Gübreden ilaca, mazottan, sera malzemelerine kadar tüm girdi maliyetleri iki kat artmasına rağmen, çiftçi bu artışı ürünlerine yansıtamıyor. Çiftçinin ürünü para etmez, yaptığı masrafın karşılığını alamazsa biz onlara ürün satamayız, onlar da üretim yapamaz. Bu bir kısır döngü.
MTSO 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Murat Okşar, sektörün dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle zor günler geçirdiğini dile getirerek, “Hammaddede tamamen yurtdışına bağlıyız, bizi dövize bağlılık öldürüyor, vakit kaybedilmeden zirai ilaç ve gübrede yerli üretim desteklenmeli” değerlendirmesini yaptı.
Tarım destek faaliyetleri olarak Komite Üyelerini ağırlıklı gübre ve ilaç bayilerinin oluşturduğunu bildiren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Murat Okşar, son dönemlerde yaşadıkları sıkıntıları anlattı. Döviz kurundaki dalgalanmaların sektöre ciddi yansımaları olduğuna değinen Okşar, “Gübre ve zirai ilaçta hem hammaddede hem de nihai üründe yurtdışına bağlı olmamız nedeniyle döviz kurundaki dalgalanmalar sektörü doğrudan etkiliyor. Üstelik ürün fiyatları üzerinde Dolar ve Euro’daki artışın doğrusal etkilerini değil çok daha yüksek rakamlarla yansımalarını görüyoruz. 2017 yılından bu yana bazı ürünlerimizde 10 katın üzerinde fiyat artışı olduğunu söyleyebilirim. Oysa döviz 10 kat yükselmedi” ifadelerini kullandı.
İhracatçı firmaların ürünleri yurtdışından getirdiğini ardından ana firmalar üzerinden distribütörlere ya da toptancı bayilere sattığını anlatan Okşar, son aşamada da ürünün çiftçi ile buluştuğunu bildirdi. Bu silsile içerisinde tüm sektör temsilcilerinin para kazanması gerektiğini belirten Okşar, “Ancak ürün yurda zaten yüksek maliyetlerle girdiği için her bir adımda üzerine biraz daha kar konulması halinde çiftçi bu ürünü alamaz duruma gelir. Bu nedenle son satıcılar kendisini korumak adına ya yeni ürün alıp satamadı ya da stoğu bulunanlar stoklarını eritti” dedi. Geçen yıl 40 liraya sattıkları ürünleri bu yıl bayilerin 90 liralara almaya başladıklarını anlatan Okşar, “Biz demek ki geçen yıl 40 liraya satarken kar etmişiz ama bu yıl alış fiyatımız inanılmaz yüksek. Bunu çiftçiye yansıtmamız mümkün değil. Bu nedenle almamayı tercih ediyoruz” dedi. Alımların durması halinde ana firmaların son 3 aydır ithalatı durdurduğunu açıklayan Okşar, 2019’u görmekte zorlandıklarını anlattı. Sezonun Şubat ayında yeniden başlayacağını bildiren Okşar, “Şu an itibariyle ithalat yeniden yapılsa bugünün döviz şartlarıyla ürünler en az 2,5 ay sonra ülkemize ulaşır ve geç kalmış oluruz. Bu nedenle önümüzü göremiyoruz. Yasal yollarla çalışan firmaların iş yapamaz hale gelmesiyle birlikte sektörde karaborsanın artmasından endişe ediyoruz. Böyle bir durumda çiftçi ya çok daha yüksek bedellerle ilaç ya da gübre bulmaya çalışacak ya da üretimden vazgeçecek ki her iki seçenek de mutsuz edici” değerlendirmesini yaptı.
“Döviz dalgalanmasına sezon ortasında yakalandık”
Mevcut durumda sezon sonuna gelinmesi nedeniyle sektörde doğal bir durgunluk oluştuğunu kaydeden Murat Okşar, ancak sorunların Temmuz, Ağustos aylarını kapsayan sezon ortasında başladığını hatırlattı. Bu dönemde bayilerin büyük bölümünün stoksuz yakalandığını dile getiren Okşar, “Eğer alım sezonunda böyle bir sorun olsa tüm bayilerimizde çok güçlü stoklar olurdu ancak tam satış döneminde olunca kimsenin elinde çok fazla ürün bulunmuyordu. Az olan malımızı da ayakta kalabilmek adına, paramızı alabileceğimizden emin olduğumuz yerlere azar azar satmak durumunda kaldık. Bu yöntemle bazı arkadaşlarımız mevcudunu korumayı başardı ama bazıları maalesef aramızdan ayrılmak durumunda kaldı” dedi.
Yalnızca gübre ve ilaç değil, plastik aksamlardan, ambalaja petrokimyaya dayalı tüm ürün gruplarının ithal edildiğini ifade eden Okşar, bu nedenle tarımda kullanılan tüm girdi maliyetlerinin ciddi ölçüde arttığını vurguladı.
“Çiftçi kazanırsa herkes kazanır”
Tüm girdi maliyetleri artmasına rağmen çiftçinin ürün fiyatlarının artmamasının büyük bir sorun olarak karşılarına çıktığını dile getiren Murat Okşar şunları söyledi:
“Gübreden ilaca, mazottan, sera malzemelerine kadar tüm girdi maliyetleri iki kat artmasına rağmen bölgemiz açısından çok önemli olan narenciye ürünlerinin fiyatı artmadı. Mandalina halen dalında 50 kuruşa satılıyor. Çiftçinin ürünü para etmez, yaptığı masrafın karşılığını alamazsa biz onlara yeni ürün satamayız, onlar da yeni üretim yapamaz. Bu bir kısır döngü. Halkın alım gücü artmadığı için çiftçi de ürünlerini değerinden satamıyor. Bu nedenle çözüm olarak Hükümetimizin son dönemlerde yürüttüğü çalışmalar sonunda elde etmeyi planladığı tasarrufun bir bölümünü sıcak para olarak sabit gelirliye yansıtılması gerektiğine inanıyoruz. Eğer alım gücü artarsa çiftçi kazanır, çiftçi kazanırsa da beraberinde yalnızca tarım sektörü değil, zincirin halkaları olarak çok sayıda sektör kazanır.”
“Yerli üretim artırılmalı”
Uzun vadeli çözüm olarak yerli üretimin artırılması önerisini getiren Murat Okşar, dövize bağlılığın azalması halinde sorunların yaşanmayabileceğini söyledi. Bu nedenle hammadde üretimine destek verilmesi gerektiğini vurgulayan Okşar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çiftçi kazanır duruma getirilmeli. Tarımda yeni ihracat pazarları araştırılmalı. Tarım sektörünü destekleyecek oluşumlar zarar görmemeli. Örneğin şeker fabrikaları desteklenmeli, pancar üretimi desteklenmeli. Çünkü şeker fabrikalarından çıkan melasın tarımda hammadde olarak kullanımı oldukça yüksek oranlarda.”
“Banka kredi faizleri zorluyor”
Tüm bu olumsuz gelişmelerin yanında diğer taraftan yüksek banka kredi faiz oranlarıyla mücadele etmek durumunda kaldıklarını açıklayan Murat Okşar, hiçbir sektör temsilcisinin yüzde otuzları aşan kredi faizi ödeme gücü bulunmadığını dile getirdi. Çekilen kredilerin ödenememesi ve bir firmanın batması halinde tüm Mersin’in olumsuz etkileneceğini vurgulayan Okşar, “Bizim sektörümüzde olmasa bile batan bir firmanın çekleri silsileler halinde mutlaka bizlere kadar yansır. Ya da bizim sektörde yaşanacak bir sıkıntı diğer sektörleri de etkiler. Bu nedenle bankalardan bu dönemde daha anlayışlı olmalarını, firmaları zorlamamalarını bekliyoruz. Firmaların zarar görmesi kendilerine de bir fayda getirmez. Bu sorun tüm kentin sorunu olur” diye konuştu.
“Kooperatifleşmeyi destekliyoruz”
Komite çalışmalarına da değinen Murat Okşar, önümüzdeki dönemde üretici birlikleri ve kooperatifleşme çalışmalarına ağırlık vermek istediklerini anlattı. Çiftçinin kazancını artırabilmek adına birlikte hareket etmesinin önemine değinen Okşar, “Komite olarak çiftçi eğitimlerine ağırlık verip kooperatifleşmenin önemi konusunda farkındalık oluşturmak istiyoruz” dedi. Bu nedenle Avrupa Birliği projelerini araştırdıklarını kaydeden Okşar, özellikle yurtdışındaki iyi örnekleri inceleyip Türkiye’ye uygun modeller üzerinde çalışmak istediklerini söyledi. Böyle bir çalışma ile yurtiçindeki üretim kalitesinin artacağını da ifade eden Okşar, ardından markalaşmanın gelebileceğini ve ülkenin uluslararası pazarlardaki gücünün artabileceğini bildirdi.