MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Mersin, kültür ve inanç turizmine ağırlık vermeli 30.09.2016 tarihinde yayınlandı

Mersin’de düzenlenen 7. Akdeniz Turizm Forumu – MEDITOUR 2016’nın son panelinin konusu ‘Akdeniz’de İnanç ve Kültür Turizminin Tarihi Altyapısı ve Kültürel Rota Yönetimi’ üzerine oldu. Ağırlıklı olarak Mersin’in kültürel mirasının konu alındığı panelde panelistler Mersin’in bu yönünü daha çok ön plana çıkarması gerektiği ortak görüşünde birleşti.


Mersin, kültür ve inanç turizmine ağırlık vermeli

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verileri her yıl 300 ila 330 milyon arasında turistin dünyanın önde gelen inanç merkezlerini ziyaret ettiğini ve yaklaşık 600 milyon ulusal ve uluslararası inanç odaklı yolculuğun gerçekleştirildiğini ortaya koyuyor. Bugün Akdeniz'de turizmden en çok gelir elde eden iki ülkeden birisi olan İspanya'da en çok ziyaretçi çeken alanların başında El Hamra Sarayı'nın gelmesi, inanç turizminin genel olarak sektör içerisindeki konumunu daha da öne çıkarıyor. Güney Akdeniz özelinde incelendiğinde, 2010’da Mısır, Filistin, İsrail, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye'nin inanç turizminde önde çıkan ülkeler oldukları görülüyor ve yalnızca Avrupa'dan değil bölgenin kendi içerisinde de inanç turizmi odaklı ziyaretçi hareketliliğine sebep olduğu tespit ediliyor. 2011’de başlayan Arap Baharı ve sonrasındaki siyasi istikrarsızlık ortamı bu hareketliliği etkilemiş olsa da Akdeniz, kuzeyi ve güneyi ile bir bütün olarak inanç ve kültür turizmi konusunda mevcut altyapı ve potansiyelini hala koruyor. MEDITOUR 2016’nın son oturumunda, araştırmacılar bu altyapıyı ortaya koyarak, mevcut kültürel rotaların yanı sıra Mersin'de Yumuktepe gibi henüz ziyarete açılmamış ancak büyük bir tarihi miras barındıran değerleri paylaşarak geleceğin destinasyonlarına ışık tuttu.   
Son panelin moderatörlüğünü Hitit Üniversitesi’nde görevli Arkeolog Yrd. Doç. Dr. Eric Jean gerçekleştirdi. Panelin konuşmacıları arasında ise Hititolog Araştırmacı Prof. Dr. Marie-Claude Tremouille, Lecce Üniversitesi’nden Prof. Dr. Isabella Caneva, Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emel Erten ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayşe Aydın yer aldı.

Caneva: “Yumuktepe açık hava müzesi olmalı”
Mersin’de 24 yıldır Yumuktepe kazılarını yürüten Lecce Üniversitesi’nden Prof. Dr. Isabella Caneva, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yumuktepe’nin 9 bin yıllık geçmişe sahip olduğunu kaydeden Caneva, ardından bu alanda yapılan kazıları anlattı. Anadolu’daki ilk silo kalıntılarının, mezar kalıntılarının burada bulunduğunu kaydeden Caneva, bu bölgede ticaretin geliştiğini de söyledi. Yalnızca bir bölgede 700’e yakın çanak bulunduğunu bildiren Caneva, “Bu rakam bir aile için çok fazla. Bu durum bölgede gıda dağıtımı yapıldığını bizlere gösteriyor. Uzun mesafeli ticaret o dönemdeki toplumların yapısını belirliyordu. Dünyada birçok yere göre Mersin’de bu ticaretin daha önce başladığını görüyoruz. Bu alanın kamuya açılması büyük önem taşıyor. Açık müze haline getirilmesini istiyoruz” dedi.
Yumuktepe’nin açık hava müzesi haline getirilmesiyle birlikte kent turizminin canlanacağına dikkat çeken Caneva, “Bu müze, Mersin’in kalbinde yer almaktadır. Turizmi hareketlendirmesiyle bölgede restoranlar ve oteller artacaktır. İşin bir de sosyal boyutu var ki bu alanın etrafında yaşayan kişilerin hayat kalitesi de artacaktır” değerlendirmesini yaptı.

Tremouille: “Türkiye ve turizmi birbirinden ayırmak zor”
Bir diğer panelist Hititolog Araştırmacı Prof. Dr. Marie-Claude Tremouille ise Hititlerin tarihi kalıntıları hakkında bilgi verdi. Türkiye ve turizmi birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını dile getiren Tremouille, “Ülkenizde çok sayıda arkeolojik kalıntı var. Mersin de bu açıdan oldukça zengin” dedi. Ardından Hitit uygarlığını ve günümüze uzanan kalıntılarını anlatan Tremouille, o dönemde Anadolu’nun merkezine yerleşen Hititlerin Tarsus ve Adana’ya da geldiklerini anlatıp Roma Yolu’nun tarihçesi hakkında bilgi verdi. O dönemlerde de Akdeniz’in ticaretle öne çıktığını belirten Tremouille, deniz yüklemelerinin ağırlıklı olarak Suriye bölgesinden yapıldığını, fildişi, baharat, tahıl, yağ ve şarap ticaretinin yaygın olduğunu bildirdi.

Erten:  “Olba Moziği Mersin’in simgesi olabilir”
Gazi Üniversitesinden Prof. Dr. Emel Erten ise Silifke’deki Olba kazıları hakkında bilgi verdi. Olba halkının tarım ve hayvancılık ile geçimini sürdürdüğünü açıklayan Erten, “Ancak Olba Antik Tiyatrosu bize bu bölge halkının sanata da önem verdiğini gösteriyor. Olba’da seçkin yaşam tarzını yansıtan farklı bulgular da bulunuyor. Gaziantep Zeugma ile özdeşleşen Çingene Kızı Mozaiği nasıl bulunduğu kenti temsil ettiyse Olba Mozaiklerinin de neden Mersin’i çağrıştırması için çaba göstermeyelim” dedi.
Olba’nın kültür turizmi için son derece önemli bir bölge olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Emel Erten, en eski yerleşim yerlerinden biri olmasına rağmen hiçbir turizm etkinliğine sahip olmamasından şikayetçi oldu. Olba’nın unutulma sebebini yalnızca bakımsızlık, ilgisizlik, tanıtımdaki eksikliklerle açıklamanın mümkün olmayacağına dikkat çeken Erten, “Tüm bölgeyi etkisi altına alan olumsuz siyasi koşulların da bundaki etkisi önemli. Bu sıkıntıların vakit kaybedilmeden ortadan kalkması ve Türk turizminin yeniden parlaması ortak dileğimizdir” ifadelerini kullandı.

Aydın, Hıristiyan arkeolojisini anlattı
Panelin son konuşmacısı Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinden Prof. Dr. Ayşe Aydın ise Hıristiyan arkeolojisi üzerine, antik dönem üzerine bir sunum gerçekleştirdi. Özellikle Mersin’deki hac yerleri ve tarihi yerler hakkında bilgi veren Aydın, St.Paul Kilisesi, Aya Tekla, Danyal Peygamber türbesi gibi inanç merkezlerini anlattı.

 



Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER