MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Coğrafyamız Kaderimiz 10.04.2015 tarihinde yayınlandı

8. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve ilgili sayın Bakanlarımızın katılımıyla TOBB’da gerçekleştirildi.


Coğrafyamız Kaderimiz

81 ilin oda-borsa başkanları olarak illerimizdeki en önemli 5 sorunu ve çözüm önerisini birinci ağızdan hükümete aktarma fırsatı bulduk? Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak şura öncesi Mersin ve ilçelerinin tüm Oda ve Borsalarını bir araya getirdik ve Başbakanımıza sunacağımız temel sorunları tespit ettik. Kısa bir sürede yapacağımız konuşmada en temel sorunları gündeme getirmek zorundaydık, bu nedenle tüm Mersin il ve ilçe Oda ve Borsaları olarak sorunları üç başlık altında topladık ve sınıflandırdık. Elbette sorunlar daha fazla ama en azından öne çıkanları Başbakana doğrudan anlatma imkanımız oldu. Sayın Başbakanımızın ve ilgili Bakanların Mersin’in yaptığı sunumdan etkilendiklerini düşünüyoruz. Daha sonra Başbakanımızın anlattığımız konularla ilgili Mersin hakkında detay bilgi talep etmesi bunun bir göstergesiydi. Her ne kadar anlatılan sorunlar Mersin ile ilgili görünse de, Türkiye’nin giriş-çıkış kapısı olarak bu sorunların çözümü tüm Türkiye ekonomisini etkilemektedir. Orada Mersin olarak en çok vurguladığımız ve karşılık bulan argümanımız şuydu; 500 milyar dolar ihracat hedefliyorsak Mersin’in başı çektiği dış ticarette engeller çözülmelidir. 500 milyar dolarlık ihracatın dört kat artacak yükü etkin bir şekilde taşınacaksa Mersin lojistik merkez sorunu çözülmeli, yeni konteyner limanı ve Seka Limanı arka sahasının ekonomiye entegrasyonu sağlanmalıdır. Bölgesel gelişme isteniyorsa Akdeniz Sahil Yolu Projesi ve Mersin –Adana D-400 karayolu sorunu çözülmelidir. Bölgenin katma değerli tarım-gıda ürünlerinin uzak pazarlara ulaşması ve turizm yatırımlarının hızlanması isteniyorsa Çukurova Uluslararası Bölgesel Havalimanı sorunu çözülmelidir. Artık ulusal güvenlik meselesi haline gelen tarım-gıda sektöründe gelişme ve katma değer isteniyorsa bölgenin ihtiyaç duyduğu Tarım OSB’leri sorunu çözülmelidir. Şura süresinde ve özellikle şura sonunda gördüğümüz olumlu tepki ve geri dönüşlerden Mersin’in yaptığı etkin sunumun sorunları ve çözümleri başarılı bir şeklide ortaya koyduğunu gördük. Sadece Mersin’in değil, ülkenin zenginliği adına bu sefer bu sorunların görmezden gelinmeyeceğine, bürokrasi çarklarında yok olmasına izin verilmeyeceğine inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Konuşmamız sırasında Sayın Başbakanımıza söylediğimiz gibi; “iş dünyası olarak, Türkiye ekonomisi olarak okyanusları geçtik, böylesi basit sorunları görmezden gelerek derelerde boğulmayalım”…

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir buçuk asra yaklaşan tecrübesi ile her zaman Türkiye ekonomisinin ulusal ve uluslararası alandaki sorunlarına çözüm bulan önerileri olmuştur. Mersin iş dünyası her zaman vizyon oluşturan bir camia olmuştur. Ancak, tarihte hiçbir dönem yok ki, Mersin’in önerilerini bu dönemdeki kadar önemli hale getirmiş olmasın. Derler ya; bulundukları coğrafya ülkelerin kaderidir… Aslında aynı şey kentler içinde geçerlidir. Bulunduğumuz coğrafya kaderimizidir. Mersin bugün Suriye, Irak ve İran gibi yakın komşularımızın yaşadığı ciddi sorun ve gelişmelerin ortasındadır. Mersin yakın ve etkin pazarımız olan Orta Doğu’daki sorun ve gelişmelerin merkezindedir. Mersin, Türkiye’nin Akdeniz’deki en büyük limanı ile Kuzey Afrika ve Doğu Akdeniz havzasındaki her gelişmenin göbeğindedir. Güçlü ekonomisi, güçlü girişimcisi, dünyayı bilen firmaları ve uluslararası oluşumlardaki artan görevleri ile söylediğimiz bölgelerin cazibe noktasıdır. Gelen yatırımların, bölgeden gelen göçlerin sebebini bu anlamda merak etmeye gerek yok. Çünkü, nedenleri ortada; cazip bir kent, güvenli bir kent, dışlamayan bir kent, ekmek veren bir kent, dünyaya açık bir kent, üreten ve üreteni destekleyen bir kent ve daha önemlisi bir huzur kenti… Bu anlamda her sıkıntıya rağmen Mersin sorunlu olan tüm bölgelerde hala var ve var olmaya devam edecek. Suriye’ye ihracatımız artıyor; Irak en önemli pazarımız olmaya devam ediyor; Orta Doğu’da geniş ticaret koridorları yaratıyoruz; Kuzey Afrika, Mısır’a rağmen ilgi alanımızda… Ancak, bir ülke var ki Mersin tüm çabasına rağmen arzu ettiği ilişkiyi kuramadı. Elbette İran… Mersin iş dünyası olarak defalarca Tahran’a gittik, Tebriz’e gittik, hatta Türkiye’den bugüne kadar hiç kimsenin gitmediği, İran’ın dünyaya açılan kapısı olan, İran’ın en güney ucu Bander Abbas’sa kadar gittik. ABD ve AB’nin İran’a yönelik ambargoları nedeni ile girişimlerimiz sınırlı kaldı. Ancak, her şeye rağmen bu ziyaretlerimiz İran’a destek batıya ise uyarı mesajıydı. Herkes bu ziyaretlerden uzak dururken Türkiye ve özellikle Mersin’in İran’a bu desteği verdi. Ambargoların anlamsız olduğunu o zamandan beri ifade ediyoruz. Bu anlamda eğer bugün ABD ve AB İran ile nükleer konusunda bir noktaya geldiyse ve buna bağlı ambargoları kaldırma sözleri konuşuluyorsa, burada en sıkıntılı zamanlarda Türkiye’nin uluslararası alanda İran’a bu konuda verdiği destek ve özellikle Mersin iş dünyasının ziyaretleri ile kırılan ön yargılar unutulmamalıdır. Öte yandan İran ziyaretlerimiz süresince İranlı yetkililere dünyaya daha çok entegre olmaları yönünde yaptığımız tavsiyelerin dinlenmiş olması da bizi ayrıca mutlu eden bir gelişmedir.

İran dünyadan daha fazla izole olmanın kendisine bir şey kazandırmayacağını anlamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana ortaya koyduğu bir ilke var; “Yurtta barış, dünyada barış”… Bu bazı çevrelerce biraz naif ve saf bir yaklaşım olarak görülebilir ama küresel gelişmeler ve yakın tarih bu ilkenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.Yani, elbette barış içinde bir İran, küresel açılımı gerçekleştiren bir İran zamanla bize bir çok konuda rakip olacaktır. Çünkü, İran’ın Orta Doğu’dan Afganistan’a ve körfeze kadar bir mezhep etki alanı vardır. Ancak dediğimiz gibi coğrafyalar ülkelerin kaderidir ve bunu en az İranlılar da bizim kadar bilmektedirler. Türkiye İran ilişkisinde, ekonomiden, enerjiye, dış politikadan, ulaştırma sektörüne geniş bir yelpazede işbirliği/ilişki kaçınılmaz. Her ne kadar mezhepsel, siyasi ve ideolojik farklılıklar, ittifak ve rekabet ön plana çıksa da taraflar birbirinin ayağına “fazlaca” basmadan yola devam etmeyi tercih edeceklerdir. Ticaret huzurun olduğu yerde gelişir. Ben şuna gönülden inanıyorum; dünyaya entegre bir İran Türkiye açısından her anlamda bir kazanımdır. Çünkü, üretim gücümüz daha iyi, insan kaynağımızı daha vasıflı, sanayimizi daha güçlü, yer altı kaynakları hariç her alanda daha öndeyiz. Bu anlamda dünya ile barışık bir İran ve yanı başımızdaki bir İran’ın Türkiye ve kent ekonomimize artı getireceğine inanıyoruz. Zenginliğin yanında getireceği bölgesel huzur belki de en önemlisi. Böylesi gelişmenin Suriye, Mısır ve Arap Baharı yaşayan ülkelerde bile olumlu anlamda domino etkisini bekleyin derim…


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER