Mersin iş dünyasının çatı örgütü olan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak işimize odaklanmamız gerekliliğini uzun süredir vurguluyoruz. Sanal gündemlerin peşinden giderek, artan siyasetin sisli gündeminde koşturmak yerine, iş dünyasının ekonomiye odaklanması gerektiğini uzun süredir ifade ediyoruz ve Mersin iş dünyasını da bu yolda motive ediyoruz. Çok şükür bunun olumlu sonuçlarını da yavaş yavaş da olsa almaya başlıyoruz. Küresel ve bölgesel sorunlara rağmen, ekonomik ve siyasal problemlere rağmen Mersin olarak engellere kızmadan, zorluklar karşısında şikayet eden bir kent olmadan, umutla işimize, üretimimize, ihracatımıza ve toplumsal huzurumuz olan iş ve aşımıza odaklanmaya çalışıyoruz. Tüm bu çabanın ve yaklaşımın olumlu sonuçlarını da MTSO’nun aylık hazırlanan Ekonomik Bülteninde rahatça görebiliyoruz.
Mersin, ihracatı ithalatından fazla olan, cari açığı olmayan bir kent
Son yayınlanan 2017 Ocak ayı Ekonomik Bültenindeki göstergeleri bir önceki yılın 2016 Ocak ayı ile karşılaştırdığımızda bu olumlu gidişi görebiliyoruz. Öncelikle ihracat rakamlarımıza baktığımızda Ocak 2016’da 103 milyon dolar olan Mersin firmaları ihracatının 2017 Ocak ayında % 29’luk bir artışla 133 milyon dolara çıktığını görüyoruz. Aynı paralel artışı Mersin hinterlandında da görüyoruz. Mersin hinterlandındaki ihracat 2016 Ocak ayında 542 milyon dolar iken; yine % 30 artışla Mersin hinterlandı ihracatı 2017 Ocak ayında 703 milyon dolar olmuş. Yani Mersin yine ihracat rakamları ithalatını aşan; yani, cari açığı olmayan, üreten ve ihracat yapan, istihdam eden bir kent olmaya devam etmiş.
Mersin ihracatında dış ticaretin sektörel dağılımına baktığımızda Ocak 2017 aylık bazında tarım ve ormancılık ilk sırada yer alırken, imalat sanayi ikinci sırada yer almış, balıkçılık ve madencilik ise arkasından gelmiştir. Mersin firmalarının dış ticaret istatistiklerinde ülke gruplarına baktığımızda Asya ülkelerinin birinci ihracat pazarımız olduğunu görüyoruz. İkinci sırada AB pazarı, üçüncü sırada diğer Avrupa ülkeleri, dördüncü sırada Afrika ve beşinci sırada ise Amerika pazarı var. Özellikle Kuzey Amerika ( ABD ve Kanada) ve Güney Amerika (Latin ülkeleri) pazarı daha çok tanıtım yapmamız gereken, daha çok iletişim kurmamız gereken karlı pazarlar. Mersin iş dünyası olarak bu pazarlarda daha çok yer almalıyız. Kutup bölgelerine bile ihracat yapabilen bir Mersin’in Amerika pazarında olmaması düşünülemez. Afrika ise diğer önemli bir pazarımız. Potansiyeli çok büyük bir pazar. Arap Baharı ile akamete uğrayan bir süreç var ama bu pazarlarda daha çok çalışarak etkinliğimizi arttırabiliriz. Yeni pazarlara gözünü dikmeyen bir dış ticaret sektörü ayakta kalamaz. Garanti pazar diye bir şey yok. En güçlü pazarlar bile bir gün sıkıntıya girebiliyor. Turizmde ve yaş sebze ve meyvede Rusya ile yaşanan bir sıkıntı birden bire bu sektörleri ciddi yaralamıştı. Bu kötü örneği unutmamak ve pazar çeşitliliğini sağlam tutmak zorundayız.
Bu ihracat artışının ardında küresel anlamda toparlanan bir dünya ekonomisi, toparlanan bir Avrupa ekonomisinin etkileri var. Öte yanda ulusal anlamda alınan ekonomik tedbirlerin de olumlu etkisi var. Ancak, en büyük etmen gurur duyduğumuz girişimcimizin çabasıdır. Bu anlamda her türlü sıkıntıya rağmen bu başarıyı gösteren Mersin girişimcisi ile üretici ve ihracatçısı ile gurur duyuyoruz.
Yüksek teknolojili ürün ihracatımız artıyor
Üretimin göstergelerinden birisi de enerji tüketimidir. Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgemizde enerji tüketimi son üç yılın aynı ayının üzerinde bir artış göstermiştir. Doğal gaz tüketimi ise geçen yılın aynı ayına göre artış trendindedir. Bu da sanayi üretiminin arttığını göstermektedir. Sanayi üretimi dendiğinde, katma değer yaratmak konusu ortaya çıkmaktadır. Çünkü Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak son 8-10 senedir sürekli katma değer yaratmanın yollarını arıyoruz, yüksek teknolojili bir hizmet, üretim ve ticaretin yollarını bulmaya çalışıyor, bu noktada dünyadaki tüm yenilik ve trendleri izliyoruz, uyguluyoruz. Sanayi 3.0 ve internet odaklı, ICT-Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin merkez olduğu yeni sanayi devrimini kucaklamaya çalışırken, karşımıza Sanayi 4.0 çıkıverdi. Bundan önceki tüm sanayi devrimlerini ıska geçen, hatta senelerce arkasında kalan Türkiye ve Türk toplumu, bu sefer ilk kez bir endüstri devriminin içinde buluverdi kendini. Bu sefer başından yakaladık ve bu fırsatı kaçırmamalıyız dedik ve MTSO olarak bu konunun öncüsü olmaya, farkındalık yaratmaya çalıştık. Teknoparkımızla, Tedarik Zinciri Test ve Ar-Ge Merkezi gibi tersine mühendisliğin, 3-D yazıcı ve tarayıcının olduğu laboratuvarımızla, sürekli teşvik edici girişimci eğitimlerimizle, genç girişimcileri tetiklediğimiz, Genç ve Kadın Girişimciler kurullarımızın etkin çalışmaları ile bugün Mersin ileri teknoloji yoğunluğuna göre imalat sanayi verilerinde Ocak 2016’ya göre neredeyse % 100 bir artış sağlamıştır. Evet, Mersin firmalarının ihracatının hala % 56.3’ü düşük teknolojili ürünlerdir ama bu seviye gittikçe azalmakta, yerini orta ve yüksek teknolojili ürünlere bırakmaktadır. 2016 Ocak ayında Mersin firmalarının yüksek teknolojili ürün ihracatı tüm ihracat içinde % 1.8 iken, 2017 Ocak ayında bu rakam % 3.2 olarak gerçekleşmiştir. Belki çok yüksek bir rakam gibi gelmeyebilir ama bu çok umut veren bir gelişmedir ve çok önemlidir.
Sanayi 4.0’ı ekonomimize entegre etmezsek yok oluruz
Bu çalışmalara devem edersek, bilgiyi, sanayi 4.0’ı üretim felsefemize entegre edebilirsek işte o zaman gerçek refahı yakalarız. Aksi takdirde düşük teknolojili üretimle işin hamallığını yapan bir kent oluruz. Bunun da sürdürülebilir bir yanı yoktur. Bu noktada Mersin üniversitelerimizin acilen Sanayi 4.0’a yönelik yüksek lisans, doktora programları açması, mühendislik müfredatının buna göre revize edilmesi ve inter-disiplin çalışmaların başlaması gerekmektedir. Sonuçta tüm bunları yapacak olan şey insandır. Bu vasıflı insan kaynağını ortaya çıkaracak şey ise eğitimin bilim temelli yeniden yapılandırılmasıdır. Ezberci değil, sorgulayan, yaratıcılılığı arttıran, içinde sanatın ve tasarımın olduğu, yazılım eğitiminin ilkokulda verildiği “beceri” temelli bir eğitim sistemi kurgulanmalıdır.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu konularda çözümün bir parçası olmaya 2017’de de devam edeceğiz. Bunları kentimizin ve ülkemizin gerçek gündemi yapmaya devam edeceğiz. Dünya hızla değişiyor. Teknoloji hızla değişiyor. Buna bağlı eğitim sitemi, üretim, hatta pazarlama ve hizmet şekilleri de değişiyor. Yeni bir girişimci, yeni bir mavi yakalı profili doğuyor. Yeni meslekler ortaya çıkarken, her yıl birçok meslek yok oluyor. Bu değişimi yakalamak zorundayız. Çünkü şunu çok iyi biliyoruz ki, “Derisini değiştirmeyen yılan yok olur.”