Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Komiteleri Kampta organizasyonu ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Erdil’in son dönemlerin en çok öne çıkan kavramı ‘Akıllı Uzmanlaşma’ konulu sunumu ile devam etti. Akıllı uzmanlaşmanın ne demek olduğunu anlatan, nasıl doğduğunu ve neleri getirdiğini özetleyen Erdil, katılımcılara neler yapılması gerektiği hakkında bilgi verdi.
Akıllı uzmanlaşmanın bilgi ve iletişim teknolojilerini merkezinde tutan, inovasyon ve yüksek teknolojili sektörlerin önemine dikkat çeken, bilgi akışını üst düzeye çıkaran ve bilginin yayılmasına önem veren, bölgenin kendisine has özelliklerini tanımlayan bir uzmanlaşma olduğunu açıklayan Erdil, bu uzmanlaşma yönteminin detaylarını ise şöyle anlattı:
“Akıllı uzmanlaşmanın söylediklerine göre inovasyon ve yüksek teknolojiyi mutlaka çalışmaya dahil edin. Bir bilgi akışı mutlaka olsun. Tüm paydaşlar bilgiyi paylaşsın. Bölgesel ve küresel perspektiften olaylara bakılsın. Küresel dünyadan kopmadan bölgesel rekabet edebilmek önemli.”
Son 10 yıldır bölgesel inovasyon kavramının konuşulduğunu ve bu kavramın günümüzde akıllı uzmanlaşma kavramına evrildiğini bildiren Prof. Dr. Erdil, “Bu kavram AB merkezli bir kavram olarak ortaya çıktı. Parçalı bir yapıya sahip olan AB’de bölgeler arası farkları azaltmak adına geliştirilmiş bir kavramdı ancak içinde bazı handikapları var. Bölgelerin başarılı uygulamalarını örnek alma yoluna gidiliyor ve bu bir sorun. Çünkü bölgeler kendi özgünlükleriyle hareket etmek yerine başarılı olmuş politikaları transfer yoluna gidiyor. Ancak bir bölgede başarılı olan bir politika bir başka bölgede aynı etkiyi vermiyor. Çünkü bölgelerin kültürleri, iş yapma biçimleri farklı. Akıllı uzmanlaşma da böyle oluşuyor. Bölgelerin kendisine has özelliklerini tanımlaması ihtiyacından” dedi.
Avrupa ABD ve Uzakdoğu ile arasındaki farkı kapamaya başladı
Akıllı uzmanlaşmanın bilgi ve iletişim teknolojilerini merkezine aldığını ancak bunun da yeterli olmadığını kaydeden Erdil, pazarlama ve tasarımın da önemini vurgulayarak, “Çok farklı bir limonata ürettiniz ama eğer iyi bir ambalajınız yoksa, iyi pazarlama yapamıyorsanız bunu satamazsınız” dedi.
Son 10 yıldır gelişen politikalar sayesinde Avrupa ile Amerika ve Uzakdoğu arasındaki farkların kapanmaya başladığını anlatan Erdil, bunun bilgi ve yeniliğe dayalı akıllı büyüme, akıllı uzmanlaşma üzerinden sağlanan büyümeye verilen önemle gerçekleştiğini söyledi. Aynı zamanda etkin kaynak kullanımı daha yeşil ve rekabetçi bir sorumlu büyümeye önem verildiğini belirten Erdil, “Yüksek istihdamı teşvik eden kapsayıcı eşitlikçi bir büyüme hakim. Toplumun tüm kesimlerinin büyümeden pay almasını sağlamayı hedef olarak belirliyorlar” dedi.
Avrupa’daki tüm bölgelerin bölgesel yenilikçilik stratejisi yaptığını ve bunun için 6 adım belirlediklerini açıklayan Erdil bu maddeleri ise şöyle sıraladı:
“1 – Bölgenin mevcut durum ve potansiyelinin analizi
2 – Yönetişim: Tüm paydaşların katılım ve sahiplenmesi
3 – Bölgenin geleceği için kapsamlı bir vizyon belirlenmesi
4 – Önceliklerin belirlenmesi
5 – Tutarlı politikaların yol haritası ve eylem planının tanımlanması
6 – İzleme ve değerlendirme mekanizmalarının entegrasyonu
“Tüm politikalar bir arada değerlendirilmeli”
Ardından Türkiye’de yapılan örnekler hakkında bilgi veren Erkan Erdil, Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen çalışmanın detayları hakkında bilgi verdi. “Ancak bizim ulusal araştırma ve yenilikçilik sistemimizin bir takım handikapları var” diyen Erdil, Türkiye’nin Avrupa yenilik göstergesinde düşük performans gösteren ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Erdil, bu sorunun çözümü için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı:
“1 – Üniversitelerde yapılan araştırmaların ticarileştirilmesi teşvik edilmeli.
2 – Yenilikçi ve yüksek büyüme potansiyeli içeren başlangıç firmalarının sayısı artırılmalı.
3 – Özel sektör firmalarının yenilik ve ar-ge yetenekleri artırılmalı.
4 – Finansmana erişime yönelik stratejik yaklaşımlara odaklanılmalı.
5 – Araştırma personelinin sayısı ve niteliği artırılmalı.”
Bir tek hazırlanacak sanayi be yenilik politikası ile sorunların çözümlenemeyeceğini, bölgeler arasındaki farkın ortada kalkmayacağını da anlatan Erdil, sorunun çözümü için eğitim, işgücü, tarım politikası gibi farklı politikaların birlikte ele alınması gerektiğini söyledi.
Risklerin planlanması gerektiğini, ölçülebilir hedefler konulması gerektiğini dile getiren Erdil, “İzleme ve değerlendirme yapamadığımız için veriye dayalı politika da yapamıyoruz. Bilgi temelli hizmetlere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Kaynakların sınırsızmışçasına harcanmaması gerektiğini de vurgulayan Erdil, “Bizim en büyük başarımız durumu iyi analiz edebiliyoruz, durum tespitiyle hastalıklarımızı biliyoruz ama devamını getiremiyoruz” dedi.