MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

MERSİN, SURİYELİ GÖÇMEN SORUNUNA ÇÖZÜM ARIYOR 20.10.2015 tarihinde yayınlandı

Sayıları resmi rakamlara göre 130 bini aşan Mersin’deki Suriyeli göçmenlerin sorununa yönelik çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Yerel yönetimler ve STK’lar ayrı ayrı yapılan toplantılarla sığınmacıların sorunlarını tespit ederek çözüm yolları arıyor. Bu bağlamda Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) evsahipliğinde Friedrich Naumann Vakfı ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) ortaklaşa olarak “AB’nin Göç Politikaları Çerçevesinde Türkiye’deki Suriyeli Göçmenlerin Yönetimi” konulu panel düzenlendi.


MERSİN, SURİYELİ GÖÇMEN SORUNUNA ÇÖZÜM ARIYOR

Panelde sorunun çözümü için göçün tek elden yönetilmesi gerektiğini anlatan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, bu noktada valiliklerin yanında yerel yönetimlere de yasal yetkiler tanınması gerektiğini söyledi. Aşut, Türkiye’nin bir mülteci politikası bulunmamasından da şikayetçi oldu. 
‘AB Göç Politikaları çerçevesinde Türkiye’de göç yönetimi’, ‘Türkiye’deki Suriyeli Göçmenlerin Yönetimi’, ‘Türkiye’de Suriyeli göçmen olmak’ ve ‘Suriyeli göçmenlerin yönetimi için politika önerileri’ olmak üzere toplam 4 ana başlıkta gerçekleştirilen panelde sağlıktan, eğitime, barınmadan işgücüne katılıma kadar pek çok konu tartışılarak çözüm yolları arandı.

Aşut: “Adaptasyon ve entegrasyon göçü sorun olmaktan çıkarır”
Panelin açılış konuşmasını yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin’in göçle kurulmuş bir kent olduğunu hatırlatarak, bu nedenle diğer kentlere göre Suriyeli göçmenlerle gelen sorunları diğer kentler kadar ağır yaşamadığını söyledi. Mersin’in bu olguya alışık olduğunu vurgulayan Aşut, “Eğer siz ortaya çıkan sorunları eğitimle çözer; eğitimin gücünü entegrasyona dönüştürürseniz, göç o toplum için bir katma değere dönüşür” değerlendirmesini yaptı. Eğitimle şekillenen çok kültürlü yapının bir kaosa ve ayrışmaya değil, aksine hoşgörüye, demokrasiye, birlikte yaşam kültürüne dönüşeceğini kaydeden Aşut, “Ancak, olacakları önceden tahmin etmeden, planlama yapmadan ve eğitim denen o dönüştürücü mekanizmayı kullanmadan kitleleri bir yere yığarsanız; İşte o zaman göç, bir toplum için sosyal ve ekonomik felakete dönüşür” dedi. Aşut, göçleri yönetmenin ve sorun olmaktan çıkartmanın yolu olarak adaptasyon ve entegrasyonu gösterip, bunun da tek aracının eğitim olduğunu söyledi. 
Mersin’in bu noktada plansız, kontrolsüz, hesapsız, ani bir göçe maruz kaldığına dikkat çeken Aşut, şunları söyledi: 
“Benzer yanlarımız olsa da; komşu olsak da; ortak paydalarımız olsa da; farklılıkları olan, farklı dili konuşan bir toplumun bir anda, hem de yüz binleri ifade eden rakamlarla bir kente gelmesinde bahsediyoruz. Merkez nüfusu 1 milyon olan bir kente gelen yaklaşık 300 bin insandan bahsediyoruz. Elbette böylesi ani, plansız ve daha vahimi birçoğu kayıt dışı bir göçün yaratacağı sorunların olmaması düşünülemez. Ekonomik anlamda gelenlerin maddi durumu iyi olan bir azınlık olsa da, çoğu her şeyini geride bırakan, ihtiyaç içindeki insanlar. Bu insanlar yaşamak için çalışmak zorunda. Bu noktada ortaya çıkan sorunlar var elbet. Bunlar, kaçak işçi sorunu, kayıt dışı iş yeri sorunu ki bu, özellikle küçük esnafta ciddi bir sıkıntı. Barınma sorunu. Bunların yansıması olarak ucuz çalıştırılan Suriyelilerden dolayı kent insanının işsiz kalma korkusu. Kentimizin, daha önce anlattığım özelliklerinden dolayı henüz rahatsız edici bir noktaya gelmemiş olsa da, her an patlak verebilecek bir suç artışı. Kentin sağlık, eğitim ve benzeri alt yapısının kente göre tasarlandığı hizmet alanlarının yetersiz kalması. İnsan göçü kadar binlerce araç göçünü de ilave etmek gerekir. Özellikle, Suriye plakalı araçların trafikte yarattığı karmaşa ve plakaların okunamamasının getirdiği belirsizlik ve kontrolsüzlük. Suriyelilerin sağlık ve eğitimde çoğunlukla kendi çözümlerini bulması, buna izin verilmesi bence adaptasyonu engelleyici bir unsurdur.”

“Göç, tek elden yönetilmeli”
Eğitim noktasında da sorunlar olduğunu bildiren Şerafettin Aşut, “Herkesin kendi okulunun olduğu bir kentte çocuklar, gençler oraya nasıl uyum sağlayabilir ki?” sorusunu yöneltti. Bir uzmanın, iç savaşların dünyada ortalama 10-15 yıl sürdüğünü söylediğini hatırlatan Aşut, “Yani bugün 5 yaşında olan bir Suriyeli göçmen çocuk, 15 yıl sonra 20 yaşında olacak. 
Kendi okulu, kendi hastanesinde hizmet alan bir nesil 20 yaşına geldiğinde kendini bu kente ve kültüre nasıl adapte edebilir?” diye sordu. 
Her kesimin sıkıntıların sona erip insanların vatanlarına, yurtlarına geri dönüp huzur içinde yaşaması yönünde görüş birliğinde olmasına rağmen yakın gelecekte böyle bir durumun görülmediğini ifade eden Aşut, bu nedenle göçün tek elden yönetilmesi gerektiğini anlattı. Bu noktada valilik yanında yerel yönetimlere yasal yetkiler tanınması gerektiğini kaydeden Aşut, Türkiye’nin bir mülteci politikası bulunmamasından şikayetçi olarak, “En azından yerel yönetimlere verilecek yetki ile yerel yönetimler bu politikaları hazırlayıp, uygulayabilirler” dedi. 
Göçün ekonomik ve sosyal etkileri yanında unutulmaması gereken en önemli yönünün insanlık yönü olduğunu vurgulayan Aşut, sözlerini, “Biz bu sorunları dışlamak ve düşmanlık yaratmak için değil; aksine bu insanları burada yaşadıkları sürece toplumun saygın, mutlu ve bu kente değer katan bir parçası yapmak için konuşuyoruz. Olaya da böyle bakmak zorundayız. Bunun çözümü de eğitimdir” diye tamamladı.

Kocamaz: “Türkiye bir göç ülkesi olma yolunda”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise konuşmasında Türkiye’nin artık bir göç ülkesi olma yolunda ilerlediğini söyledi. Konumu nedeniyle birçok kitlesel göç hareketine maruz kalan Türkiye’nin göçmenler için transit ülke konumundan çıkıp artık yerleşilebilecek hedef ülke konumuna geldiğini kaydeden Kocamaz, “Suriyeli mültecilere yapılan düzenlemelere rağmen ülkemizin halen strateji belirlememiş olması sıkıntıları da beraberinde getiriyor” dedi. Mültecilerin yoğun kentlerinde ilin yerel yönetimlerine ve kent dinamiklerine önemli görevler düştüğünü anlatan Kocamaz, şunları söyledi:
“Mersin, Suriyeliler konusunda büyük sorunlarla karşı karşıya. Geçen hafta gerçekleştirdiğimiz Mersin’den Türkiye’ye Suriyeliler Sorunu Çalıştayı’nda bu sorunların neler olduğunu ve ne gibi çözüm önerileri sunulması gerektiğini tartıştık. Çalıştayda da belirttiğim gibi geçici çözüm ve düzenlemeler bu soruna merhem olmayacak. Maalesef Türkiye’nin göçmen politikası oluşturulmadığı gibi AB ülkelerinin bu konudaki iknalarına da pek karşı gelebilecek gibi değil.”
Tüm AB ülkelerinde göçmen sayısının 100 bini geçmemesine rağmen Türkiye’deki göçmen sayısının 2,5 milyonu aştığına dikkat çeken Kocamaz, Mersin’de de resmi rakamlara göre 132 bin civarında göçmenden bahsedildiğini ancak yapılan araştırmalarda bu rakamın gerçekte 320 binleri aştığını söyledi. 
“Elbette ülkemizin kucak açtığı mültecilere yardım ve destek konusunda elimizden geleni yapmalıyız” diyen Kocamaz, “Bu durumun daha sağlıklı şekilde ele alınarak kendi vatandaşlarımızı da mağdur etmeyecek şekilde ülkemizin geleceğini düşünmemiz, Suriye sorununun ileriki dönemlerde bizi ne gibi politikalar içine sürükleyeceğini iyi hesaplayıp ona göre hareket etmeliyiz” ifadelerini kullandı.

Uğur: “Çözüm entegrasyon”
TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Aydın Uğur ise önce kurum hakkında bilgi verdi. TESEV’in sosyal sorunlara karşı bilimsel araştırmalar sonucu çözüm önerileri sunan bir kurum olduğunu anlatan Uğur, mevcut durumda Suriyeli mülteciler üzerine çalıştıklarını söyledi. Çok aktörlü, özel sektörden yerel yönetime, STK’lara kadar tüm paydaşları bir araya getiren zihin egzersizine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Uğur, “Hep birlikte el ele vermezsek bu sorunun altından kalkamayız. Çözüm, entegrasyonun sağlanması. Burada da Mersin büyük önem taşıyor. Mersin’de yapılacaklar Türkiye için örnek olabilir” ifadelerini kullandı. 
Resmi rakamlara göre kamp dışında 400 bin Suriyelinin İstanbul’da yaşadığını kaydeden Aydın Uğur, her yıl bir Batı Avrupa ülkesi nüfusu kadar bir nüfusun büyük kentlere gelip eklendiğini anlattı. Başka ülkelerin kolay göğüsleyemeyeceği hacimde sorunların da beraberinde geldiğini kaydeden Uğur, bu sorunun çözümüne bir strateji geliştirilmesi gerektiğini söyledi.



Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER