MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Vatanı en çok seven, görevini en iyi yapandır 09.01.2017 tarihinde yayınlandı

80 sonrası Türkiye, darbe sonrası sivilleşen bir ülke olarak Özal ekonomisi ile bir üretim ve sanayi atağı başlatmış, gerçekten tarımdan sanayiye geçişin devrimsel adımları atılmıştı. Artık telefonun her eve girmesi ile iletişim kurabilen bir Türkiye, otobanların yapılması ile ülkenin her köşesine ulaşılabilen bir Türkiye vardı. Ancak, bu radikal büyüme, hatta sosyal anlamda bir çok tabuyu yıkarak özgürleşmeye başlayan, kendi iç sorunlarını kendi konuşmaya ve çözmeye başlayan Türkiye, özellikle GAP Projesi ile bölgeye zenginlik getirmeyi planlayan bir Türkiye rahatsızlık verdi ve bu gelişmelere paralel bir PKK terörü ortaya çıktı. 90’lı yıllar ve 2000 başlarına kadar Türkiye tüm sosyal, siyasal ve ekonomik sermayesini, birikimini bu terör mücadelesine harcadı. Yapay siyasi krizlerle bu sıkıntılar bir istikrarsızlığa dönüştürüldü. Sonuç; bölgede zenginleşmesinin, huzurun önü kesilen, 50 yıl geri atılan bir Türkiye.


Vatanı en çok seven, görevini en iyi yapandır

Elbette Türk milleti bir aşiret değildi. Türkiye ise dış güçlerin kurduğu bir kabile devleti değildi. Yeni bir siyasi oluşuma destek veren Türk seçmeni, kendi çözümünü kendi yarattı ve 2002 yılında yeni bir hükümetle yeni bir başlangıç yaptı. O dönemde toplumun ihtiyacı olan yapıcı söylemler, birleştirici dil, ekonomik tedbirlerden taviz verilmemesi, bütçe disiplinin sağlanması, iç toplumsal huzuru sağlayan açılımlar, ekonominin birinci gündem yapılması ve AB ilişkilerinde çok çok olumlu bir noktaya gelinmesi, komşu devletlerle uzun yıllar süren olumsuz durumların ortadan kaldırılması ve olağan üstü yakınlaşmalarla bölgesel bir güç olmaya başlamamız, Rusya ile tarihin en iyi ilişki düzeyine gelinmesi ve işte tüm bunların sonunda ihracatı, üretimi artan bir Türkiye, toplumsal huzuru yakalayan, dünyadaki imajı olumlu anlamda artan bir Türkiye, bölgesinde örnek ve rol-model olarak görülen bir Türkiye, kişi başına düşen milli geliri artan ve zenginleşen bir Türkiye tekrar birilerini rahatsız etti. Sonuç; tekrar çok iyi bildiğimiz o senaryolar oynanmaya başlandı.

Bölgemizdeki terör örgütleri bir anda tekrar palazlandırıldı. Orta Doğu istikrarsızlaştırılarak Türkiye dahil bölgenin tüm ülkeleri tekrar birbirine düşürüldü. Buna ek olarak 40 yıldır dış güçler tarafından beslenen ve desteklenen terör örgütlerine FETÖ gibi yenileri eklendi. Tek amaç Türkiye’nin büyümesini, zenginleşmesini, huzurunu sağlayan tüm payandaları ikinci plana attırmak ve ilk gündemin tekrar savaş, terör, iç çekişmeler olmasını sağlamaktı. Çünkü dış güçlerin çok iyi bildiği bir şey vardı; Türk milleti ve Türk devleti tarihi boyunca dışarıdan yıkılamamıştı. Eğer bu ülkenin iç huzuru bozulursa, ekonomisi çökertilirse, yalnızlaştırılırsa işte o zaman Türkiye’nin büyümesine engel olunabilirdi.

“Türk milleti, üst aklın oyunlarını bozan en üst akıl oldu”

İşte son 4-5 yıldır bir anda zirve yapan terör, savaş, iç çatışma senaryolarının ve FETÖ denen hain taşeronların, DAEŞ denilen ve kimin ne amaçla kurduğunu hepimizin iyi bildiği taşeron örgütlerin ortaya çıkmasının nedeni budur. Büyük bir kısmı bambaşka ülkelerden gelen paralı askerlerden oluşan ve dış güçler tarafından bölgenin bir kaosa ve mezhep çatışmalarına yol açması amacıyla oluşturulan başta DAEŞ olmak üzere bu örgütler bir anda Türkiye’yi hedef almaya başladılar. Nasıl olduysa bu olaylar Türkiye’nin güney koridorunda bir yapay Kürt koridoruna izin vermemek için başlattığı dış operasyonlarla aynı zamana denk geldi! Ancak bu güçlerin her zaman unuttuğu bir faktör yine ortaya çıktı; Türk milleti…

Türk milleti, üst aklın oyunlarını bozan en üst akıl oldu, planları bozdu. FETÖ darbesini engelledi, iç çatışma planlarını boşa çıkardı, bir oldu, beraber oldu. Bombalar patladıkça daha çok birbirine sarıldı. Türkiye’de eğer bu kadar çabaya rağmen bir iç çatışma yoksa, bir mezhep çatışması yoksa, bir kaos yoksa bunun arkasında büyük Türk milletinin üst akılları yenen feraseti, cesareti, birlik ve beraberlik ruhu, binlerce yıldır ayrışmaz bağlara dönüşen kardeşlik ruhu vardır.

Eğer ülke olarak bu hain planlara teslim olmak istemiyorsak, bu şer cephesinin gerçek hedeflerimizi unutturmasına izin vermemeliyiz. Onların esas yok etmek istediği şey gelecekten umudu kalmayan bir Türkiye’dir. Onların bize biçtiği, bize layık gördüğü sanal dünyada değil, kendi yarattığımız dünyada yaşarsak bu zorlukları atlatırız. Terör bize demokrasiye daha çok sarılmamızı sağlamalıdır.

“Terörün bizi ikinci dünya ülkesi yapmasına izin vermemeliyiz”

Terör bize “ekonomiyi ikinci plana atın” diyor; bu tuzağa düşmeden ekonomiyi, ülkenin toplumsal huzuru ve zenginliği olan iş ve aşı birinci sıraya almak zorundayız. Terör bize “eğitimi, bilimi, yüksek teknolojiyi unutun” diyor;  aksine biz bunlara daha çok önem vermeliyiz. Ülkemizin önünü açacak şeyleri ikinci plana attırmak isteyen terörün bu tuzağına düşmemeliyiz. Terör bize “evrensel insanlık değerlerini boş verin” diyor; aksine biz demokrasiye, hukuka daha çok sarılmalıyız. Terörün bizi ikinci dünya ülkesi yapmasına izin vermemeliyiz.

Biz Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak terör konusunda devletimizle omuz omuzayız. Terör olaylarının hedeflerimize engel olmasına izin vermeyeceğiz. Mersin olarak projelerimize devam edeceğiz. Üretmeye, kaliteli üretmeye, küresel ekonominin bir parçası olmaya, ihracat yapmaya, yeni pazarlar bulmaya, firmalarımızı küresel firmalar haline getirmeye, kaliteli bir ekonomi yaratmaya devam edeceğiz. Hangi meslek, hangi sektör, hangi alan olursa olsun herkes yaptığı işe dört elle sarılmalıdır. Her kişi, her kurum, her firma hedeflerine yürümelidir. Mükemmel bir bütün mükemmel parçalardan oluşur. Bizler, bu toplumun yapı taşları olan kişiler, firmalar, kurumlar, bu toplumun parçaları olan bizler işimize dört elle sarılır ve her alanda mükemmelliği hedeflersek bütün olarak mükemmel oluruz.

Bu duygularla, 2017 yılının elbette zorluklarını yaşayacağız ama umudumuzu koruyarak bu engellerin üstesinden hep birlikte geleceğiz. Ağlayan değil, çözüm bulan bir camia olacağız. Karanlığa kızan değil, bir mum yakarak kendi çapımızda ülkemizi aydınlığa çıkaracağız. Farklılıklarımızın değil, ortak yanlarımızın daha çok olduğunu sürekli hatırda tutarak basit siyasetin, ayrımcı şeylerin bu ortaklıklara zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Son yaşanan İzmir’deki terör eyleminde hayatını kaybeden şehit polis memurumuza ve adliye görevlisi kardeşimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Milletimize baş sağlığı diliyoruz. O polis memurumuzun ölüme koşarken gösterdiği gözlerimizi yaşartan görev aşkının, vatan sevgisinin her birimize örnek olmasını diliyorum. Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır düsturu ile çalışmaya, azimle çalışmaya devam edeceğiz. Bu şehitlerimize minnet borcumuzdur.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER