Önümüzdeki hafta Türkiye ve AB’nin önemli bir zaptı imzalaması bekleniyor. Muhtemelen olumlu geçen müzakerelerin ardından 11 Mayıs’ta imzalanacak olan Gümrük Birliğini Güncelleme Zaptı ile özellikle taşımacılık sektöründe AB üyesi gibi kabul edileceğiz. İş dünyası olarak, özellikle Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu sıkıntıları yetkili Bakanlıklarla defalarca paylaştık, brifingler verdik.
Müzakerelerde bu bilgilerin kullanılması ve iş dünyası adına olumlu sonuçların elde edilmesi gerek Dış İşleri gerekse Ekonomi Bakanlığımız adına çok büyük bir başarıdır. Demek ki işin peşine ısrarlı bir şekilde düşüldüğünde sonuç alınabiliyormuş. Katkı koyan tüm bürokratları ve Bakanlarımızı kutluyoruz.
Artılar eksilerden fazla
Derler ki “bir anlaşmada her iki taraf da geri adım atabiliyorsa bu iyi bir anlaşmadır”. Elbette imzalanacak olan Gümrük Zaptının olumsuz yönleri de olabilir ama görünen o ki artıları bizim adımıza daha fazla olacak. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanacak olan Gümrük Birliği’ni Güncelleme Mutabakat Zaptı’nın Türkiye’nin ihracatını şahlandıracağı açık. Ancak ihracat canlanırken AB’den ithalatın da büyük ölçüde artabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekiyor. İthalattaki artışın ülkenin cari açığına olumsuz etkide bulunabileceği malum. Bu durumun sorun oluşturmaması adına yurtiçinde ara malı üretimiyle ilgili yeni teşvik düzenlemesi getirilmesi gerekiyor. Sonuç alınabilmesi için teşvik sisteminin sektör ya da il değil, ilçeler bazında yapılması gerekiyor. Gümrük Birliği Mutabakat Zaptının, olumlu müzakerelerin Türkiye’nin 2023’teki 500 milyar dolarlık ihracat hedeflerinin yakalanması noktasında ciddi bir rahatlama getireceğini bekliyoruz.
Bu olumlu ve sonuç veren müzakerelerin iş dünyası açısından tek eksik bacağı AB vizeleridir. Vize sorununun da çözülmesi halinde sıkıntılar büyük ölçüde kalkacaktır. Mutabakat sonrasında Türkiye, taşımacılık sektöründe artık AB ülkesi gibi kabul edilecek. Böylece kota gibi uygulamalara muhatap bırakılmayacağız. Türkiye 1995’te Gümrük Birliği’ni imzaladığında Avrupa’ya ihracatın yüzde 65’i karayoluyla yapılıyordu. Bu oran günümüzde yüzde 40’lara düştü. Bunun başlıca nedeni Türk kamyonlarına uygulanan kotalardır. Çünkü ülkemizin nitelikli bir kara taşımacılık filosu var ve bu kalite AB’yi korkutuyor. Yeni süreçte hem maliyetlerin azalacağını hem de Bulgaristan ve Romanyalı nakliyecilere karşı rekabet avantajı sağlayabileceğimizi hesaplıyoruz.
MTSO olarak TTIP’nin içinde olmalıyız dedik
ABD ve AB dünya ticaretinin büyük kısmını elinde tutuyor ve aralarında yapacakları serbest ticaret ve yatırım anlaşması Türkiye ekonomisinin geleceğini tehdit edecek boyuttaydı. Mutabakat zaptı ile elde edilecek en büyük kazanımlardan biri Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı Anlaşmasıdır (TTIP). Yeni süreçte AB ile ABD arasındaki serbest ticaret anlaşması olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı TTIP’ye Türkiye otomatik olarak taraf olabilecek. Bu, iş dünyamız için olağan üstü olumlu bir gelişmedir. Bu, iş dünyası olarak bizim en büyük mücadele konularımızdan biriydi. Bu konuda ilk uyarıları yapan odalardan biriyiz. Böyle bir anlaşmanın dışında kalmak ülke ekonomisi için çok ciddi bir çöküş olacaktı. Bu müzakerelerin taleplerimiz yönünde yapılmış olmasını bir başarı olarak görüyoruz. Dünya ekonomisinin 3’te 2’sini AB ülkeleri ve Amerika pazarı oluştururken bu ülkeler arasında yapılan bir anlaşmanın dışında kalmak Türkiye için büyük kayıp olurdu. Mutabakat zaptı ve devamında Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesiyle Türkiye de bu ticaret alanının içinde yer alacaktır. Türkiye, AB’nin imzaladığı Serbest Ticaret Anlaşmaları’na (STA) otomatikman taraf olabilecek. Özellikle üç önemli gelişmekte olan pazar; Cezayir, Meksika ve Güney Afrika’nın AB ile (STA) Serbest Ticaret Anlaşmalarının bulunması nedeniyle, bizde otomatikman STA’lardan yararlanabileceğiz.
Bu pazarlar bizim takip ettiğimiz pazarlardır. Engeller ortadan kalktığı an Türkiye’nin ihracatı artacağı gibi dış ticaret anlamında en büyük yükü taşıyacak, ticaretten en çok payı alabilecek bölgelerin başında da limanı, konumu ve zengin ürün gamı itibariyle Çukurova Bölgesi ve hinterlandı geliyor. Bu noktada iş adamlarımıza da seri şekilde bu pazarlardaki yerlerini almak düşüyor.
Tek eksik vize muafiyetidir
Bu olumlu ve sonuç veren müzakerelerin iş dünyası açısından tek eksik bacağı AB vize konusudur. Geçtiğimiz günlerde Birleşik Arap Emirlikleri’nin AB ile yaptığı anlaşma ile schengen vizesinden Birleşik Arap Emirliği vatandaşlarının muaf olacağı açıklandı. Türkiye gibi gerek Gümrük Birliği’nde gerek TTIP’de taraf olacak Türkiye’nin de bu vize muafiyetine sahip olmasının zamanı gelmiştir. Bu noktada da başarılı olursak müzakerelerin daha büyük bir ekonomik katma değere dönüşeceğine inancım tamdır. Biz iş dünyası olarak yılardır devletlimizden hep bunu bekledik.
Biz para, hibe, kredi değil; biz iş dünyası olarak en çok uluslararası ticarette önümüzün açılmasını, arkamızda devletimizin varlığını istedik. Gösterdiğimiz girişimcilik başarılarının küresel siyasette sıfırlanmamasını istedik. Bu anlamda Gümrük Birliği Güncelleme Mutabakat Zaptı bize bu cesareti ve umudu vermiştir. Eğer iş dünyasının vize sorunu da çözülürse işte o zaman 2013 hedeflerimize ulaşmak daha da gerçek hale gelecektir.