Kamu alacaklarında mahsuplaşma süreleri son dönemlerde oldukça uzadı. Bu durumda borcumuza eklenen faiz nedeniyle borcumuz, kamu alacaklarımızla eşitlenmeye başladı. Ya bu süre kısaltılmalı ya da alacağımızda faiz uygulanmadığı gibi borcumuzda da uygulanmamalı.
Konut satışlarının Türkiye genelinde olduğu gibi Mersin’de de ciddi ölçüde düştüğünü anlatan MTSO 14 No’lu İkamet Amaçlı İnşaat Meslek Komitesi Başkanı Özcan Can, sektöre hareket gelebilmesi adına dövizdeki hareketliliği de göz önünde bulundurup komite olarak bu yıl yurtdışı pazarları araştıracaklarını söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 14 No’lu Komite Başkanı Özcan Can, komitenin önümüzdeki süreçte yapmayı planladığı çalışmalar hakkında bilgi verip ardından sektörde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Çok durgun bir yılı geride bıraktıklarını anlatan Can, dövizin yükselmesine paralel olarak inşaat malzemelerinde de ciddi fiyat artışlarıyla karşılaştıklarını söyledi. Kullandıkları tüm kalemlerin maliyetinin arttığını bildiren Can, “Girdi maliyetleri yaklaşık yüzde 80 arttı ancak biz bunu konut satış fiyatlarımıza yansıtamadık. Hatta bazı projelerde fiyatlarda yüzde 20 indirim yaptık ama buna rağmen satışlarımızda canlılık olmadı” dedi. Satışların 2017 yılına oranla yüzde 70’in üzerinde azaldığını kaydeden Can, “Bu dönemde banka faiz oranları yükselince elinde parası olan kişiler de konut yatırımı yerine parasını bankada değerlendirmeyi tercih etti” dedi. Aynı şekilde konut kredi faizlerinin yüksek olduğunu da ifade eden Can, şunları söyledi: “Bu dönemde konut kredi faizleri de yüksek olunca kimse ev alma taraftarı olmadı. Gücü olan bazı müteahhitlerimiz çalıştıkları bankalarla anlaşarak 1.98 olan kredi faizinin bir kısmını kendisi ödemeyi taahhüt edip faiz oranlarını 0,98’e çekti. Ancak yine de istenilen sonuç alınamadı. Üstelik tüm firmalarımız aynı güce sahip olmadığı için bu uygulama tabana da yayılamadı ve sonuç alınması daha da zorlaştı.”
“Sektöre standart gelmeli”
Yaşanan sıkıntıların düzelmesinin yolu olarak sektöre standart getirilmesini gösteren Özcan Can, “Her şirket kuran kişinin müteahhitlik yapmasının önüne geçilmeli. Belli bir tecrübe aranmalı. Şirket bünyesinde yeterli inşaat mühendisi, makine mühendisi çalıştırıyor olmasına teknik kadrosunun donanımlı olmasına ve bu kadronun süreklilik arz etmesine dikkat edilmeli. Yeni bir projeye gireceği zaman en az yüzde 50 oranında teminat gösterebiliyor olmasına bakılmalı” dedi. Bu standartları sağlayan kişinin günün birinde bir sıkıntı yaşaması halinde gerek konut alıcılarını gerekse tedarikçilerini mağdur etmeyeceğini vurgulayan Can, mevcut durumda ise bu standartlara bakılmaması nedeniyle bir müteahhidin maddi sıkıntı yaşaması halinde beraberinde birçok firmayı da sıkıntıya soktuğunu vurguladı. Can, böyle bir standart uygulamasının başlatılmasının yalnızca sektörü maddi açıdan korumayacağını, kaliteyi de artıracağını belirtti. Yaşanan sıkıntılara rağmen projelerin ise durmadığını, mecburen devam etmek durumunda kaldıklarını anlatan Can, “2019 yılı için beklentilerimiz ilk olarak konut kredi faiz oranlarının düşürülmesi, ikincisi de döviz kurlarındaki geri yönlü hareketin inşaat malzemesi fiyatlarına da yansıtılmasıdır” dedi.
“Yabancılara konut satışını araştıracağız”
Bu dönemde döviz kurlarındaki artış nedeniyle özellikle yurtdışında yaşayan Türkler için ya da yabancılar için Türkiye’deki konut fiyatlarının oldukça cazip bir noktaya geldiğine dikkat çeken Özcan Can, yurtdışında temsilciliği bulunan bazı firmaların bu fırsatı değerlendirip döviz üzerinden satış yapabildiğini ancak bunun genele yayılamadığını söyledi. Komite olarak bu yıl yurtdışı pazarları araştırmaya ağırlık vereceklerini anlatan Can, özellikle Arap ülkeleri ve Rusya pazarından yoğun talep geldiğini hatırlatıp, bu pazarları değerlendirmek istediklerini bildirdi. Bu konuda yalnızca müteahhitlerin değil, Mersin’in kent olarak çalışması gerektiğini belirten Can, özellikle yerel yönetimlerden destek beklediklerini anlattı. Mersin’de alınacak bir ev ile birçok sektörün hareketlenebileceğine işaret eden Can, “Yurtdışından gelen misafir sayısının artması demek kentimizde alışveriş yapılacağı, ev eşyalarının buradan temin edileceği, kentteki turizmin de canlanacağı anlamına geliyor. Bu nedenle yalnızca müteahhitlerin değil yerel yönetimlerin öncülüğünde tüm kesimlerin ortak hareket etmesi ve Mersin’i yurtdışında tanıtması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Mersin’de hem yayla turizminin hem deniz turizminin bulunduğunu, ticaret ve liman kenti olduğunu anlatan Can, bu özelliklerinin iyi tanıtılması halinde kente talebin de artacağına inandığını söyledi.
Bölgeye yapılacak yatırımların da sektörün hareketlenmesinde önemli rol oynayacağına inandığını dile getiren Can, özellikle Çukurova Bölgesel Havalimanı, sanayi bölgesi yatırımlarını beklediklerini, bu yatırımlar sonrasında bölgeye daha çok sanayi yatırımı geleceğini ve konut talebinin de artacağını düşündüklerini anlattı.
“Kamu alacaklarında mahsuplaşma süreleri kısalmalı”
Kamu alacaklarındaki mahsuplaşmaya yönelik değerlendirmeler de yapan Özcan Can, şunları söyledi: “Şu anda birçok sektör temsilcisinin maliyeden ya da vergi dairelerinden alacakları var. Aynı şekilde kamuya borcu da var. Geçmiş yıllarda yazdığımız dilekçelerle alacaklarımıza karşı borçlarımızı mahsup edebiliyorduk. Şimdi ise dilekçe yazıyoruz ve sadece müfettişlik raporları, takibi minimum 5-6 ay sürüyor. Süreç uzadıkça da borcumuza faiz ekleniyor. Bir süre sonra da alacağımızla borcumuz birbirini karşılar duruma geliyor. Bu uzayan süreleri anlamakta zorlanıyoruz. Bu sürelerin eskiden olduğu gibi yine minimuma indirilmesini, eğer süre uzayacaksa dahi alacağımıza faiz uygulanmadığı gibi ödemelerimize de faiz uygulanmamasını talep ediyoruz.”
“Bankalar firmaların işini zorlaştırmamalı”
Bankalarla ciddi sorunlar yaşandığına da değinen Özcan Can, şu anda bankaların kredi değil, firmalara çek dahi vermediğini dile getirdi. Bankaların çalıştıkları şirketlere uygulamalarında bu şirketin istikrarını, ödeme düzenini, geçmiş sicilini göz önünde bulundurması gerektiğini vurgulayan Can, “Bir yılda 3 tane daire yapan firmayla büyük projelere imza atan firmalar aynı şartlarda değerlendirilmemeli. Böyle olursa haksızlık yaşanır ve ticaret engellenir. Bu dönemde işlemlerimizin kolaylaştırılması gerektiğine inanıyoruz. Sağlanacak destek sıkıntılı geçen günlerde firmaların ayakta kalma oranını artırır” dedi.
Yaşanan sıkıntıların devam etmesi halinde firmaların güçlerini birleştirip kooperatifleşme yolunu seçeceğini anlatan Can, bu durumda da hizmet kalitesinin düşüp toplu konut versiyonunda standart yapıların oluşacağını dile getirdi.