MTSO AB Bilgi Merkezi, AB Kültürel Miras Yılı etkinliklerini Aydıncık’ta düzenledi. Etkinlikler kapsamında gerçekleşen Doğu Akdeniz Kültür Varlıkları ve Su altı Kültür Mirası konulu söyleşinin yanı sıra bir de sualtı fotoğraf sergisi düzenlendi. Bölgenin kültürel mirasını oluşturan tarihi yerlerinin ziyaret edildiği program kapsamında katılımcılar farkındalık dalışı da gerçekleştirdi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Bilgi Merkezi ile Aydıncık Belediyesi işbirliğinde 2018 Avrupa Kültürel Miras yılı dolayısıyla 11- 13 Mayıs 2018 tarihleri arasında Aydıncık İlçesinde ‘Doğu Akdeniz Kültür Varlıkları ve Su altı Kültür Mirası’ konulu bir etkinlik düzenlendi. Aydıncık Ünlü Motel’de düzenlenen etkinliğin söyleşi bölümünde İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar, “Doğu Akdeniz’de Antik Çağ Denizciliği” konulu sunum gerçekleştirirken Kelenderis Kazı Başkanı-Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Levent Zoroğlu, “Doğu Akdeniz’de Antik Limanlar”ı anlattı. Sualtı Arkeoloğu, Geçmiş Dönem Bodrum Müze Müdürü Yaşar Yıldız’ın “Mersin Adana ve Antakya Sualtı Kültür Mirası” konulu söyleşisi sonrasında konuşmacılar ayrıca Kültür Mirasının Korunması; Kişisel ve Ortak Sorumluluklar üzerine görüş ve önerilerini dile getirdi.
Zoroğlu: “Kalenderis her dönem önemli bir ticaret yolu oldu”
Kelenderis Kazı Başkanı-Batman Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Levent Zoroğlu, “Doğu Akdeniz’de Antik Limanlar” konulu sunumuna bölge hakkında bilgi vererek başladı. Aydıncık Limanı’nın o dönemki isminin Kalenderis Limanı olduğunu anlatan Zoroğlu, bu limanı dönemin tuz gemilerinin en önemli uğrak limanlarından biri olarak tanımladı. Bu limanın ne zaman kurulduğunu tam olarak bilmediklerini ancak Boğazköy’de bulunan bir bronz tablete göre Tunç Çağı insanlarının yerleşik olduğu bir liman şehri olduğunun anlaşıldığını kaydeden Zoroğlu, “Dolayısıyla günümüzden en az 4 bin yıl önce yazıtlara bakarak insanların burada yaşadığı anlaşılıyor” dedi.
Limanın en önemli özelliği olarak tamamen doğal bir liman olmasını gösteren Zoroğlu, bölgenin rüzgar özelliği nedeniyle teknelerin kolaylıkla bu limana yanaşabildiğini anlattı. Bölgede yalnızca deniz yoluyla değil kara yoluyla da ticaret yapılabildiğine dikkat çeken Zoroğlu, bugün olduğu gibi o yıllarda da Doğu Akdeniz ile Anadolu arasında yapılan ticaretin bu bölgeden sağlandığını söyledi. Ancak şehir yerleşiminin daha düz olması nedeniyle Anamurium, Side ya da Antalya’da daha çok geliştiğini kaydeden Zoroğlu, “Şehir yerleşimi ne kadar diğer bölgelerde gelişse de ticaretteki gücü ve stratejik önemi nedeniyle Aydıncık bugün dahi önemini koruyan bir bölgedir” diye konuştu.
M.Ö 5. – 6. – 7. yüzyıllarda bölgenin Kıbrıs Adası, Filistin ve Suriye ile ticaretinin yoğun olduğuna da değinen Zoroğlu, “Bunu gemilerle taşınan küplerin içindeki malzemelerden anlıyoruz. Küplerle Kıbrıs, Filistin ve Suriye’de üretilen bal, balık sosu, badem gibi ürünlere rastlanırken bu bölgeden de oralara kozmetikte kullanılan meşe palamudu, anforaların içinin sıvandığı reçineler ya da kereste gönderildiği anlaşılıyor” dedi.
Sayar: “Bölgede denizciliği geliştiren sedir ağaçlarıdır”
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Hamdi Sayar ise, “Doğu Akdeniz’de Antik Çağ Denizciliği” konumundaki sunumunda o dönemde denizciliğin bölgede gelişmesini Toros Dağları’nda yetişen sedir ağaçlarına bağladı. Sedir ağaçlarının gemi yapımında kullanıma uygun bir ağaç çeşidi olduğuna dikkat çeken Sayar, şunları söyledi:
“Gerek ticarete uygun bir noktada bulunması gerekse farklı kültürlerin içerdiği unsurları bünyesinde barındırıyor olması nedeniyle Aydıncık, stratejik açıdan önemli bir bölgeydi. Aynı zamanda Antik Çağ döneminde gemilerin yapımında kereste çok önemli bir malzemeydi. Bölgede Toros Dağları’nda gemi yapımına uygun olan sedir ağaçların yoğun yetişmesi burada gemiciliği geliştirdi. Denizciler yeni gemi yapımı için bu bölgeyi tercih etti.”
Asur Krallığından Lidyalılara, Roma İmparatorluğuna kadar her dönemde bölgede denizciliğin hakim olduğunu kaydeden Sayar, “Bu bölge deniz ticareti açısından tüm eski çağ ve orta çağ boyunca önem taşımıştır. Ortaçağda askeri hareketin de artmasıyla büyük stratejik öneme sahip olmuştur. Sedir ağaçlarının da bulunması bölgenin denizcilikteki gücünü artırmıştır” dedi. Denizlerin yalnızca ticaret değil o dönemde ulaşımda da önemli rol oynadığını kaydeden Sayar, karayolu yerine ağırlıklı deniz yolunun tercih edildiğini anlattı.
Bölgeye yakın olan Dana Adası’nda yapılan araştırmalarda gemilerin yapımı için oluşturulmuş bazı kızak yerleri olduğu düşünülen kayalara oyulmuş kıyı şeridi parçalarının tespit edildiğine de değenin Sayar, “Bu çalışmalar henüz başlangıç aşamasında. Bir ihtimal Ptolemaios Devleti’nin donanma gemilerini üreten yerler. Çok disiplinli çalışmaların tamamlanmasıyla kesin sonuca ulaşılacaktır” dedi.
Yıldız: “Doğu Akdeniz sualtı arkeolojisinde önemli yer tutar”
Sualtı Arkeoloğu, Geçmiş Dönem Bodrum Müze Müdürü Yaşar Yıldız ise, “Mersin Adana ve Antakya Sualtı Kültür Mirası” konulu sunum gerçekleştirdi. Doğu Akdeniz’in su altı arkeolojisinde çok önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Yıldız, “Ege Denizi’nde de Akdeniz’de de batık gemiler çoktur ama her zaman Doğu Akdeniz bağlantılı gemiler ön plandadır. Dünyanın en eski gemisini Kaş yakınlarında bulduk ve bunun da Doğu Akdeniz’den yukarı doğru giderken battığını biliyoruz. Önemli bir batık” dedi. Anadolu’nun çok zengin bir kültür mirası barındırdığını, doğru orantılı olarak denizlerinin de çok zengin bir mirasa sahip olduğunu belirten Yıldız, Kaş’ta batan ve 1325’lere tarihlenen gemide Kıbrıs’tan yüklenmiş olduğu tahmin edilen bakır külçeler bulunduğunu söyledi. Gemilerin yaşlarını ahşabın yaşından anladıklarını kaydeden Yıldız, “Bu gemiden daha eski gemiler olabilir ama bu, seyir halindeyken batan bir gemi olması adına önemliydi ve gezen bir süper market olarak tanımlanabilirdi” dedi.
Gemilerin milliyetini bulmanın mümkün olmadığını belirten Yıldız, “Ama yapım teknikleri ve yapılan ticaretle ilgili önemli bulgular verir” diye konuştu. İlk gün Kalenderis Antik Kenti’ndeki kazı alanının gezilmesi ile sona erdi.
“Farkındalık dalışı büyük beğeni topladı”
Etkinliğin ikinci günü Martı Adası’nda gerçekleştirilen Kültürel Miras Farkındalık Dalışı ile başladı. Katılımcılar Aquademi Dalış Kulübü ve Kilikya Dalış Merkezi eğitmenleri eşliğinde Kültürel Miras Farkındalık Dalış’ı gerçekleştirdi. Etkinliğin ikinci gününde buzul çağından günümüze kadar ulaşan ve halen aktif olarak varlığını sürdüren en eski kültürel miras arasında gösterilen Aynalı Göl Mağarası ziyaret edildi.
Etkinlik süresince Akdeniz Sualtı Sporları Derneği Başkanı Ertaç İnanoğlu ve Kilikya Dalış Merkezi Dalgıçlarından Nuray Avcı’nın fotoğraflarından oluşan Sualtı Fotoğraf Sergisi Ulu Resort Otel’de sergilendi.