MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Sorunumuz da, Sorunların Çözümü de aynı yerde; “İnsan Kaynağımız” 24.04.2015 tarihinde yayınlandı

Ayda iki kez siz değerli okurlarımızla buluşuyor ve Mersin ekonomisi ağırlıklı olmak üzere bir çok konuda bilgilendirme yapıyoruz. Mersinlileri gerek kentimizin gerekse ülkemizin ekonomik gelişmeleri hakkında bilgilendiriyoruz.


Onlarca, yüzlerce konuyu gündeme taşıyor, projeleri, sorunları ve önerileri paylaşıyoruz. Gerek kent gerekse ülke olarak hangi alanda gelişmek ve ilerlemek istiyorsak bu alanlardaki alt yapı eksiklerini paylaşıyoruz. Ancak, MTSO olarak Türkiye’de başka bir Oda yok ki tüm sorunlarımızın en temel çözümü olan insan kaynağımız konusuna bizim kadar değinmiş olsun, gündeme getirmiş olsun. Evet, alt yapı denince ilk aklımıza gelen şey fiziksel alt yapılar oluyor. Yol, ulaşım, enerji alt yapısı, atık sistemleri vs. Ancak en temel alt yapının, olmazsa olmaz alt yapının insan kaynağımızı iyi kullanmak olduğunu her zaman ihmal ediyoruz. Bu anlamda bazı resmi rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum.

En büyük tehlike “Genç İşsizlik”

2015’in Ocak ayında Türkiye’de toplam işsizlik %11,3, tarım dışı işsizlik ise %13,4 olarak gerçekleşti. Nüfusunun yarısı 30 yaş altı olan bir ülke için en önemli tehlike olarak gördüğümüz “genç nüfus işsizliği” ise geçen yılın aynı dönemine göre artarak %20 oranında gerçekleşti. Ocak 2015’te, 15 yaş ve üzeri bireylerde işgücüne dahil olmayan kadınların sayısı 2014 yılının aynı dönemine göre azalarak 20 milyon 389 bin olarak gerçekleşirken, işgücüne dahil olmayan erkeklerin sayısı da 8 milyon 372 bin olarak gerçekleşti. Toplamda iş gücüne dahil olmayanlar ise bir önceki yılın aynı dönemine göre azalarak 28 milyon 761 bin kişiye geriledi. Tarım istihdamı 4 milyon 842 bin, tarım dışı istihdam ise 20 milyon 612 bin kişi olarak gerçekleşti.

Kadınlarda işgücüne katılma oranı önceki yılın aynı dönemine göre artarak yüzde 29,9’a ulaşırken erkeklerde de artarak yüzde 70,5 olarak gerçekleşti. Son 20 yıldır kadınların ekonomiye katılımı %25’lerde. En az 20 yıldır kadınların ekonomiye entegre edilmesi için binlerce proje yapıldı, milyonlarca liralık bütçeler harcandı; ancak gelinen nokta sadece % 5’lik bir artış. Yani, hala kadınlarının gücünü kullanmayan, israf eden bir ülkeyiz. Olaya girişimcilik anlamında baktığımızda bu oran %6’larda. 2015 Ocak’ta toplamda işgücüne katılım oranı yüzde 50 olarak gerçekleşti. Türkiye genelinde 15 yaş ve üstündeki bireylerde işsiz sayısı ise 2014 yılının aynı dönemine göre artarak 3 milyon 259 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı toplamda yüzde 11,3; kadınlarda yüzde 13,1, erkeklerde ise yüzde 10,6’ya ulaşmış oldu.

Mevsimsellikten arındırılmamış seriler işsizliğin arttığına işaret etse de, mevsim etkilerinden arındırılmış veriler inşaat hariç diğer sektörlerde Ocak 2015’te istihdamın artış gösterdiğine işaret etmektedir. Mevsim etkilerinden arındırılmış serilerde işsizlik oranındaki (Ocak 2015) küçük düşüş sanayideki istihdam artışından beslenmiştir. Sanayi üretim endeksi Aralık 2014 ve Şubat 2015'te artış göstermiş ve bu artış 2015 Ocak istihdamını etkilemiştir. Sanayi istihdamı işsizliğin daha fazla artmasına engel olmuş görünmektedir. Rakamlar sadece bir bilgidir. Ne aşırı sevinmek ne de umutsuzluğa kapılmak gerekir. Bizim görmemiz gereken rakamların ardındaki nedenler ve çözümlerdir.

Kadınlar hala ekonomide yok…

Son yapılan bir araştırma kadınların bir çalışan olarak iş dünyasına katılmamalarının en temel nedenlerinden birisinin güvenli ulaşım eksikliği olduğunu ortaya koydu. Yani aslında 20 yıldır çabaladığımız, binlerce proje yaptığımız, milyonlarca lira harcadığımız kadın istihdamının artmasının yolu bu kadar basitmiş. Demek ki kent içinde güvenli, ucuz ve etkin ulaşım ağlarımız olsa belki de binlerce kadınımız çalışmak isteyecektir. İşsizlik sadece mesleksizlik sorunu değildir. Bu anlamda yerel yönetimlerin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Yerel yönetim istihdam yaratmak zorunda değildir. Bu sorunlara çözüm bularak istihdamın önünü zaten açmış olacaktır. Çocuğu olan kadınlarımıza verilecek kreş hizmetleri de bunlardan birisidir. Yani, aslında girift hale gelen sorunların çözümü o kadar kolay ki…

Memur olma yarışı girişimci ruhu engelliyor

Peki ya gençler? Acaba onlar neden ekonomiye entegre edilemiyor? Sorun sadece eğitim mi? Sorun sadece mesleksizlik mi? Yoksa sorun tarihsel derinliği olan ve genlerimize işlemiş bir mantalite mi? Elbette memur olma yarışından bahsediyorum… Gelişmiş ülkelerin son 200 yılına baktığımızda en popüler işin girişimcilik olduğunu görürsünüz. Ancak, son 200 yıldır ülkemizde en revaçta iş memur olmaktır. Girişimciliğin önündeki en büyük engel bu mantalitedir. Yüz binlerce gencimiz dünyanın ICT-Bilgi İletişim Teknolojileri ile girişimcilikte uçtuğu bir çağda, artık iş yapmak için sermayeden çok bilgiye gerek duyulan bir çağda memur olma yarışındalar. Bir KPSS çılgınlığı almış başını gidiyor. Dünyada Ar-Ge yapan Temel Bilimler (Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik) öğrencileri memur olma yarışına girmişler. Peki, Ar-Ge’yi kim yapacak? Bu öğrenciler ilgisiz kamu kurumlarında eriyip gitmektedir. Aslında eriyen ülkenin bilim gücüdür, girişimcilik gücüdür… Yani 200 yıldır, dünya bilimle, bilimi payanda yaptığı girişimcilikle zenginleşirken, biz gençlerimizi memur olma yarışına soktuk. Ve bunun bedelini de insanımızla, toprağımızla ödedik. Son 200 yıllık tarihimizin haritasına bakın derim. Büyük lider, büyük devlet adamı Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 90 yıl önce İzmir İktisat Kongresindeki şu sözlerini hatırlatmak isterim; “Türk tarihi incelenirse, bütün yükselme ve çöküşlerin nedenleri bir iktisat yani ekonomi meselesinden başka bir şey değildir”…

Eğitim; bilgi, merak ve cesaret vermelidir

2015 yılı ve yepyeni bir dünya önümüzde. Artık bu fırsatı kaçırmayalım. Eğitimi bir deneme yanılma tahtası olmaktan çıkaralım ve bilimsel bir temelde hallederek, siyaset üstü bir şekilde devlet politikası haline getirelim. Gençlerimizi girişimciliğe özendirelim. Bizim daha çok memura değil, fikirlerini ürüne dönüştürecek girişimci beyinlere ihtiyacımız var. Günümüz ICT-Bilgi ve İletişim Teknolojileri bu imkanı veriyor. Gereken şey para değil, bilgi, cesaret ve merak duygusudur. Eğitim gençlere önce bunları vermelidir. 100 yıla yaklaşan Cumhuriyet tarihimiz boyunca 1 milyon 350 bin girişimci yaratabilmişiz. Japonya’nın girişimci sayısı nerdeyse 6 milyon. Kadınlarımızın %30’unu ekonomiye entegre edebilmişiz. Gelişmiş ülkelerde bu rakam %65. Zenginliğin kaynağını başka yerde aramaya gerek var mı? Dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olmakla övünüyoruz. Ancak son 15 yıldır bu sıra pek değişmedi. Öte yandan dünyanın ilk 10 ekonomisi arsında girmeyi hedefliyoruz. O da diğer ülkelerin bir gelişme kaydetmemesi gerekiyor. Peki kiminle bilim yaparak, hangi girişimci gençlerle, hangi kadın çalışanıyla bunu yapacağız? Elbette olumsuz sonuçları sadece devletin, sadece eğitim sisteminin, sadece toplumun eksiği olarak görmek haksızlık olur. Bu, dediğimiz gibi tarihi derinliğe sahip bir mantalitedir. Bu sorun, saydığımız şeylerin hepsinin bileşiminden kaynaklanan bir kültür sorunudur. Bu kültürü değiştirmeden, girişimciliği özendiren bir eko-sistem kurmadan bunları başaramayız.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER