MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Mersin’i bir de seyahat "blogger"ları anlattı 09.04.2016 tarihinde yayınlandı

Bugüne kadar yapılan fuar tanıtımları ve reklam çalışmalarının ardından Mersin’i bir de bloggerlar anlattı. Sosyal medya hesaplarından deneyimlerini paylaşan bloggerlar takipçilerine kimi zaman fotoğraflarla kimi zaman değişik hikayeler eşliğinde Mersin’in bilinmeyen yönlerini gösterdi.


Mersin’i bir de seyahat "blogger"ları anlattı

Türkiye’nin farklı şehirlerinde yaşayan 12 seyahat bloggerı Mersin’de buluştu. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) desteği, 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi ve gezgindünyası.com işbirliğinde Türkiye’de ilk kez bir destinasyon gezisinde bir araya gelen seyahat bloggerları kenti tanıttı. 7-10 Nisan tarihleri arasında Tarsus’tan Anamur’a kadar kentin tarihi ve turistik bölgelerini gezen, yerel lezzetleri deneyimleyen bloggerlar, kenti anlatan yazı, fotoğraf ve videolarla turizmin canlanmasına katkı sağladı.

Çalışmalar hakkında bilgi veren 25 No’lu Seyahat Acenteleri, Konaklama, Eğlence, Sanat, Spor İşletmeleri Meslek Komitesi Üyesi Burak Hosta bu çalışma ile hedeflerinin Mersin’i bu işin profesyonellerinin gözünden anlatarak son tüketiciye doğrudan ulaşabilmek olduğunu söyledi.

Günümüzün pazarlama teknikleri arasında dijital pazarlama ve sosyal medya kullanımının giderek önemini artırdığına dikkat çeken Hosta, “Biz de turizmciler olarak bu yöndeki çalışmalara ağırlık vermeye başladık. Bu alandaki çalışmaları 2015 yılı Mayıs ayında başlattık ve sürdürüyoruz” dedi. Geçen yıl Mayıs ayında gerçekleştirdikleri ilk çalışmada minimum bütçe ile maksimim verim elde ettiklerini dile getiren Hosta, “1905 TL gibi küçük bir bütçe ile 6,5 milyon kişiye ulaştık ve Mersin’in ismini duyurduk. Bu sonucu gördükten sonra sosyal medya üzerinden pazarlamanın önemini bir kez daha görüp, bu yıl bu alanda daha yoğun bir çalışma yürütmeye karar verdik” diye konuştu.

“2016 yılı Turizm Haftası yaklaşırken Türkiye’de farklı illerde yaşayan 12 blogger’ı Mersin’e davet ederek, kentimizi onların gözünden anlatmak istedik” diyen Burak Hosta sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bloggerları tercih ederken farklı tarzlar taşımalarına özen gösterdik. Kimi çocuklu aileler için tavsiyelerde bulunurken kimi bisikletle gezmeyi tercih edenlere ulaşıyor. Kimi plansız gezmeyi seven tatilcileri hedef alırken kim tarih, doğa sevdalılarına gezdiği yerleri anlatıyor. Biz de bu sayede bir taraftan tüm kesimlere ulaşırken diğer taraftan interaktif bir tanıtım gerçekleştirebiliyoruz.”

Artık dünyanın mobil çağda yaşadığını vurgulayan Hosta, bu nedenle Mersin’i de mobil dünyanın içine çekme gayretinde olduklarını söyledi. Mersin’in mistik güzelliklerini, eski mekanlarını, kaybolan değerlerini bloggerlar üzerinden anlatmak istediklerini kaydeden Hosta, Mersin’e farklı bir pencereden bakılması imkanı sunduklarını söyledi. Hosta sözlerini, “Bu önemli etkinliğimizde bizi yalnız bırakmayarak destek olan Büyükşehir Belediye Başkanımız Burhanettin Kocamaz, MTSO Başkanımız Şerafettin Aşut, Lina Nasif, Ali Merzeci ve Eyüp Dinç başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ederim” diye tamamladı.

İzol: ‘Hedefte uluslararası bloggerlar var”

25 No’lu Komite Başkanı Mehmet İzol, dijital pazarlamanın, sosyal medyanın kent tanıtımındaki önemine dikkat çekti. Mersin’e gelen gezginleri takip eden yüzbinlerce insan bulunduğunu kaydeden İzol, “Bu takipçiler paylaşılan mekanları ajandalarına kaydediyor ve daha sonra bu kentleri ziyaret ediyor. Bizim de hedefimiz Mersin’i iç turizmde aranan iller arasına yerleştirebilmek” dedi. Bundan sonraki süreçte uluslararası bloggerları davet etmeyi hedeflediklerini ifade eden İzol, yurtdışı tanıtımlarını da sosyal medya aracılığıyla gerçekleştirmek istediklerini anlattı.

Kaya: “Yapılanları duyurmak önemli”

Gezgindunyasi.com adına konuşan Kemal Kaya (Yoldaolmak.com) ise Mersin’de güzel etkinlikler düzenlendiğini, profesyonel organizasyonlar yapıldığını ancak duyurma noktasında eksik kalındığını söyledi. Günümüzde en hızlı duyurma yönteminin internet olduğunu vurgulayan Kaya, “Duygularımızı, düşüncelerimizi yapılan etkinlikleri, cazibe sebeplerini, kültürel hazineleri, bir destinasyonu öne çıkaracak her şeyi insanlara ulaştırabiliyoruz. Bunun yolu da internet” dedi. “Yaptığımız görüp deneyimlediğimiz, heyecanlarımızı paylaşıyoruz” diyen Kaya, bu sayede insanların hızlı şekilde bilgi sahibi olduğunu, tatil planı yaparken ilham aldığını anlattı. Mersin’in de bu noktadan hareket ettiğini belirten Kaya, önümüzdeki süreçte yeni projeler planladıklarını söyledi.

“Mersin’i konuşacak bir konu verin”
Bloggerların ortak görüşüne göre Mersin’in tarihi, doğası ve yayla turizmi çok daha fazla anlatılmalı. Gezginler, ziyaretçilerin Mersin’e gelmesini sağlamak için kenti konuşacakları konular verilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor. Bloggerların Mersin ile ilgili görüşleri şöyle:

Embiye Ülgen (İstanbul’dan geliyor / gezenanne.com) : Ben Bulgaristan göçmeniyim bu nedenle ülkemizin kültürünü tanımak benim için büyük önem taşıyor. Aynı şekilde çocuklarıma da Anadolu’nun yerel kültürünü tanıtıp hissettirmeyi seviyorum.
Mersin’e gelmeden önce Mersin’e ilişkin bir algım yoktu çünkü karşıma çok fazla çıkmadı. Bir tek Kızkalesini biliyordum. Gördüm ki uzun bir sahil şeridine sahip. Özellikle kumlu plajları ile çocuklu gezilere güzel bir alternatif rota olabilir. Gezdikçe tarihi ve kültürel zenginliğine hayran kaldım. Burayı gören herkesin aklında Mersin mutlaka yer edecektir. Sosyal medya ve basın aracılığıyla kent daha fazla anlatılmalı. Zenginlik çok fazla, bunun paylaşılıp gösterilmesi lazım.

Hülya Tosun (Adana’dan geliyor / ruhubohcadagezen.com): Mersin’e daha önce gelmiştim. Deniz kenarında nezih bir kent ama betonlaşmanın çok fazla olduğu, apartmanlardan oluşan bir şehir diye düşünüyordum. Bu gelişimde ise hiçbir fikrimin olmadığını gördüm. Çok kültürlü yapısını görerek adeta büyülendim. Ben şehirlerde mekanları tanıtmak yerine hikayeleri paylaşmayı seviyorum. Kısa sürede dahi çok sayıda hikaye biriktirdim. Örneğin Lina Nasif Hanım’ın büyüdüğü sokakta nasıl farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığını öğrendim. Ya da İstanbul’dan Necdet Usta’nın gelerek Mersin’deki kilisenin saatini tamir edip şimdilerde halen arayarak çalışıp çalışmadığını takip ettiğini öğrendim. Sokakta küçük hikayeleri olan güzel bir kent Mersin ve bana kalırsa bu hikayeler daha çok anlatılmalı, daha çok kişiye ulaşılmalı.

Bestami Köse (İstanbul’dan geliyor / plansizgezgin.net): Mersin’e gelmeden önce yalnızca göç alan bir kent olarak biliyordum. Benim aklımdaki imajına göre Mersin, portakal yerine tantuni kokan bir kentti. Aslında benim seyahate çıkma sebebimdir Mersin. Hikayem bu kentte başladı. Ancak detaylı olarak bu seyahatimde gezebildim ve gördüm ki burası sanat ve kültürün merkezi ancak Mersin’in turizme açılmaktan çok tanıtıma ihtiyacı var. Mersin’de yaşayan eski insanlar kaybolmadan bu insanların hikayeleri aracılığıyla tanıtımlar yapılması gerekli. Tarihi mekanları yanında sokakları da tanıtılmalı. Tarsus’ta tarihi sokaklar var. Bu bölgeler öne çıkarılmalı. Sosyal medyanın gücünden daha fazla faydalanıp sırt çantalı, gezmeyi seven insanlara ulaşılmalı.

Buğra Tokmakoğlu (İzmir’den geliyor / kesfetsek.com): Daha önce Mersin’e gelmiştim ancak aklımda Mersin’le ilgili kalan tek şey yüksek katlı binaların tepesindeki güneş enerjileriydi. Mersin’de bir arkadaşımın evinde kaldım ve Mersinlilerin yaşadıkları kentin değerinin farkında olmadıklarını gördüm. Bu gelişimden önce yaptığım kısa araştırmada kentin tarihi turistik doğal birçok farklı değeri olduğunu fark ettim. Turizm potansiyeli çok yüksek bir kent. Bu potansiyel bence hem avantaj hem dezavantaj. Bir konsept belirleyip hangi konuda önce çıkması gerektiğine karar verilmeli. Mersin deyince ne mesaj verilecek belirlenmeli. Tarihle mi kültürle mi deniz turizmiyle mi anılacak. Bir hikaye olmalı ki insanlar bu hikaye peşinden gitmeli. Ve önce bu hikayeye Mersinliler inanmalı. Antik kentlerin fazla olması nedeniyle tarihiyle başlanabilir.

Canan Demiray (İstanbul’dan geliyor / gezgorkesfet.com):  Mersin’e daha önce iki kez geldim. Bunlar iş gezileriydi. Tarihi yerini göremesem de doğa güzelliğinden haberdardım. Seyahatlerin özel deneyimler üzerine konumlanmasından yanayım. Çünkü gördüğün yerleri unutabilirsin, fotoğraflar bir şey hatırlatabilir ama deneyimler unutulmuyor. Sıkma börek yapan insanlarla sohbet edip kalkıp onlarla birlikte börek yapmak akılda kalır. Gastronomi önemli. Gittiğim yerlerde o bölgenin yemeklerini ve ne yapabileceğimi öğrenmeyi seviyorum. Herkes kumsala giderken ben aşçılık okuluna gidiyorum.
Çocuklara yönelik çalışmalar da yapılmalı. Tarihle, arkeolojiyle yoğrulmuş bir kent Mersin ve çocukların bunları sahada deneyimleyerek öğrenecekleri kamplar yapılmalı. Örneğin çocuklar Avusturya’da tuz madeninde Indiana Jones deneyimi yaşıyor. Mersin’de de yapılabilir. Önemli olan biraz yaratıcılık, eldeki malzemeyi bilmek ve farklılaşmak için doğru yolu seçmek.

Beyhan Coşkun (İstanbul’dan geliyor / supergezginler.com): Mersin’e gelmeden önce ben Mersin’i yalnızca palmiyeli yolu ve apartmanları olan bir kent olarak biliyordum. Tarih bilgim yoktu. Gelmeden araştırınca birçok güzellik gördüm. Tarsus’la ilgili gördüklerime çok şaşındım. Bu kadar tarihi yer olması konusunda fikrim yoktu. Bakış açım çok değişti. Mersin’le ilgili daha çok insanların bulunduğu gruplar sosyal medya yoluyla tanıtım yapılabilir. Biz de buna yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Oya Yıldız (İstanbul’dan geliyor / benimlegez.com): Mesin’e ilk gelişim değil ama ilk kez fotoğraf makinemle gezmek için geliyorum. Bir takım yerlerini biliyordum ama bu kadar yoğun bir tarihi olduğunu bilmiyordum. Rehber eşliğinde ilk kez geziyorum. Mersin birçok bölgenin özelliğini bir arada taşıyor; Doğu Anadolu’nun kültür turizmini, Güneydoğu Anadolu’nun gastronomi turizmini, Karadeniz’in yayla turizmini, Ege ve Akdeniz’in arkeolojik güzelliklerini... Türkiye’nin dört bir yanı burada birleşmiş. Bana göre Marina, palmiyeler, AVM’ler her yerde var ve kimse gitmiyor. Artık tatilciler farklı şeyler yaşamak istiyor. Yörük çadırına girip sıkma börek yapıp, ev yapımı soğuk ayran içmek istiyor. Yaşanmış hikayeleri görmek istiyor. Tur şirketlerinin paketlerine denizden çok Mersin için yaylayı alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Mersin deyince akla sıcak havası geliyor ve yayla öne çıkarılarak bu algı değiştirilebilir.

Peril Cantürk (Ankara’dan geliyor / gezievreni.com): Mersin’e yıllar önce gelmiştim. Çok sıcaktı ve esmediğini görmüştüm. Oysa şimdi detaylı gezince inanılmaz bir kültür olduğunu gördüm. Sanat tarihi ve arkeoloji ile ilgiliyim. Mersin’in inanılmaz değerleri ve kültürü var. Gastronomi çok güzel. Burada yediğim her şey çok lezzetliydi. Özellikle içtiğim kahve. Çünkü kahveye aşırı düşkünüm. Her gittiğim yerden kahve toplarım ve Mersin’inkini çok beğendim. Hem çekimi hem derecesi çok güzel. Ne sert ne yumuşak. Kesinlikle bu kent için butik turlar önemli. Türkiye’de kültür turizmi denince akla Karadeniz ve Güneydoğu geliyor. Ama burada da büyüleyici bir kültür var. Mersin, kültür turları ile öne çıkmalı.

Erkut Özen (Antalya’dan geliyor / kesfet.tv): Belki şarkısı nedeniyle bilmiyorum ama Mersin deyince aklıma Silifke geliyor. Bir de turizmci olduğum için Klikya Kültür Turları. Şimdi ise Mersin deyince aklıma özellikle şehir merkezinin güzellikleri geliyor. Sahilini çok beğendim. Artık Mersin’in neden daha fazla tanıtılmadığı kaygısını ben de yaşıyorum. Bırakın Mersin’in Türkiye’ye tanıtılmasını, Türkiye’nin tanıtımlarında Düden, Manavgat gibi şelaleler yerine şehrin içindeki Tarsus Şelalesi’nin de yer alması gerektiğini düşünüyorum. Turist profili çok değişti, artık insanlar konsept, butik otelleri tercih ediyor. Bence Mersin’in tanıtımın yanında altyapısını güçlendirmeye ihtiyacı var. Havaalanı sorununu çözmeli ve konaklama konusunda daha çok adım atmalı. Turizm şirketleri de taşın altına elini koyup bu dönemde charter seferlerine başlamalı.

Pınar Pinzuti (İzmir’den geliyor / bisikletizm.com): Bisiklet blog yazarıyım. Benim bakışım daha farklı. Turistik bölgelerin yavaş hareket edilirse yavaş gezilirse tanınabileceği bakış açısıyla hareket ediyorum. Mersin’e ilk 6 yaşında gelmiştim. O dönemden aklımda kalan tek şey annemin anlattığı Kızkalesi hikayesiydi. Sonrasında bu kentle ilgili başka bir şey duymadım. Mersin’de tatil yapmak hiç aklıma gelmemişti. Bugün gezince anlıyorum ki ben de bu kent de çok ayıp etmiş. Ben gelmemeyle, bu kent de kendisini yeterince anlatamamayla. Ailelere Mersin kaçamakları yaparlarsa kendilerini nelerin beklediği anlatılmalı. Küçük oteller olduğu, nasıl şirin restoranlar bulunduğu bildirilmeli. Bisikletiyle gezmeyi seven Avrupalı turistlere anlatılmalı. Durabilecekleri, fotoğraf çekebilecekleri, sıkma yiyerek ev yapımı ayran içebilecekleri güzel yerler bulunduğu bildirilmeli. Bisikletiyle gelenlere verilmek üzere küçük haritalar hazırlanmalı. Bu haritalarda nereden bisiklet kiralayabilecekleri, nerelerde bisiklet dostu oteller bulunduğu, su kaynakları belirtilmeli, tarihi yerler işaretlenmeli. Bu haritalar tüm turizm ofislerinde, otellerde dağıtılmalı. Restoranlar ve oteller kendilerini bisikletçilerin ihtiyacına göre yenilemeli.

Esra Bayhan (İstanbul’dan geliyor / eyesmediaworld.com): Mersin adını ilk duyduğumda çocuktum ve ‘Mersin, tokadımı yersin’ tekerlemesiyle hatırlıyorum. Ardından portakalını duydum ama Altın Portakal’ın Mersin’de yapılmıyor olmasına şaşırdım. Şu anda görüyorum ki Mersin, ciddi bir tarihe sahip. Önemli bir kültürel altyapısı var. Şehrin ortasında bir şelale var. Genellikle şehirden uzak yerlerde böyle doğa güzellikleri olur. Oysa Mersin’de tarih, sanat, kent yaşamı iç içe. Mersin’in başlı başına markalaşmaya ihtiyacı var ve bunun için medya çok daha etkili kullanılmalı.

 

 



Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER