RİS Mersin + Strateji Çalıştayı’nda 2005-2008 yılları arasında tamamlanan RİS Mersin Projesi’nin artı ve eksileri tartışılıp, eksik kalan yönler masaya yatırılarak Plus Projesi’nde hangi noktalara dikkat edilmesi gerektiği belirlendi.
Mersin Valiliği himayesi ve koordinasyonunda, Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) desteği, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi ve diğer üniversitelerin işbirliğiyle gerçekleştirilecek RİS Mersin + Projesi’nin Çalıştayı Hilton Otel’de düzenlendi. RİS Mersin Projesi’nde hedeflenen çalışmaların tümünün hayata geçirilememiş olmasına gerekçe olarak platformlar özellikle bütçe ve personel yetersizliğini gösterdi. Yeni Proje’den daha etkili sonuçlar alınması adına yine bir önceki projede planlanan ancak hayata geçirilemeyen Mersin İnovasyon Kurulu’nun kurulup Mersin İnovasyon Merkezi oluşturulması konuları gündeme getirildi.
İki gün süren organizasyonda projenin artılarının ve eksilerinin değerlendirilmesi yanında projenin seçilmiş sektörleri olan ‘turizm’, ‘lojistik’ ve ‘tarım’ sektörleri ile inovasyon ve kurumsallaşma, eğitim ve istihdam gibi yatay alanlarda çalıştaylar düzenlendi.
Altunsu: “Fabrika açmak değil, rekabeti inovasyon güçlendirir”
Çalıştayın açılış konuşmasını gerçekleştiren ÇKA Genel Sekreteri Lütfi Altunsu, içinde yaşadığımız dünyada artık kalkınma için fabrika açılması yerine inovasyon ve tasarımın itici güç olduğuna dikkat çekti. İnovasyon, tasarım merkezleri, teknoloji geliştirme merkezleri, üniversitelerin, ağlar, kümeler ve platformların kalkınmanın temelini oluşturmaya başladığını kaydeden Altunsu, “Ulusal stratejilerin yanında bölgesel otoriteler de yenilikçi yerel dinamikleri destekliyor. Böylece kendi bölgesel yenilikçi sistemlerini ve bölgelerinin rekabet gücünü artırmaya çalışıyor” dedi. RİS Projesi’nin de bölgenin inovasyona dayalı gelişimini öngören bir AB Programı olduğunu hatırlatan Altunsu, temel olarak RİS’in bölgesel diyaloğun başlatılması, araştırma, teknoloji geliştirme inovasyonla ilgili tüm kişi ve kuruluşların katılımını sağlama, bu alanlarla ilgili bölgesel ihtiyaçların ve yeterliliklerin analizi, politikalar ve uygulamalara ilişkin önceliklerin belirlenmesi, somut eylem planlarının ve pilot projelerin geliştirilerek uygulanması gibi unsurları içerdiğini hatırlattı. Bunun Dünya Kenti Mersin imajı için göz ardı edilemeyecek bir çalışma olduğuna değinen Altunsu, ardından proje kapsamında yapılan çalışmaları anlattı. RİS Mersin + Strateji çalışmasında ise daha hedef odaklı olmayı, bölgenin sahip olduğu potansiyeli inovasyon temelli projelerle pekiştirmeyi hedeflediklerini kaydeden Altunsu bu çalışmaların çevresel ve sosyal inovasyonu da kapsamasını hedeflediklerini anlattı.
En kısa sürede Adana’da da benzer bir çalışmayı hayata geçireceklerini kaydeden Altunsu, bu nedenle RİS Mersin + Projesini önemsediklerini ve kendileri için yol gösterici olacağını söyledi.
Gök: “Mersin’in, RİS’in Türkiye’de uygulandığı ilk bölge”
Konunun paydaşları arasında yer alan Mersin Üniversitesi adına söz alan Prof. Dr. Tamer Gök, Bölgesel Gelişmişlik Stratejisi olarak tanımlanan RİS Projesi’nin Türkiye’de ilk uygulandığı ilin Mersin olduğunu hatırlattı. Bu projenin Avrupa’da 15 yıldır uygulandığını kaydeden Gök, “Yaklaşık 95-100 bölgede uygulandıktan sonra Türkiye’ye geldi ve ilk kez de Mersin’de hayata geçti. Bu açıdan da önemli” değerlendirmesini yaptı. Rekabetçi bir ortamda projeye yabancı ortak bulunmasının da ayrı bir önem taşıdığına değinen Gök, “Bir eylem planı hazırlandı. Bizim kültürümüzde hep fikir üretilir ama hayata geçmez. Bu proje disiplini içinde fikrin eyleme dönüşmüş olması da çok önemliydi” dedi. Gençlerin girişimcilik ve inovasyona ilgisinin artmasının da yine çalışmanın önemli yönlerinden birisi olduğunu kaydeden Gök, önce firma bazında ardından da yurt çapında inovasyona ilginin arttığını, AB firma ve kurumlarıyla ortak çalışma imkanları tanındığını söyledi. Hedefte bölgesel inovasyon sisteminin kurulması, hızlı büyüyen yenilikçi şirket kurulmasını sağlamak bulunduğunu açıklayan Gök, ardından bu hedef doğrultusunda yapılan çalışmaları anlattı.
Proje dahilinde önerilen Mersin İnovasyon Kurulu ve Mersin İnovasyon Merkezi oluşturulması konularının ise hayata geçemediğine değinen Tamer Gök, sözlerini şu bilgilerle tamamladı:
“523 bin Euro’luk bütçeye sahip olan projenin 325 bin Euro’su AB’den hibe geldi. Sayısız toplantılar yapıldı. 24 bin yayın hazırlandı. 10 tane forum ve çalıştay gerçekleştirildi. 1163 anket yapıldı. Ancak sonuç alınamayan çalışmalar da oldu. Önümüzdeki yapılanmada bir önerim olacak. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bünyesinde bir Mersin İnovasyon Merkezi Müdürlüğü oluşturalım. Valilik başkanlığında da bir inovasyon kurulu oluşturulsun.”
Aşut: “İnovasyon kavramını Türkiye’de ilk kullanan kent olduk”
MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ise konuşmasında, Avrupa Komisyonu ortak finansmanıyla 2006’da 6’ncı Çerçeve Programı kapsamında, MTSO’nun sekreteryasında başlayan; kamu ve özel tüm kent dinamiklerini bir masa etrafında toplayan RİS-MERSİN Projesi’nin Türkiye’nin ilk bölgesel yenilikçilik stratejisi olduğunu söyledi.
İnovasyon kavramını Türkiye’de ilk kullanan kentin Mersin olduğunu vurgulayan Aşut, yapılan swot analizleriyle kentin güçlü ve zayıf yanlarının, fırsat ve tehditlerin belirlendiğini hatırlattı. İşin başından bu yana Mersin Üniversitesi’nin desteğini aldıklarını, ardından Toros ve Çağ üniversitesinin destekleriyle güçlerini artırdıklarını kaydeden Aşut, “RİS-Mersin bize özellikle ekonomik yol haritası adına mantıklı düşünmeyi öğretti. Mersin’in duygusal ve irrasyonel düşünmeye; zamanını boşa geçirmeye tahammülü yoktu” dedi.
Gerekiyorsa katmadeğer yaratmayan ve verimli olmayan sektörlerden çıkılarak yeni sektörlere yönelmek gerektiği düşüncesiyle hareket edildiğini hatırlatan Aşut, şunları söyledi:
“Bunlar bir kent için çok kritik kararlardı. Ancak, değişen ekonomide ve hızla gelişen teknolojide başka türlü rekabetçi olma şansımız yoktu. Dediğim gibi; Bir kentin sil baştan yeni bir strateji ile yılların alışkanlıklarını bırakması; Toplumsal anlamda yeniden konulan hedefleri kabul etmesi; Yılların geleneksel üretimlerinden ve üretim alışkanlıklarından kopması kolay değildi. Bunun için tek silahımız bilgiydi. Mersin dinamikleri olarak bilgiye odaklandık. RİS-Mersin bir kentin ekonomiden toplumsal hedeflere kadar bilgi ile yeniden yaratılması anlamına geliyordu.”
“İnsan kaynağı da eğitilmeliydi”
Yalnızca sektörlerin değil, insan kaynağının da bu paralelde eğitilmesi gerektiğini vurgulayan Şerafettin Aşut, bu nedenle RİS-Mersin projesinin en önemli payandasının eğitim olduğuna dikkat çekti. Tespit edilen Tarım-Gıda, Lojistik ve Turizm sektörlerinin, kurdukları platformlarla eğitimi ilk madde olarak ele aldığını anlatan Aşut, bu sektörlerin rekabetçi özellikleri geliştirilirken, insan kaynağını da ihmal etmediğini söyledi. Sonuçta Mersin’in güçlü sektörlerini tespit ettiğini, kamu ve özel tüm sektörel dinamikleri kapsayan platformlarını kurduğunu dile getiren Aşut, platformların da bu sektörler için projeler ürettiğini anlattı. Üretimden eğitime, kümelenme stratejilerinden alt yapı eksiklerine kadar tüm ortak aklın platformlarda oluşturulduğunu bildiren Aşut, “Gerçekten Mersin’i her anlamda yukarılara taşımış olan bu projenin, yeni dünya ekonomisine ayak uydurması amacıyla revize edilmeye ihtiyaç duyuldu” dedi.
“RİS Mersin + Projesi değişimi takip etmektir”
RİS Mersin + Projesi’nin bu anlamda değişimi takip etmek olarak tanımlanabileceğine işaret eden Şerafettin Aşut, yine tüm kent dinamiklerinin bu proje içinde olacağını ancak bu kez daha büyük bir tecrübe ile sürecin etkin parçaları olacağını anlattı. Artık Mersin olarak bilimsel şekilde tartışmanın ne olduğunu, yol haritasının nasıl hazırlanacağını bildiklerini kaydeden Aşut şunları söyledi:
“Üniversitelerimiz artık daha donanımlı, STK’larımız projeciliği daha iyi biliyorlar, özel sektör bilginin daha fazla farkında, toplum, eğitimin kendisini nasıl dönüştüreceğini daha iyi biliyor. Yani, birinci RİS-MERSİN’DE karşılaştığımız dirençlerle ve zorluklarla artık karşılaşmayacağız. İnsanları, iş dünyasını değişime ikna etmek zorunda kalmayacağız.”
Artık Mersin’in insan kaynağının, Ar-Ge’nin, yenilikçiliğin, markalaşmanın, kurumsallaşmanın, kümelenmenin, paydaş olmanın, patentin, coğrafi işaretin, ortaklık kültürünün ne olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu bildiğini vurgulayan Aşut, RİS-Mersin +’ın eksik kalan kısmın tamamlayıcısı olacağını söyledi.
Önceki projede ekonominin, kentsel yaşamın ve tüm alt ve üst yapının bilgi ve iletişim teknolojilerine entegre olması noktasında eksik kaldığını kaydeden Aşut, “Ve elbette tüm bu çabaların artık kent adına, özellikle ekonomimiz ve firmalarımız adına somut getirilere dönüşmesidir. Yeni “RİS-MERSİN PLUS” ile ekonomimizi bilgi ve iletişim teknolojilerine entegre edeceğiz. Üretimde daha yüksek teknoloji, satışta daha ileri teknoloji, eğitimde daha ileri teknoloji, sağlıkta daha ileri teknoloji. Daha akıllı bir kent hedefimiz olacak” dedi.
Dünyada akıllı kent kavramının giderek öne çıktığına değinen Aşut, bu kavramı her alana yerleştireceklerini söyledi. RİS Mersin ile bir sıçrama yaptıklarını ifade eden Aşut, küresel ekonomik sıkıntılar nedeniyle artık eskisinden daha büyük bir sıçramaya ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Çamsarı: “Kent markalaşmasında girişimcilik ön planda”
Mersin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Çamsarı ise konuşmasında günümüzün en önemli kavramının markalaşma olduğuna işaret etti. Markalaşmak için bir kentin hangi konularda güçlü olduğunu, hangi konularda liderlik yapabileceğini bilmesi gerektiğini anlatan Çamsarı, ön planda tutulması gereken faktörün ise girişimcilik olduğunu söyledi. Mersin’in bu açıdan şanslı bir kent olduğunu dile getiren Çamsarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çünkü bu yola Türkiye’de ilk çıkan kent Mersin. RİS Projesi ile güçlü ve zayıf yönler belirlendi. İnovasyon stratejisi geliştirildi. Göreve geldiğim günden beri 9 aydır Teknoloji Transfer Ofisi üzerine çalışıyorum. TTO’nun aktivasyonunun maksimum düzeyde sürmesi için elimden geleni yapıyorum. TTO, diğer paydaşların desteğiyle bölgesel kalkınmaya hedef koyuyor. Bu nedenle de önem taşıyor.”
Öte yandan Üniversite olarak sağlık turizminin gelişmesine yönelik çalışmalar yürüttüklerini de kaydeden Çamsarı, bunun yanında nano teknoloji, biyo teknoloji gibi enerji sektörü, nükleer enerji sektörü, havacılık sektörü gibi kentin geleceğini ilgilendiren sektörlere yönelik adımların da şimdiden atılması gerektiğini anlattı.
Kocamaz: “Mersin'in sorunlarının çözümü için her türlü desteğe varız”
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise konuşmasında projenin hazırlandığı günden bu yana büyük değişiklikler yaşandığını, yeni koşullara uygun yeni çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Hem dünyanın hem de kentin şartlarının sürekli bir değişim içinde olduğunu vurgulayan Kocamaz, “Mersin’de rekabetle ilgili konular değerlendirildiğinde hiçbirimizin aklına Suriyeliler gelmiyordu. Bugün gelinen noktada bu riskleri de göz önünde bulundurarak planlama yapmalıyız çünkü yapılan anketlerde Suriye halkının büyük bölümü geri dönmek istemediğini belirtiyor” dedi.
Geçmişte belediyenin RİS Projesi içinde yeterince yer almadığını da hatırlatan Kocamaz, önümüzdeki süreçte belediye olarak kentin sorunlarının çözümü için yapılacak her türlü çalışmaya sonsuz destek vereceklerini dile getirdi.
Belediye olarak Mersin’in envanterini çıkarma çalışması başlattıklarını bildiren Kocamaz, bununla ilgili Kent Araştırmaları Merkezi oluşturduklarını söyledi. Bu merkezin başta yoksulluk haritası olmak üzere kenti tarihi, turistik değerlerini, kentin önceliklerini, ne ürettiğini belirlediğini anlatan Kocamaz, Tarsus’ta yaptıkları gibi Mersin’e özgü ürünlerin de patentini alıp coğrafi işaretlerini belirlemek istediklerini söyledi.
Çakacak: “Mersin küresel güç olabilecek özelliklere sahip”
Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise Mersin’in küresel bir güç olabilmek adına her türlü özelliği elinde bulunduran nadir kentlerden birisi olduğunu söyledi. Bu projelerin bu nedenle ayrı bir önem taşıdığını vurgulayan Çakacak şunları söyledi:
“Ulusal ve uluslar arası düzeyde daha ileride olmayı hak eden Mersin’imizin zengin potansiyelinin ortaya çıkarılmasına bu potansiyelin stratejik bir plan çerçevesinde en üst düzeyde değerlendirilmesine kaynak beceri ve birikimlerini harekete geçirip rekabetinin artmasına bu gibi projeler büyük katkı sağlayacaktır. Bir kentte ekonomik, kültürel ve sosyal yönden gelişmenin ve kalkınmanın sağlanabilmesi için ildeki tüm paydaşların ortak bir kent kimliği ile hareket etmeleri son derece önemlidir. RİS Projesini de bu nedenle önemsiyoruz.”
Yalnızca projelerin hazırlanması değil, bu projelere sahip çıkılmasının da önemli olduğunu kaydeden Çakacak, ilin, ülkenin, dünyanın değişen şartlarına, olanaklarına göre ilin dinamikleriyle birlikte projeye yeniden şekil verildiğini söyledi. “Dolayısıyla daha önce hazırlanan RİS Mersin projesi bize önemli bir ışık tutacak” diyen Çakacak, yeni koşullarla birlikte başlıkların da farklılaşacağını ve daha güçlü, tecrübeli bir ekiple daha hızlı sonuçlar alınabileceğini söyledi.
“Bardan Cıvata’ya plaket”
Açılış konuşmalarının ardından TOBB tarafından belirlenen Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketinde Mersin’i temsil eden tek firma olan Berdan Cıvata’ya da plaket verildi. Berdan Cıvata adına Zeynep Aysalar plaketini Vali Özdemir Çakacak’ın elinden aldı.
Plaket verilmesinin ardından Tarım Platformu Başkanı Mustafa Asparuk, eski başkan Seniye Kazanç, Turizm Platformu Başkanı Numan Olcar ve Lojistik Platformu adına da Fevzi Filik kürsüye gelerek proje kapsamında bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.