Türkiye’yi yakın coğrafyasındaki ülkeler arasında Endüstri 4.0’a en hızlı geçebilecek ülke olarak gösteren SIEMENS Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, “Ev ödevlerimizi hepimiz doğru yaparsak Avrasya’da üretim merkezi olma şansımız var. Günlük siyasetten uzaklaşıp asıl uğraşmamız gereken konuya eğilebilirsek harikalar yaratabiliriz” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından yürütülmekte olan Avrupa İşletmeler Ağı (AİA) Projesi kapsamında; yeni sanayi devrimi olarak kabul gören Endüstri 4.0’ı mercek altına almak, bu dönüşümün işletmeler açısından yaratacağı fırsatları ve tehditleri irdelemek adına “Endüstri 4.0: Yeni Sanayi Devrimi Konferansı” düzenlendi. Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Üyesi ve GM Vira Stratejik Ortaklık Yönetim Kurulu Üyesi Senem Kılıç ile SIEMENS Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy'un konuşmacı olarak katıldığı toplantıda yeni sanayi devrimine uyum sağlamanın ipuçları verildi.
Konuşmasına Endüstri 4.0’ın tarihçesi ile başlayan SIEMENS Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy, Sanayi Devrimi’nin 1784’te kumaş makinelerinin kol gücü yerine su baharı ile çalıştırılmasıyla başladığını hatırlattı. Ardından 1870’te endüstrinin elektrikle tanışması sonucu seri üretimin geldiğini ve Endüstri 2.0’ın başladığını, sonrasında 1970’lerde elektroniğin de dahil olup otomasyon çağı ile birlikte Endüstri 3.0’ın geldiğini söyledi. Son 1,5 yılda ise Endüstri 4.0’ın başladığını bildiren Ersoy, Endüstri 4.0’a geçiş nedenlerini şöyle özetledi:
“Sanayide Batı’nın hakimiyeti son dönemlerde Doğu’ya kaymaya başladı. 2006’da Avrupa’daki 27 ülkenin toplam sanayi üretimi 550’den 2011’de 620’ye çıkıyor. 2006’da 170 olan Çin’deki sanayi üretimi ise 2011’de 580’e çıkınca Batı bir önlem almak için düşünmeye başlıyor. Çin’deki gelişmeleri takip ediyor ve ne yaparsa öne geçebileceğini araştırıyor. Bunun üzerine 3 noktaya ağırlık veriyor. Ürünü pazara çıkarma hızını artırırsa, esnek üretim modeli uygulayabilirse ve verimliliğini artırırsa bunu başarabileceği düşüncesi ile çalışmaya başlıyor. Öncelik pazara çıkış hızı olduğu için yapılacak yatırımların üretim hatlarından fabrikaya, insanın fabrika içindeki konumuna kadar her aşamanın yatırıma geçmeden önce bilgisayarda simüle edilmesi gündeme geliyor. Önce bu simülasyon üzerinde hataları görüp birkaç saatte düzeltip ardından tuğlalarla yatırıma başlayacaksın, böylece zaman kaybetmeyeceksin deniyor. Eğer direk yatırıma başlanırsa hata görüldüğünde sonrasındaki değişim hem pahalı hem de zaman kaybı. İkincisi esnek üretimi sağlayabilmek. Çin, Malezya, Endonezya üretim hattını kurup aynı üründen 1 milyon adet üretip düşük fiyatla satıyorsa Batı bunun tam tersini yapma kararı alıyor. Aynı hat üzerinde Kişisel taleplere yanıt verebilecek farklı ürünler üretmesi gerekiyor. Son olarak verimlilik. Üretimde maliyeti artıran en önemli unsur insan maliyeti. Çin’den daha ucuz üretim için insanı sistemden çekme kararı alıyor. İnsanı, yani kas gücünü çekince maliyet ve üretimdeki hata oranı azalırken verimlilik artıyor. Böylece Endüstri 4.0 doğuyor”
Endüstri 4.0 kavramını ilk olarak Almanya’nın 2013 yılı Nisan ayında ülke stratejisi olarak resmi dille kullanmaya başladığını bildiren Ersoy, 2014’te tüm dünyadaki sanayicilerin konuşmaya başladığını, 2016’da Davos’un Motto’su olması sonrasında finansçı ve hukukçuların da konuşmaya başladığını, 10 ay sonra Türkiye’de Uludağ’da düzenlenen Ekonomi Zirvesi ile birlikte Türkiye’de de yaygın konuşulduğunu ve hızla da yayıldığını anlattı.
“Dünya ile iletişimde olmazsanız sistemin dışında kalırsınız”
Türkiye’nin de Endüstri 4.0’ı benzer tarihlerde konuşmaya başladığını ve konuşmakla da kalmayıp önemli adımlar atmaya başladığını bildiren Ali Rıza Ersoy, “Endüstri 4.0’ı ıskalamayacağımız kesinleşti. Dünyadan 4 – 4,5 yıl sonra da olsa bu endüstriye geçeceğimizi tahmin ediyorum” dedi.
Bu geçiş için neler yapılması gerektiğini, şirketlerin nelere dikkat etmesi gerektiğini de kaydeden Ersoy şunları söyledi:
“Yeni düzende bilgi paylaşımının anlık olması önemli. Şirket içinde aylık, haftalık, günlük raporlamalar kabul edilmiyor. Geleceğin dünyasını yönetebilmek için yukarıdan aşağı, aşağıdan yukarı, bilginin insan etkileşimi olmadan gerçek zamanlı akması bekleniyor. Endüstri 4.0 insanı sistemden çekme üzerine kurulu.
Fabrikanızı dijitalleştirdiniz ama yetmez. Hammadde tedarikçinizden, distribütörünüze kadar temasta olduğunuz birçok kesim var. Yani yaptığınız işlemlerde yatay sürecin de izlenebilirliği önemli. Hem yatay hem dikey dijitalleşme gerekiyor ki bunlar çok büyük teknolojiler değil.
Nesnelerin interneti de önemli. Yani, işe yarayan her şey internete bağlı olmalı. 2020’ye kadar işe yarayan 28 milyar nesnenin internete bağlı olacağı öngörülmüştü. Bu rakam bir yıl geçti 40 milyar nesne olarak revize edildi. 5 sene sonra bir yerlerimize chip takılmaya başlanacak. Yoksa dünyadan kopuk olacaksınız. Dünya ile iletişimde olmazsanız da sistemin dışında kalacaksınız.”
Bugünün yaygın robotlarının hep aynı işi yaptığını ancak son dönemlerde üretilen ve Kobot adı verilen cihazların ise birbiriyle haberleşen, insandan öğrenen ve insana öğreten robotlar olduğunu anlatan Ersoy, bu kobotların hareket kabiliyetinin çok yüksek olduğunu ve birden fazla iş kolunda çalışabildiğini söyledi.
Bu sistemler sonrasında oluşan büyük verinin depolanması ve güvenliğinin de önem taşıyacağına dikkat çeken Ersoy, depolama için mutlaka bulut teknolojisine geçilmesi gerektiğini siber güvenliğin öneminin de artacağını anlattı.
“Endüstri 4.0’ı ıskalamayacağımız kesinleşti”
Türkiye’de de Endüstri 4.0’a yönelik önemli adımlar atıldığını bildiren Ali Rıza Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yoğun şekilde ileri teknoloji üzerine çalıştığını söyledi. Endüstri 4.0 Türkiye Platformu kurulduğunu açıklayan Ersoy, Türk Sanayisi’nin Dijital Dönüşümü adı altında İcra Kurulu ve Danışma Kurulu oluşturulduğunu bildirdi. 4 aydır yoğun bir çalışma sürdüğünü ve en geç kış aylarında Türkiye’nin Endüstri 4.0 Yol Haritası’nı belirlemiş olacağını kaydeden Ersoy, “Endüstri 4.0’ın dünyada konuşulmaya başlamasından en geç 4,5 yıl sonra yeni sanayi devrimini yakalayacağımız gözüküyor. Yani bu kez ıskalamayacağımız kesinleşti” dedi.
Komşu ülkelerin hiçbirisinde Endüstri 4.0’ı yakalayabilmek için köklü üniversiteler, köklü işletmeciler ya da mühendisler bulunmadığını anlatan Ersoy, “Bizim gibi kapitalizmi içselleştirmiş iş alemi yok. Gümrük Birliği gibi mekanizmalarla batıya entegre ekonomi yok. Hiçbirinde Türkler kadar girişimci ruh yok. Bu işi yaparsak Avrasya’da biz yaparız. Türkiye geçen yıl 3,8 büyüdü ve sadece yüzde 1’i sanayiden geldi. 4.0’a geçişle birlikte sanayimiz 7-8’lerde büyürse ülkenin toplam büyümesine yüzde 2-3’ler seviyesinde katkı sağlayabiliriz. İsteyince çılgın Türklerin yapamayacağı yok. Orta gelir tuzağından kurtulmamızın tek şansı bu” dedi.
“İş adamları ne yapmalı?”
İş adamlarının bu dönüşüme ayak uydurması için yapması gerekenleri de anlatan Ali Rıza Ergen, şimdiden şirketlerde Endüstri 4.0 departmanları kurulması ve endüstri 4.0 mühendislerinin çalışmaya başlaması gerektiğini söyledi. Mutlaka kazancın belli bir bölümünü ar-ge yatırımı olarak ayırmak gerektiğine dikkat çeken Ersoy şöyle konuştu:
“Fakir ülkeyiz paramız yok diye mazeret yok. 5 yıl her sene kazancınızın yüzde 3’ünü ar-ge’ye ayıracaksınız. Ayırdığınız bütçenin yönünü 4.0’a döndüreceksiniz. Ayırmıyorsanız da zaten bir şey yapmayın kaybolup gideceksiniz.
İnsanların çalışmadığı ışıksız fabrikalar geliyor. İnsan olmayınca servis otobüsü, kantin, yemekhane, ışık gibi ihtiyaçlara da gerek kalmayacak. Türkiye’nin 3’üncü ışıksız fabrikası Gaziantep’e kuruluyor. Biz de kendimizi hazırlamalıyız.”
Eğitim de kendisini hazırlıyor
Endüstri 4.0’a eğitimde de hazırlık yapıldığını bildiren Ali Rıza Ersoy, Türkiye’de kod yazılımı eğitiminin 4,5 yaşa kadar indiğini, 3 tane Endüstri 4.0 meslek yüksek okulunun kurulduğunu anlattı. Üniversitelerin de bu konuyla ilgili bölümler açmaya başladığını kaydeden Ersoy, “Benim bildiğim gelecek yıl 40 adet bölüm açılacak” ifadesini kullandı.
Dönüşümün insanı sistemden tamamen çekmeyeceğini, insan ve gezegensever bir yapı olduğunu da anlatan Ersoy, insanın yalnızca kas gücünden yararlanılmayacağını, hak ettiği şekilde beyin gücünden yararlanılacağını bu nedenle gençlerin şimdiden kendisini bu doğrultuda geliştirmeleri gerektiğini söyledi. Gelen her sanayi devriminin bazı meslekleri yok ettiğini ama yeni meslek gruplarını getirdiğini vurgulayan Ersoy, “Bu nedenle işsizlik artması yerine azalacak. Üretim artışına paralel oluşacak yeni iş kollarıyla diğer sanayi devrimlerinde olduğu gibi bu dönemde de işsizlik azalacak” değerlendirmesini yaptı.
Kılıç: “Hep birlikte yeni bir hikaye yazalım”
GM Vira Stratejik Ortaklık Yönetim Kurulu üyesi ve KALDER İzmir Yönetim Kurulu Üyesi Senem Kılıç Endüstri 4.0’a nereden başlayıp nasıl ilerlenmesi gerektiği konularına değindi. Endüstri 4.0’ın önemli bir fırsat olduğuna dikkat çekerek, “Gelin hep birlikte yeni bir hikaye yazalım” diyen Kılıç, yeni bir dönemin başladığını ve bu döneme ayak uydurmanın kuralları olduğunu söyledi.
Yapay zekanın yeni dönemde önem kazandığını, Şubat 2016’da Oxford Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya göre yapay zekanın, bugün Amerika’da yapılan işlerin yüzde 50’sini, İngiltere’de mesleklerin yüzde 35’ini, Çin’de yüzde 77’sini ve OECD ortalamasına göre yüzde 57’sini insanların elinden alabileceğini kaydeden Kılıç şöyle konuştu:
“Bugünün güncel meslek dalları önümüzdeki süreçte yok olacak. Bunun yerine Data Merkezi Teknisyeni, Dijital Duyu Geliştirici, Robot Tamircisi, Dijital Veri Çöpçüsü, Kişisel Veri Düzenleyicisi gibi yeni meslek dalları oluşacak. Gençlerin teknolojiye doğması bizim için bir tehdit olmamalı. Onların teknolojide kendilerini geliştirmesine destek olmalıyız.”
10 yıl sonra doktorsuz, ameliyatı kendisi yapan sanal hastanelerin geleceğini kaydeden Kılıç, yaşlı hastalar için kişisel bakım asistanları oluşacağını bildirdi.
Endüstri 4.0’ın hizmet sektöründen çok üretim şirketlerini ilgilendirdiğini anlatan Kılıç, bu dönüşümle sanayiye dayalı büyüme gerçekleşirse Türkiye’nin zenginleşebileceğini söyledi. 10 yıl içinde dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, “Yeni dönemde kas gücüne değil, aklıyla kalbini birleştirecek insanlara ihtiyacımız var” dedi. Şirketlerin bütçelerinden ar-ge’ye pay ayırmasının önemine de değinen Kılıç, bunun yapılmaması halinde üretici bir toplum yerine tüketici olmaya devam edileceğini anlattı. Yeni dünya düzeninin iki kuralı bulunduğunu da anlatan Kılıç, sözlerini, “Bunlardan bir tanesi eski bildiklerinizi unutun, ikincisi de deneyim ekonomisine merhaba deyin. Yeni dünyada acilen yerimizi almalıyız” diye tamamladı.
Konferansın 6 bölümden oluşan Video Kaydı aşağıda yer almaktadır.