Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) öncülüğünde 11 yıldır sürdürülen ‘Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’ne bu yıl, çağdaş şiirin usta Şairi Haydar Ergülen değer görüldü.
Türkiye ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) girişimiyle 2007 yılında başlayan Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün 11’incisi düzenlendi. Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak adına aralıksız devam eden ödülün bu yılki sahibi Şair ve Yazar Haydar Ergülen oldu.
Ödül töreninde konuşan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, “Amacımız sembolik bir ödül vermek değil. Aksine bu değerli ustalara, ‘Sizi izliyoruz, okuyor ve söylediklerinize kulak veriyoruz’ mesajı vermektir” dedi. Ustalar için bu mesajın, verilen küçük maddi ödülün çok çok üzerinde bir anlam ifade ettiğine olan inancını vurgulayan Aşut, “Anlaşılmaktan daha büyük bir ödül olmasa gerek” değerlendirmesini yaptı.
“Sanatçılara kulak verip kendimizi ödüllendiriyoruz”
Yaşadığımız dünyayı sanatçılardan daha iyi kimsenin anlatamayacağını vurgulayan Şerafettin Aşut, “Aslında onlara kulak vermekle bir anlamda kendimizi ödüllendiriyoruz” dedi.
Bu ödülün Haydar Ergülen’e verilme gerekçesini de değerlendiren Aşut şunları söyledi:
“Teknik kısımları sayın jürimize bırakıyorum ama kendi bakış açımla söylemem gerekirse varlık sebebimiz olan Türkçemize yaptığı katkıdır. Her millet, kendi dil kökleri ile düşünür. Kendi olgularını anlatmak için yarattığı, kendi kelimeleriyle düşünce üretir. Kendi kelimelerinizi geliştirmezseniz, düşünce üretemezsiniz. Düşünce üretemezseniz, felsefede, sanatta, bilimde, hatta inanç dünyanızda bile gelişme gösteremezsiniz. Bu anlamda önce dilimize, hazinemiz olan kelime köklerimize sahip çıkmalıyız.”
Ödül verilen edebiyatçıların hepsinin ortak yönünün Türk diline ve dolayısıyla düşünce üretim gücüne yaptığı katkılar olduğunu kaydeden Aşut, “Ülkemizin bu çağda hak ettiği noktada olmamasının nedenini ihracatta, üretimde, teknolojik gelişmede veya ekonomik faaliyetlerde arayanların aslında düşünce üretme becerimizin kaynağı olan dilimize ne kadar sahip çıktığımıza bakmaları gerekir” dedi.
“Başka ağacın meyvesi ile meyve ağacı yapamazsınız”
Başka ağacın meyvelerini takarak meyve ağacı yaratılamayacağını kaydeden Aşut, “Kendi dil ağacımıza sahip çıkmak zorundayız. Düşüncelerimizi üretebilmemizin tek yolu budur” değerlendirmesini yaptı. Aksi halde yüzlerce yıldır yapıldığı gibi başkalarının kelimeleriyle başkalarının hazır düşünceleriyle bilim yapıyormuş, felsefe yapıyormuş, teknoloji üretiyormuş hatta inanıyormuş gibi yapmaya devam edileceğini ifade eden Aşut şunları söyledi:
“İşte bunun içindir ki; ana dil ve edebiyatçılarımızın dilimize yaptığı katkılar çok önemlidir. Mademki dilimiz her şeyimiz, o halde bu dile katkı sunan herkesi, her ustayı, her edebiyatçıyı yüceltmeli ve değer vermeliyiz.”
Dünya görüşü ne olursa olsun, siyasi bakış açısı ne olursa olsun, kim olursa olsun ayırt etmeden her sanatçının takip edilmesinin önemine de değinen Aşut, “Farklı dünyalara dalmadan gerçeği nasıl buluruz?” sorusunu yöneltti. Aşut sözlerini, “Lütfen okuyalım. Ayırt etmeden, ötekileştirmeden okuyalım. Bu anlamda eserleriyle anlamını asla yitirmeyecek olan, eserleriyle, Türkçemize kattığı değerle, düşünce üretme yetimizi bize kazandıran Sayın Haydar Ergülen’e teşekkürlerimizi sunuyorum” diye tamamladı.
Soycan: “Kent adına verilen dünyadaki 3 ödülden biri”
Ödül Değerlendirme Kurulu Üyesi Celal Soycan törende yaptığı konuşmada Mersin Kenti Edebiyat Ödül’ünün Türkiye’de kent adına verilen tek edebiyat ödülü, dünyada ise 3 ödülden birisi olduğunu söyledi. Mersin’in sanatın her alanıyla, özellikle de edebiyatla yoğrulduğunu vurgulayan Soycan, bunda kentin kuruluş tarihinin önemli rol üstlendiğini dile getirdi. Mersin’in kuruluşunda farklı dinlerden, inançtan, farklı kültürlerden insanların bir araya geldiğini hatırlatan Soycan şöyle konuştu:
“Mersin’in kuruluş hikayesi karmaşıktır ve bu karmaşa çok kıymetlidir. Mersin’e farklı olanların bir araya geldiği bir toplum armağan etmiştir. Bu özellik tam da edebiyatın aradığı bir ortamdır. Mersin farklı kültürlerden insanların bir araya gelmesiyle kurulduğu gibi sürekli göç alan da bir kent. Kentteki karmaşık yapı bu kentteki farklılıklar manzumesini sürekli yeniden üretir. Bu nedenle Mersin’den çok sayıda şair, yazar, sanatçı çıkmıştır.”
Ferhat: “Ergülen’e göre şiir bir yolculuktur”
Haydar Ergülen’in arkadaşı Şair Hüseyin Ferhat ise ödül alan şairin edebi özelliklerini anlattı. Kendisi ile 1970-1980’li yıllarda tanıştıklarını dile getiren Ferhat, “Haydar Ergülen’e göre şiir bir yolculuktur. Sarp, tenha yollarda olmaktır, hakikati aramaktır” diye konuştu. Ergülen’in olaylar karşısında farklı bakış açılara sahip olduğuna dikkat çeken Ferhat özellikle Ergülen’in hakikat karşısında yaptığı farklı değerlendirmeyi şöyle özetledi:
“ Hepimiz hakikatin peşindeyiz. Bulan var mı peki? Biz bulabilecek miyiz? Hayır. Çünkü hakikat denilen şey arayışın ama bulamayışın kendisidir der Ergülen.”
Ferhat Ergülen’in şiirini ise şöyle tanımladı:
“Haydar Ergülen düz ve mecaz anlamda bir derviştir. Bir abdaldır ama yol, yöntem bilen bir abdal. Çivi yazısına runik alfabesine hakim bir abdal. Ahşap trenlere gazeller fısıldayan bir abdal. Kendisinin bir düş olduğunu düşleyen bir abdal.”
Cengiz: “Ergülen, şaşırtan bir şair”
Şair Metin Cengiz ise Ergülen’i, “Şaşırtan bir şair. Hayatı başka bir yanıyla, şimdiye dek bakılmaya pek alışılmamış bir yanıyla önümüze koyuyor” sözleriyle tanımladı.
Ardından Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün önemine değinen Cengiz, bir kentin kendisini ticaretle tanıtabileceğini ama bu tanıtımın kültür olmadan yarım kalacağını söyledi. Ödülün bu açıdan da büyük anlam taşıdığını vurgulayan Cengiz, Ergülen’in şiirlerini ise şu sözlerle tanımladı:
“Ergülen’in şiirlerinde mecazdan benzetmeye, kinayeye, mecazı mürselden, dokundurmaya kadar tüm benzetme sanatları var. Haydar’ın şiirlerini okuduğunuzda dizelerin gelenekten yararlanarak modernleştiğini görürsünüz. Söz oyunlarından çok güzel şekilde yararlanıyor. Geçmişi çok iyi okumuş bir şair.”
Ergülen: “Kenti temsil eden bir ödül olduğu için kabul ettim”
11. Mersin Kenti Edebiyat Ödülü’nün sahibi Haydar Ergülen ise 2008 yılından bu yana ödül almayı bıraktığını, ödül törenlerine katılmadığını belirterek, “Ancak, kenti temsil eden bir ödül olması dolayısıyla bu ödülü mutlulukla kabul ettim” dedi. Kendisi için kentlerin büyük önem taşıdığını, özellikle Eskişehir ve Mersin’in yerinin ayrı olduğunu belirten Ergülen, bunun sebeplerini şöyle anlattı:
“Bir şehri sevmek en çok şiirle mümkün oluyor diye düşünüyorum. Ben de öyle bir trendden geliyorum ve kentime de âşık birisiyim. Çocukken de öyleydim. Giderek insan şehirlerden uzak kaldıkça onu daha çok özledikçe ve biraz da yaşlanıp kökenine döndükçe ona âşık oluyor. Öğrencilerime ders veriyorum ve diyorum ki ‘Türkiye Eskişehir olsun’. Eskişehir farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir şehir. Farklılıklarla bir arada yaşamaya Türkiye’nin ihtiyacı var. Eskişehir, Mersin bu örneklerden biri olduğu için ikisi de sevmeye, âşık olmaya değer kentlerimizden. Mersin’i de bu özelliği nedeniyle hiç görmeden sevdim. Bir kenti hiç görmeyebilirsiniz ama şiirler varsa, edebiyat, sanat varsa o görmediğiniz şey size kendisini sevdirebilir.”
Neden şiir yazdığına da değinen Ergülen, “Şiir nereden gelir, nasıl yazılır? Şiir kadından geliyor. Anneden geliyor, doğurganlıktan geliyor. Biz de onlara borcumuzu ödemek için yazıyoruz diye düşünüyorum. Biz şiiri daha çok insan olmak için, daha çok hayvan olmak için, tabiattaki varlıklar olmak, birlikte paylaşmak için yazıyoruz” dedi.
ÖDÜL ALANLAR:
2007 Yılı Nezihe MERİÇ
2008 Yılı Tahsin YÜCEL
2009 Yılı Osman ŞAHİN
2010 Yılı Latife TEKİN
2011 Yılı Leyla ERBİL
2012 Yılı Ahmet OKTAY
2013 Yılı Demir ÖZLÜ
2014 Yılı Metin CENGİZ
2015 Yılı Cevap ÇAPAN
2016 Yılı Doğan HIZLAN
2017 Yılı Haydar ERGÜLEN