Mersin’de toplamda 37 adet ruhsatlı ilaçlama firması bulunmakta. Lokantacılar Odası, Pastaneler Odası gibi sektörel Odaların başkanları ile bir araya gelip üyelerine ruhsatlı çalışan bu firmaların tanıtımı ve bu sektörün önemine yönelik tanıtımlar yapmayı planlıyoruz. Sektörde bilinçlenme önemli.
Taşeron işçilere yönelik 696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile yapılan düzenlenme sonrasında çalışamaz duruma gelen hizmet sektörü temsilcileri, sıkıntılarını atlatabilmek adına özellikle banka borçlarının uzun vadelerde yapılandırılmasını talep ediyor. Borcun uzun vadelere yayılması halinde dahi para kazanamazlarsa ödeme güçlüğü çekebileceklerine dikkat çeken MTSO 31 No’lu Komite Başkanı İzzet Kocakaplan, “Şu anda hiçbir iş yapmıyoruz. Hak ettiğimiz iş bitirmelerimiz var. Bunlar göz önünde bulundurularak inşaat gibi farklı alanlarda değerlendirilebilir. Bizlere farklı alanlarda ihaleye girebilmenin önü açılmalı ki iş yapabilelim ve borcumuzu ödeyelim” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 31 No’lu İşletme Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı İzzet Kocakaplan, sektöre ilişkin değerlendirmeler yaparak yaşadıkları sıkıntıları anlatıp çözüm önerilerini sundu. İlk olarak 2017 yılı Aralık ayında başlayan, taşeron işçilerle ilgili yapılan düzenleme sonrasında yaşadıkları sıkıntılara değinen Kocakaplan, şunları söyledi:
“KHK kararıyla taşeronluk sistemi değişti. Türkiye genelinde hizmet sektöründe bu alanda çalışan 17 bin firma var. Her bir firma en az iki ortaklı kuruldu deseniz 34 bin kişi. Her bir ofiste en az 3-4 kişi çalışıyordu deseniz yaklaşık 102 bin kişi bu sistem değişikliği sonrasında işsiz kaldı. Hepimizin bankalara borcu var ve işlerimizin tamamen durması sonrasında bu borçları ödemekte güçlük çekiyoruz. Hepimizin evleri bankalara ipotekte. Bu soruna çözüm üretilmeli.”
“Başka ihalelere girebilmeliyiz”
Gerek temizlik gerek güvenlik, gerekse bilgi işlem hizmetleri için ihaleleri alıp sözleşmelerini yaptıklarını, hak edişlerini kazandıkları bir dönemde düzenlemeye gidildiğini kaydeden Kocakaplan, “Karar pulunu dahi yatırdığımız bir dönemde ihaleler iptal oldu. Hepimizin kendimize göre bankalar dışında da borcu vardı. Ofis çalışanlarımızın SSK borcu, şirketlerin vergi borcu vardı. Bu borçların yapılandırılması da biz para kazanamadığımız sürece çözüm değil. Şu anda birçok firmamız kirasını dahi ödeyemiyor. Dürüst çalışan firmalar olarak borcumuzu zamanında ödeyememenin sıkıntısını yaşıyoruz” diye konuştu. Ödemeler noktasında yaptıkları planların hepsinin bozulduğunu vurgulayan Kocakaplan, “Hizmet iş bitirmelerimizin başka sektörlerde kullanılması gerektiğine inanıyorum. Ayakta kalabilmemiz için inşaat gibi başka devlet ihalelerine girmemiz sağlanmalı. Ancak bu sağlanırsa bahsedilen firmalar iyi kötü ayakta kalabilir. Hizmet sektöründe mağduriyet çok fazla” değerlendirmesini yaptı.
İhaleleri kazanmalarına rağmen işe başlayamadan çalışanlarının devlet kadrosuna alındığını, kendi istekleri dışında yaşanan bu gelişmeye rağmen ayrılan personelin kıdem tazminatının da eski çalıştıkları kurumlardan talep edildiğini bildiren Kocakaplan, “Bizler zaten maddi yönden çok ciddi sıkıntılara girdik. Bir de onca ayrılan personelin kıdem tazminatını ödeyebilmemize imkan yok. İhaleler iptal edilmiş, işçiler elimizden alınmış. Kadroya geçen işçi hangi kadroya geçtiyse o kurumun hanesine kıdem tazminatı da yazılıp emekli olurken ilgili kurum tarafından ödeme yapılması gerektiğine inanıyorum” dedi.
“Asgari ücret belirlenirken özel sektör de düşünülmeli”
Sektörün bir diğer sorunu olarak asgari ücretlerdeki artışları gösteren İzzet Kocakaplan, düzenlemelerin kamu kurumlarına göre yapıldığını, özel sektörün ise bu artış karşısında çok zorlandığını anlattı. Hizmet
sektörünün emek yoğun çalıştığını ve giderlerinin de oldukça yüksek olduğunu hatırlatan Kocakaplan şunları söyledi:
“Personelimizin maaş artışını elbette biz de destekliyoruz. Ancak maalesef personel gideri çok yüksek olduğu için o maaşları da işveren olarak ödemekte zorlanıyoruz. Bu nedenle uzun yıllar bizimle çalışan yetişmiş elemanlarımız bir süre sonra devlet memuru olabilmek adına yanımızdan ayrılmayı tercih ediyor. Onları kaybetmeyi elbette istemiyoruz. Bu sorunun çözümü için personelin işveren üzerindeki yükünün tekrar gözden geçirilip revize edilmesi gerektiğine inanıyorum.”
“Denetimler artırılmalı”
Sektördeki denetimsizliklerden de şikayetçi olan İzzet Kocakaplan, bu denetimsizliklerin hakız rekabeti de beraberinde getirdiğini söyledi. Sitelere ya da fabrikalara gerek güvenlik gerek temizlik hizmetiyle ilgili maliyetlerin çok altında rakamlar verilerek iş alındığını anlatan Kocakaplan, bu sorunun çözümü için bir taraftan hizmet alan kişilerin konuya daha bilinçli yaklaşması diğer taraftan da denetimlerin artırılması gerektiğini söyledi. Hizmet alacak site ya da işletmenin mutlaka şirketin Türkiye genelinde SSK ya da vergi borcu bulunmadığına dair yazı istemesi gerektiğini vurgulayan Kocakaplan, “Bu yazıya sahip firma kaçak çalışmıyor demektir. Yani çalıştırdığı güvenlik personelinin özel güvenlik belgesi var anlamına gelir. Aksi halde belgesi olmayan çalışanların en önemlisi psikolojik durumunu hizmet alan firmanın bilebilmesine imkan yok. Güvenlik hizmeti almak isterken ciddi sıkıntılar yaşanabilir” dedi.
“Esnaf Odaları ile ortak çalışma planlıyoruz”
Denetimsizlik nedeniyle sıkıntı yaşanan, komiteye bağlı bir diğer sektörün biyosidal uygulama sektörü olduğunu hatırlatan İzzet Kocakaplan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında bu alanda iki yönlü denetimsizlikten şikayetçiyiz. Hem uygulayıcı firmalar yeterince denetlenmiyor hem de hizmet alan gıda firmaları denetlenmiyor. İlaçlama çok ciddi sağlık sorunları oluşturabilecek bir sektör. İnsan sağlığı açısından tehdit oluşturmayan biyosidal ilaçların litresi 150 TL’den satılırken tarım ilaçlarının litresi 4-5 lira. Tarım ilaçları da böceği öldürüyor ama insan sağlığını da büyük ölçüde olumsuz etkiliyor. Kullanıldığı bahçelere dahi 20 gün herhangi bir hayvanın girmesi yasaklanıyor. Biz ise gıda tesislerinde kullanıp ertesi gün çalışmaya devam ediyoruz. Hiçbir önlem alınmadan işyerleri tarafından tarım ilacı alınıp kendi personeline uygulama yaptırılıyor. Bu durumda hem personel hem de o firmadan gıda malzemesi alan müşterisi ciddi tehdit altında kalıyor. Bu konudaki denetimler artırılıp ruhsatsız çalışan firmalar elenmeli. Biz de komite olarak bu konuda mücadele başlatacağız. Mersin’de toplamda 37 adet ruhsatlı ilaçlama firması bulunmakta. Lokantacılar Odası, Pastaneler Odası gibi sektörel Odaların başkanları ile bir araya gelip üyelerine bu firmaların tanıtımı ve bu sektörün önemine yönelik tanıtımlar yapmayı planlıyoruz. Sektörde bilinçlenme önemli.”
“Döviz kuru bizi de etkiledi”
Biyosidal sektörünün son dönemlerdeki döviz kuru hareketliliğinden olumsuz etkilendiğine de değinen Kocakaplan, kullanılan ilaçların tamamının ithal olduğunu ve en küçük bir kıpırdanmanın girdi maliyetlerini yukarı çektiğini söyledi. Yılbaşında ilaçlama ihalesine çıkıldığını anlatan Kocakaplan, yıllık sözleşme yapıldığını ve bir yıl hizmetin sonunda Aralık ayında kesilen faturanın fiyatının bir yıl öncenin fiyatıyla örtüşmemesinin sıkıntısını yaşadıklarını söyledi. Kocakaplan, “Maalesef bir yıllık artışın tüm yükünü firmalarımız üstlenmek durumunda kalıyor” diye konuştu.