Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Danışmanı, Ekonomist Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, Türkiye’nin yepyeni bir ekonomik düzen içine girdiğini belirterek, bu dönemde firmaların ayakta kalabilmesi adına, ihracata ağırlık vermeleri, güç birliğine gitmeleri ve mecbur kalmadıkça kredi kullanmamaları tavsiyesinde bulundu.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu, MTSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda Komite Üyeleriyle bir araya gelerek güncel ekonomik konuları değerlendirip, firmaların önümüzdeki günlerde almaları gereken tedbirler hakkında bilgi verdi.
Toplantının açılış konuşmalarını Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan ve Meclis Başkanı Hamit İzol yaparken, Teknoloji Transfer Ofisi Modül-1 Koordinatörü Burak Doğrulu Teknoloji Transfer Ofisi’nin çalışmaları hakkında bilgi vererek, TÜBİTAK desteklerini anlattı. TOBB Mersin Akademik Danışmanı Dr. Ebru Arıcıoğlu ise katılımcılara Milli İstihdam Seferberliği teşvikleri hakkında bilgi verdi.
Açılış konuşmaları sonrası sunumuna başlayan Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu ekonomideki son gelişmeleri değerlendirip önümüzdeki dönemde iş dünyasını nelerin beklediğini anlattı.
“Öncelik üretimde”
Ekonomi dendiğinde öncelikle üretime değinmek gerektiğini vurgulayan Uzunoğlu, şunları söyledi:
“Üretiminiz azalıp stoklarınız arttıysa bir sorun var demektir. Çünkü ekonominizin iyiye gidip gitmediğinde öncü gösterge stok devir hızıdır. Stoklarını çevirmekte zorlanan işletmenin nakit akışı bozulur ve finansman arayışına girer. Şu anda finansmana erişim çok pahalı. Kredi faizleri yüzde 23,5’lar civarında. Bu da nakit akışınızı bozar. Hesapladığınız maliyetlerin üzerine çıkarak zarar edersiniz.”
Son dönemlerde ekonomide yaşanan gelişmeleri herkesin farklı bir isimle değerlendirdiğini hatırlatıp, ister adı kriz olsun, ister durgunluk, isterse darboğaz, isimlere takılmamak gerektiğini vurgulayan Uzunoğlu, önemli olan tek göstergenin üretimdeki düşüş olduğunu vurguladı. Bu düşüşün işsizlik oranlarına yansıdığına dikkat çeken Uzunoğlu, “Peki yaşananları neden çok fazla hissetmiyoruz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Çünkü bankalar mevcut kredilerini geri çekmek yerine yüzde 25 gibi yüksek faizlerle de olsa yeniden yapılandırmaya gitti. Burada şirketleri ayakta tutmak önemliydi ama sorun şu ki, yeniden yapılandırma kapsamında 6 ay ya da 2 yıl ödeme yapamayacak olan firmaların bu sürenin bitiminde faaliyet gelirlerinde bir artış olacak mı? Çünkü bu kredilerin geri ödenmesi için faaliyet gelirleri artmalı. Artan konkordato talepleri engellendi, çünkü kredileriniz yeniden yapılandırılıyor dendi. Kısacası bu yapılandırma, borçluları kısa vadede ayakta tutsa da borçlarının artması anlamına da geliyor. Çünkü önümüzdeki süreçte faaliyet gelirlerinin artması kesin değil.”
“İçimizdeki toplumsal değişimi iyi görmeliyiz”
Kapitalist sistemlerin her zaman kriz ürettiğini ve iyi giden bir dönemin ardından mutlaka krizlerin geldiğini kaydeden Sadi Uzunoğlu, sorunun toplumsal değişimlerin iyi analiz edilmesiyle aşılabileceğini anlattı. 2000’li yıllardan itibaren köyden kente ciddi bir göç yaşandığını hatırlatan Uzunoğlu, şu bilgileri verdi:
“Şuan şehirleşme oranında yüzde 80’e ulaştık. Bu, ekonomi için ciddi bir oran. Kente gelen insanlar ev aldı, evlerini döşedi, faizler düşüktü arabalarını aldı. Şu anda toplumun önemli bir kısmı 5 yıl alışveriş yapmasa idare edecek eşyaya sahip. O dönemki patlamayı gören iş insanları müteahhit olmak istedi, cafe açayım dedi. Mevcut işletmelerinin sermayesini güçlendirmedi. Bunun yerine banka kredisi kullandı, dövizle borçlandı, parasını sabit kıymete bağladı. Güzel günlerdi. Ama birden kur ve faizler yükseldi, sermaye de olmayınca, ne kullanacağız? Bankalar kredi vermeye istekli değil. Bu kez çekleri, senetleri kullandık. Çek yazdık ama ödeyemedik. Protestolu çekler arttı. Kendimizi toparlamamız için yeniden bir göç dalgası benzeri talep patlaması yaşanmalı ama ben bunun kısa vadede olmayacağını düşünüyorum.”
“Marketlerde de ciddi bir dönüşüm yaşandı”
Dengeyi bozan bir dönüşümün de perakende sektöründe yaşandığını kaydeden Sadi Uzunoğlu, bu dönüşümün kendi işini yapan esnaf ve sanatkarı bitirdiğini söyledi. İlk olarak alışveriş yönteminin dönüşüp, internet satışlarının arttığına dikkat çeken Uzunoğlu, ardından insanların daha uygun fiyatlı ürünlere yönelmeye başlamasının da ciddi bir sıkıntıyı beraberinde getirdiğini söyledi. Uygun fiyatlı ürün satılıyor diye insanların discount marketlere yöneldiğine değinen Uzunoğlu, “Satın alma gücünün düşmesi insanları bu marketlere yönlendirdi. Bu marketlerin ise kendi satın alma kanalları var, kendi paketleme tesisleri, lojistik teşkilatları var. Meyve–sebze hallerine ve toptancılara uğramadan direk üreticiden tüketiciye ürün sunuyorlar. Marketlerinde ekmek dahi pişirmeye başladılar. Böylece uygun fiyatlı satış yapıyorlar. İnsanlar buralara yönelince diğer firmalarda daralma başladı ve ayakta kalmakta zorlanmaya başladılar.”
Bu dönemde diğer firmaların ayakta kalabilmesi adına ortaklık yöntemine başvurması tavsiyesinde bulunan Uzunoğlu, “Birleşin, mevcuttan daha büyük market zincirleri kurun, ortak depolar oluşturun. Ama maalesef bizim ülkemizde aile şirketleri bile ayakta kalamıyor” dedi.
“Krediler tabana yayılmalı”
Bu dönemde firmaları rahatlatmak adına kredilerin verildiğini ancak bu kredilerin yaklaşık yüzde 54’ünün büyük, kurumsal firmalara gittiğini kaydeden Sadi Uzunoğlu, bu durumun nakit sıkışıklığını da beraberinde getirdiğini söyledi. Büyük firmaların aldığı kredileri kendi küçük networkünde paylaştığını, kredinin tabana yayılmadığını vurgulayan Uzunoğlu, alınabilecek tedbirleri ise şöyle özetledi:
“Bu dönemde ihracat ayağını düzgün kuranlar ayakta kalıp mücadele edebilecek. Yurtiçinde proje üretenlerin kısa vadede sonuç almasını beklemiyorum. En az 2-3 yıl iç talepte ciddi bir artış olmayacağını düşünüyorum. Bir araya gelip güç birliğine giderek ayakta kalmaya çalışacaksınız. Kredilerden kurtulmalıyız. Gerekirse az harcayalım ama bunu yapalım.”
“Kur riski almayın”
Seçimler sonrasında kurların ne olacağının da en çok merak edilen konular arasında yer aldığını hatırlatan Sadi Uzunoğlu, bu konuda ise şu açıklamaları yaptı:
“Ne faiz, ne kur, ne borsa, bunların hepsi şu anda piyasa kuralları dışında fiyatlarla gerçekleşiyor. Kur sadece politik nedenle artmaz. Şu anda giriş var. Tekrar çıkış başlayacak. Kur riskiniz varsa beklemeyin. Her aşağı düşüşte o kur yukarı gelecektir. Ama sizin bu iniş çıkışı takip edecek zamanınız olmuyor. İthalat yaptıysanız ya da döviz ödemeniz varsa çoğunlukla kurun yüksek olduğu döneme yakalanıyorsunuz. Kur riski almayın, ‘hedge’ edin. İstikrarlı, kapsayıcı duruşumuzu devam ettirmeliyiz. Dünyanın durumu da iyi değil. Dünya genelinde taleplerde halen daralma var ve devam ediyor. Almanya’da durgunluk sinyalleri var ve stresin arttığı bir dönem. Bizler bu dönemde tasarruf ederek, hem kredi hem de kur riskinde uzak durmalıyız, eğer mümkün olursa sermayemizi güçlendirmeliyiz. İşletmelerin ayakta kalabilmesinin temeli güçlü sermaye yapısına dayalıdır, bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım.”