası kısaca maksimum uygulayabileceği faiz oranını düşürdü. Ancak bu mevcut fonlama faizinin düşeceği anlamına gelmiyor. Sadece uygulayabileceği maksimum faizi kısıtladı.


Büyüme için özel sektörün önü açılmalıdır

Merkez Bankası’nın hedef bağımsızlığı yoktur, araç bağımsızlığı vardır. Merkez Bankası genel olarak fiyat istikrarına odaklandı. Enflasyon hedefini, büyümeyi, makro ekonomik büyüklüğü devlet verir. Ekonomi yönetimi verir. Bunun sadece fiyat istikrarı bölümünde Merkez Bankası devreye girer ve fiyat istikrarını kendisine verilen hedef doğrultusunda gerçekleştirmeye çalışır. Bunu yaparken kullandığı enstrümanlar konusunda bağımsızdır. Merkez Bankası’nın en büyük konusu enflasyonla mücadele, fiyat istikrarının sağlanmasıdır. Ekonomik büyüme ise tali hedeftir. Asıl büyümeyi sağlayacak maliye politikaları ve özel sektörün yatırımlarıdır. Gerçek büyüme ancak ve ancak özel sektörün önünün açılmasıyla olur. Eskiden “petrolümüz, doğal gazımız yok” diye şikayet eder ve bunu cari açığın, büyüyememenin bir mazereti olarak gösterirdik. Gördük ki bu gün petrolü olan da büyüyemiyor. Sadece bu yer altı zenginliklerine bağlı olan ülkeler sıkıntı içinde. Suudi Arabistan dış borç arıyor, Rusya ekonomisi kriz yaşıyor. Amerika Birleşik Devletleri de en büyük petrol üreticisi ve ihracatçısı ama orada böyle büyük sorun yok. Neden? Çünkü ABD’yi özel sektörü ayakta tutuyor. Türkiye üretime, sanayiye dönmelidir, özel sektörün önü açılmalıdır, ihracata odaklanılmalıdır. Bu da, inşaata rant yaratmayı bırakıp, sanayi ve üretime rant yaratmayla olur.

Ekonominin büyümesi için parasal önlemler yeterli değil
Türkiye’nin anlayışında devlete dayalı bir büyüme söz konusu olamaz. Bunu yıllardır yapılan özelleştirmeler de gösteriyor. Kamu ağırlığı ortadan kalkmış. Bugün artık büyümeyi özel sektörden koparıp bakamayız. Büyümenin sağlanması, ekonominin düzelmesi Merkez Bankası’nın tek başına üstleneceği bir konu değildir. Böyle bir durumun söz konusu olamayacağını Amerika’da da Avrupa’da da Japonya’da da gördük. Tüm dünyadaki uygulamalar Merkez Bankası para politikalarının bu konuda bir işe yaramadığını gösterdi.
Ekonominin büyümesi için parasal önlemlerin dışında başka şeylere ihtiyaç var. Nedir bunlar? Terörle mücadele, siyasi istikrarın sağlanması, hukuk, insanların geleceğe güvenle bakması, özel sektörün teşvik edilmesi, özel sektörün yarına güvenle bakması gibi önlemlere ihtiyaç var. Bunları yapamayınca büyümeyi Merkez Bankası’na yüklemek tek başına yeterli değil.

MB; piyasalar için elinden geleni yapıyor
Merkez Bankası yüksek faiz politikası yerine kuru aşağı çekmek için faizleri yukarı çekebilir ama Merkez Bankası bunu yapmıyor. Merkez Bankası faiz oranlarını belli bir tonda, yüzde 8-9 aralığında (hatta 9.12’ye çıkardığı dönem olmuştu) faizde istikrarı sağlamaya çalışıyor. Kur birincil önceliğim değil diyor. Bunu yaparak faizde istikrarla finansal istikrarı hedefliyor. Faizlerde öngörülebilirliği artırmaya çalışıyor. Ardından Merkez Bankası şu anda piyasalara para veriyor. Yani her hafta bankalara toplamda kümülatif 107 milyar TL para veriyor. Bunu yapmasa bankaların şu anda ekonomiye kredi aktarması söz konusu gözükmüyor. Çünkü kaynak yok. Bankalar kaynak yaratamıyor. Bizce Merkez Bankası’nın piyasalar için bundan daha fazla yapabileceği bir şey yok.

Kredi mekanizması ekonomiye yansımıyor
Bu nedenle Merkez Bankası’nın son zamanlarda duyarsız kalması çok fazla hareket etmemesinin temel nedeni bizce bunlar. Merkez Bankası 107 milyar TL para aktararak piyasaya soluk aldırmaya çalışıyor. Biz, asıl sorun olarak ileride, AB uyum sürecinde Merkez Bankası’nın bankacılık sektörüyle ilişkilerinin sınırlanması sonrası para veremeyecek olmasını görüyoruz. O zaman ne olacak? Türkiye’nin bugünkü sorunu Merkez Bankası’nın programı değil.

Piyasada bir kredi var. 1 trilyon 750 milyar TL’ye ulaşmış kredi. Aslında kredinin piyasada sıkışmaması lazım. Nakitlerin nakit yönetiminin düzgün olması lazım. Kredi stoku birikmemeli. Stok vadesi ile alacak vadesi arası açılmamalı. Demek ki kredi mekanizması ekonomiye yansımıyor. Ekonomiye nefes aldırmıyor.

Türkiye’ye sıcak para değil yatırım çekilmeli
Ekonominin nefes alması için özel sektörün önünü görebilmesi lazım. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının teşvik edilip Türkiye’ye sıcak para değil, yatırımın çekilmesi lazım. Yatırımın çekilmesi için de bürokrasi hızla azaltılmalı. Türkiye rekabet edebilirlikte dünyada 144 ülke içinde 45’nci sırada. Gelişmekte olan dinamik bir ülkeyiz diyoruz ama girişimcinin önünü açamıyoruz. Makro ekonomik istikrarda ise Türkiye yine 144 ülkede 70’nci sıralarda yer alan bir ekonomi. Buna bakarak ciddi sermaye, yabancı sermaye neden Türkiye’ye gelmiyor bunu sorgulamalıyız.

Yatırım iklimimizde sorun var, teşvik sistemi hatalı…
Batının ciddi sermayesi Türkiye’ye yatırıma gelmiyor. Bunun nedeni yatırım iklimimizde sorun olması. Bürokratik zorluklar var. Teşvik sistemimiz istenildiği gibi değil. Ne yapılmalı?
1 - Öncelikle teşvikler bölgesel olmaktan çıkmalı. Sektörel baza ve ilçe bazına indirmeliyiz.
2 - Teknoloji yaratan, yüksek teknolojiyi destekleyen sanayiye bölge ayırmaksızın destek vermeliyiz.
3 - Sanayide kümeleşme önemli. Herkesi her yere yayamazsın. Hiçbir ileri teknoloji firmasını Doğu illerimizden birinde yatırıma zorlayamazsınız. Ya da ileri teknoloji bilen bir mühendisi hangi sosyal ortama göndereceksiniz. Yurtdışından gelecek bir yatırımcı destek var diye bu bölgelere gitmek isteyecek mi acaba?
Artık Türkiye bir şeyleri fark etmeli. Teşvik sistemi sektörel ve ilçe teşviklerine dönmeli. Yatırım iklimi iyileştirilmeden, bürokratik engeller yüksekken, Türkiye’nin bulunduğu bölgesel ortam sıkıntılıyken Merkez Bankası politikalarının bir anlamı yoktur.

Yüksek teknolojiye ücretsiz arsa verilmeli
İşgücü maliyetlerinde Türkiye’nin işgücü ve maliyet avantajı ortadan kalktı. Avrupa ile ayrıcalığımız kalmadı. Bu konularda bizim bir adım daha öne geçmemiz lazım. Nasıl yapacağız?
Türkiye sadece inşaat sektörü temelli değil sanayi temelli hareket etmeli. Teknoloji temelli hareket etmeli. Tüm dünya inovasyon peşinde koşuyor. Bizim bedava arazi vermemiz lazım. Amerika bugün bedava arsa veriyor, gel yatırım yap diyor. Biz toprağı rant olarak görünce nemalanma yoluna gidiyoruz. Ciddi firmalar bu nedenle ülkemize gelemiyor. Merkez Bankası 1 puan faiz yükseltmiş, indirmiş bu ortamda anlamı yok. Artık daha fazla faiz yükseltmesinin anlamı da yok.  Ülke olarak ekonomi kanalına girebilsek bu sorunlar daha rahat görülecektir. Ülkemizin elbette başka sorunları ve gündemleri de var. Ancak, o sorunların çözülmesini beklersek ekonomide bazı trenler kaçmış olacaktır. Biz şunu iddia ediyoruz: eğer ekonomiyi merkeze alabilirsek diğer birçok sıkıntının çözümü de kolaylaşacaktır. Güçlü ekonomi, güçlü demokrasi ve sosyal huzurun payandasıdır.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER