Mersin’de düzenlenen 1. Türk Arap Ekonomi Zirvesi’nin ikinci bölümünün açılışında konuşan İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş, Türk ve Arap coğrafyasının gelişebilmesi, rekabetçi yapısını artırabilmesi için karşılıklı enerji ve teknoloji alanlarında işbirliğini artırmaları tavsiyesinde bulundu.
Yalçıntaş zirvenin açılışında sözlerine, “Bu toplantının Türk - Arap dünyası arasındaki ilişkinin dönüm noktası olmasını temenni ediyorum” diyerek başladı. Ortadoğu’nun kalkınma mücadelesi verdiğini, yıllardır gözyaşı ve kanla sınanan bir imtihanın sürdüğünü kaydeden Yalçıntaş, “Kuzey Afrika’ya bakınca halen Arap Baharı’nın getirdiği istikrarsızlığın sürdüğü görülüyor. Türkiye olarak 1,5 – 2 yıldır sabrımızın zorlandığı bir dönemden geçiyoruz. Ama bu tünellerin hepsinin sonunda ışık var. Bu ışığa çıkmanın tek yolu ise beraberce omuz omuza dayanışmaktır” dedi. Bu dayanışmanın ise özellikle turizm, enerji ve teknoloji alanında yapılabileceğine dikkat çeken Yalçıntaş, Arap dünyasının finansal birikimi ile Türklerin bilgi birikiminin birleştirilerek inovasyona dayalı yeni prosesler ortaya çıkarılıp rekabetçi yapının güçlendirilebileceğini anlattı.
Türk ve Arap dünyasının üzerinde oturduğu diğer önemli bir gücün enerji olduğuna da değinen Yalçıntaş, Arap dünyasındaki enerjinin Türkiye üzerinden 3. Pazarlara ulaştırılarak bölgenin gücünün artırılabileceğini söyledi. Son olarak turizme değinen Yalçıntaş, turizmin yalnızca bir dinlenme dönemi olarak değerlendirilmemesi, dostluğu geliştirici bir unsur olarak da görülmesi gerektiğini kaydederek, “Birbirine güvenen insanlar birlikte iş yapar. Bu nedenle aramızdaki turizmi geliştirmeliyiz” dedi.
Göksu: “Ülkemizi pazarlayıp büyütmek çok kolay”
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı (TYTDTA) Körfez Ülkeleri Temsilcisi Dr. Mustafa Göksu ise konuşmasında Türkiye’nin önde olduğu sektörler hakkında bilgi verip ardından Türkiye’nin yatırım olanaklarını anlattı. Türkiye’nin müteahhitlikte bir numara olduğunu vurgulayan Göksu, “Yatırımcıların ülkemizi tercih etmesinde çok fazla kriter var. Hepimizin davranışları bu noktada önemli. 57 milyon dolarlık bir yatırım için Türkiye’ye gelen Arap kardeşimizin taksi şoförünün hatalı davranışı nedeniyle vazgeçip ülkesine döndüğünü de, sadece bir ev almak için gelen kişinin karşı komşusunun ikram ettiği börek sonrasında Türkiye’ye yatırıma karar verdiğini de biliyorum. Bu nedenle hepimize görev düşüyor” dedi. Türkiye’nin isminin, tarihinin, geçmişinin çok temiz olduğunu bu nedenle dünyanın her yerinde “Biz Türkiye’den geldik, Türkiye’ye buyurun” diyebildiklerini kaydeden Göksu, “Ülkemiz çok güzel, pazarlayıp büyütmemiz çok kolay. Bu noktada bizim yanımızda sivil toplum kuruluşları da büyük gayret içinde teşekkür ediyoruz” dedi. Göksu konuşmasını Türkiye’nin yatırım olanakları hakkında bilgi vererek tamamladı.
Türk Arap coğrafyasında ekonomik fırsatlar konuşuldu
Zirvenin ilk oturumunda Türk ve Arap coğrafyasındaki ekonomik fırsatlar konuşuldu. Moderatörlüğünü İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Yalçıntaş’ın gerçekleştirdiği oturumun konuşmacıları arasında Yemen Büyükelçisi Levent Eler, Türkiye Cumhuriyeti Cidde Başkonsolosu Dr. Akif Menevşe ile Türk Arap Ekonomi ve Stratejik İşbirliği Derneği Genel Başkanı Dr. Muhammed Adil yer aldı.
Yemen Büyükelçisi Eler, Yemen’de yaşanan sıkıntıları özetlemesinin ardından, şunları söyledi:
“Yemen’de çatışmaların en üst noktaya vardığı, meşru hükümetin terk etmek zorunda kaldığı 2015’te bizim ticaret hacmimiz bir önceki yıla göre yüzde 50 düşmüştü. Sonra bakıyorum sıkıntılar devam etmesine rağmen 2016’dan itibaren bir yükselme eğilimi var. Demek ki insanlar her şeye rağmen ticaret yapmak, dışarı açılmak istiyor ve Türkiye’yi bu açıdan uygun bir partner görüyorlar. Rakamlara bakınca 2016 yılında ticaretimiz 500 milyon doların üzerine çıkmış, 2017’de de aynı seyri izleyeceğimizi düşünüyorum. Yemenlilerin girişimci ruhu bize cesaret veriyor.”
Menevşe: “Türk ve Arap coğrafyasının fon rengi dostluk olmalı”
Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu Dr. Akif Menevşe ise Ortadoğu’da, Arap coğrafyasındaki tüccarların ticareti çok iyi bildiğine dikkat çekerek, ancak bu ülke insanlarının ticarete sadece hesap gözüyle bakmadığını söyledi. “Arap ülkeleriyle fon rengimiz dostluk kardeşlik olmalı. Bunu kaçırırsak ticareti de kaçırırız” değerlendirmesini yapan Menevşe, “Arap kardeşlerimizin Türkiye’ye yatırım yapması noktasında ortaklığı da göz ardı etmeyelim. İtimat sağlandığında ortak girişimler de onları cesaretlendirme anlamında önemli bir enstrümandır” dedi. Menevşe, ticaretin güçlenmesinin siyasi ilişkilerin de teminatı olacağını söyledi. İki ülke arasında turizmin geliştirilmesinin büyük önem taşıdığına da değinen Menevşe, sözlerini şöyle tamamladı:
“Arap ülkelerinin 1 yılda harcadığı turizm gideri 4,5 milyar dolar. Türkiye ile Arap Turizm Örgütü arasında anlaşma imzalandı. Aramızdaki turizm potansiyelinin artması için bu anlaşma büyük önem taşıyor, değerlendirelim.”
Adil: “Önce stratejik bir vizyonumuz olmalı”
Türk Arap Ekonomi ve Stratejik İşbirliği Derneği Genel Başkanı Dr. Muhammed Adil ise ekonomik, siyasi ve toplumsal bir dönüşüm için stratejik bir vizyona ihtiyaç olduğunu anlattı. Ardından milli olunması, başka ülkelerin emriyle hareket edilmemesi gerektiğini vurgulayan Adil, “Bunların sonunda kalkınmayı genel olarak gerçekleştirebilirsiniz. Birçok Arap ülkesinin aslında yönünü başkaları belirlediği için sorun yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
Bölgenin kurtuluşunun bilimde ve teknolojide olduğunu da vurgulayan Adil, “Kendi sanayimizi ve teknolojimizi millileştirmek için ne engelimiz var? Hiçbir engelimiz yok. Her türlü altyapımız var. Tüketicilikten üreticiliğe geçmeliyiz. Maalesef Türkiye ve Arap ülkelerindeki yatırımlar taş üzerine, ev ya da inşaat üzerine. Benim tavsiyem stratejik alanlarda yatırım yapmaktır. Bunu yaparsanız diğer ülkelerin baskısı altından çıkabilirsiniz” dedi.