Avrupa’da mağaza açmanın risk ve fırsatlarını anlatan LC Waikiki Uluslararası Mağazacılık Genel Müdür Yardımcısı Özgür İnanç Sezginer, Avrupa’ya mağaza açmak isteyen firmaların bugünden Yeşil Mutabakat uyum sürecine başlaması gerektiğini söyledi. Bu mutabakat çerçevesinde önümüzdeki süreçte çok ağır şartlar talep edileceğini vurgulayan Sezginer, şartların yerine getirilmemesi durumunda ise ya ağır vergi yükleri ya da bazı iş kollarının iş yapmasına izin verilmemesi gibi yaptırımlarla karşılaşılabileceğini hatırlatıp firmaları bugünden önlem almaya davet etti.
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 7, 8, 9, 11, 12 ve 29 No’lu Meslek Komiteleri ve Mersin AB Bilgi Merkezi işbirliğinde düzenlenen ‘Perakende Sektöründe Yeni Trendler’ konulu Mersin Perakende Zirvesi23’ün ilk konuşmacısı LC Waikiki Uluslararası Mağazacılık Genel Müdür Yardımcısı Özgür İnanç Sezginer oldu. Modern Perakendecilikte AB Uygulamaları’nı anlatan Sezginer, bu pazarın fırsatlarını tehditlerini dile getirip, sektör temsilcilerine nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda ipuçları verdi. LC Waikiki’nin kuruluş süreci hakkında verdiği bilgi sonrasında bugün dünya üzerinde 1300’ün üzerinde mağazaya ulaştıklarını belirten Sezginer, gelirlerinin yaklaşık yarısının ise yurtdışından geldiğini ifade etti.
“Organize perakende de henüz çok gelişmemiş ülkeler önceliğimiz”
Firmanın tecrübelerini paylaşıp yurtdışı pazarlara girerken nelere dikkat ettiklerini aktaran Sezginer, “Öncelikle o pazarın gayri safi milli hasılasına ya da bölgenin gayri safi milli hasılaya katkısına bakıyoruz. Organize perakendede henüz çok gelişmemiş ülkeler bizim yatırım kararımız için çok daha önemli. Bu sayede o bölgede perakende sektörü geliştiğinde biz de pazar lideri konumuna ulaşıyoruz. Büyük dünya markaları büyüyen bu pazara girmek istediğinde ise rekabet gücümüz artmış oluyor. Bu sayede 23 ülkede Pazar lideri olduk” dedi. İş modellerine uygun mağaza lokasyonlarını tespit ettiklerini ve bu konuda aceleci davranmadıklarını ifade eden Sezginer, bir mağazanın yerini tespit etmenin 1,5 – 2 yıl alabildiğini vurguladı. Yurtdışında mağazalarının bulunmasının çeşitli avantajlar getirdiğine de dikkat çeken Sezginer bu avantajları ise şöyle açıkladı:
“Bir kez Türkiye’de bir kriz yaşanırsa Avrupa ile sübvanse edebiliyoruz ya da tam tersi durumlar yaşanabiliyor. Bu durum ülkeler arası bilgi transferine olanak tanıyor. Koleksiyonlarınızı sürekli yenilemek durumunda kalıyorsunuz ve bu bize çeşitli fırsatlar sunuyor. AB bölgesindeki serbest dolaşım ve ürün sevklerinde gümrük vergisinden muafiyet avantajlarından yararlanabiliyoruz. Ürün yönetiminde esneklikler sağlıyor. Benzer kültürlerde tecrübe transferi yapabiliyoruz.”
“Risk de çok, temkinli olmak gerek”
Bu kadar büyük pazarların büyük riskleri beraberinde getirdiğine de işaret eden Özgür İnanç Sezginer, “AB uygulamaları nedeniyle yaşadığımız sıkıntılar da yok değil. Örneğin fiyat regülasyonları. İstediğiniz zaman indirim yapamıyorsunuz. Bunun belli periyodları oluyor. Uzakdoğu menşeli ürünlere yapılan ek vergilendirmeler de sıkıntı. Operasyonel maliyetler yüksek oluyor. Çapraz kurun getirdiği negatif maliyetler ve istihdam sorunu bu noktada karşımıza çıkıyor. Schengen girişlerinde yaşanan sorunlar ve mağaza açma sürelerinin diğer ülkelere göre ortalama 70 gün fazla sürmesi de bunlara eklenebilir” diye konuştu.
Ancak firmaları bekleyen en büyük riskin Yeşil Mutabakat olduğunu hatırlatan Sezginer, sözlerini şöyle tamamladı:
“AB 2030 yılına kadar karbon salınımını yüzde 55’e çekmeyi 2050’de ise dünyanın ilk karbon nötr kıtası olmayı hedefliyor. Su kaynaklarının korunmasından temiz enerjiye kadar birçok kriter var. Eğer çalışmalarımızı Avrupa’da sürdürmek istiyor ve ileride ciddi sorunlarla karşılaşmak istemiyorsanız bugünden o kriterlere uymanız gerek” dedi.
Sezginer sözlerini, “Riskleri çok iyi analiz etmeli ve bu risklere karşı çok temkinli olmalıyız. Gelişmelere hemen adapte olup çevik ve esnek olmalıyız. Böyle olunca Avrupa’da büyüme fırsatlarını çok daha rahat yakalarız” diye tamamladı.