İklim değişikliği stratejileri hazırlanması, yol haritası belirlenmesi, sera gazı yönetimi, yalnızca çevreyi korumayla kalmıyor firmaları ticarette de bir adım öne çıkarıyor.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Demir Enerji İş birliğinde online platformda "İklim Değişikliği ile Mücadele, Rekabet Avantajına Nasıl Dönüşür?” konulu farkındalık semineri düzenlendi. Demir Enerji Kurucu Ortaklarından Caner Demir ve Esra Demir’in konuşmacı olarak katıldığı seminerde genel olarak küresel iklim değişikliği hakkında bilgi verilip ardından sanayi sektörü ve enerji verimliliğinin önemi anlatıldı. Seminer, iklim değişikliği ile mücadelelerinin rekabet avantajına dönüşüp dönüşemeyeceği konusunda yapılan değerlendirmeler ve aktarılan bilgilerle sona erdi.
Seminerin başında küresel iklim değişimi hakkında genel bilgiler paylaşan Esra Demir, Sanayi Devrimi’nin başladığı 1880’den bu yana küresel sıcaklığın bir derece değiştiğinin tespit edildiğini bildirdi. Karbondioksit sınırının aşıldığını, deniz seviyelerinin her yıl 3.3 mm yükseldiğini, buzul tabakalarının hızla eridiğini kaydeden Demir, “Orta kötümser senaryoya göre önümüzdeki 30-40 yılda kış yağışlarının toplam miktarında büyük değişiklik beklenmese de yağış rejimindeki sert değişiklikler bizi etkileyecek. Bunların yanında sıcaklıklarda da ciddi bir artış beklentisi bulunduğunu dile getiren Demir, 2070 yılı sonrasında sıcaklıklarda 4 derecenin üzerinde artışlar görünmesiyle aşırı sıcaklık hissedilen gün sayısının 25 günlere çıkacağının tahmin edildiğini açıkladı.
“İklim değişikliğine en çok etki eden unsur enerji”
Değişen iklim koşullarının avantaja çevrilebilmesi için neler yapılması gerektiğinin ipuçlarını ise Caner Demir aktardı. Bugün sera gazı emisyonu sıfırlanabilse dahi önümüzdeki birkaç yıl iklim değişikliği etkilerinin hissedileceğini hatırlatan Demir, bunun mümkün olamayacağını belirtip; sera gazı salınımı azaltılması çalışmaları yanında değişime uyum yönünde de çalışmalar yapılması gerektiğini vurguladı. Bunun da iklim değişikliği stratejilerinin belirlenmesiyle mümkün olabileceğini belirten Demir, konuyla ilgili yürütülen uluslararası çalışmaların detaylarını aktardı. Enerjinin iklim değişikliğine en çok etki eden unsur olduğuna değinen Demir şunları söyledi:
“Sanayi sektörünün verimli enerji kullanımının önemi de bu nedenle giderek artıyor. Ürettiğimiz katmadeğere karşılık tükettiğimiz enerji kıyaslandığında gelişmiş ülkelere göre enerjiyi biraz hoyrat kullanıp 2-3 kat fazla enerji ile benzer üretimler yaptığımızı görüyoruz. Önümüzdeki süreçte fosil kaynaklar tükenecek, alternatif kaynaklar henüz ekonomik değil, artan talepler nedeniyle fiyatlar tırmanıyor. Bu nedenle de çevreye etkimiz çok yüksek. Enerjiyi daha verimli kullanmalıyız.”
“Basit önlemlerle tasarruf sağlanabilir”
Yeni teknolojilerin kullanımı, kaçakların önlenmesi, yalıtım gibi basit tedbirlerle ortalama yüzde 10-15 enerji tasarrufu sağlanabileceğine dikkat çeken Demir, yenilenebilir enerjinin üretim tesislerine entegrasyonunun da önemli olduğunu söyledi. Son 10 yılda güneş ve rüzgar enerji kurulumlarının arttığını, mevzuatların da bu çabaları destekleyecek şekilde değiştiğini hatırlatan Demir, “Enerjide dışa bağımlı olmamızın getirdiği dezavantajlarımız da var. Enerji ve arz güvenliği açısından da yenilenebilir enerji önemli” değerlendirmesini yaptı.
“Eko etiketlemelerin gelmesi bekleniyor”
Gerek dünyaya saygı, gerek prestij, gerekse önümüzdeki süreçte uluslar arası ticaret için karbon ayak izinin öneminin artacağını belirten Demir, bugünden tedbir alınmasının önemine değindi. Sera gazı yönetimi için sanayi kuruluşlarının kurumsal olarak bir sera gazı envanteri oluşturabileceğini belirten Demir, “Bu envanteri uluslararası standartlara uygun hazırlayıp kendi emisyonlarınızı takip altına alabilirsiniz. Ürettiğiniz ürünün tüm üretim döngüsünü düşünerek karbon ayak izi hesaplamanız önemli. Karbon ayak izimizi biliyor muyuz? Çevreye ne kadar etkimiz var? Sera gazı emisyonu için orta ve uzun vadeli hedeflerimiz var mı? Kendimizi bu konuda rakiplerimizle kıyaslıyor muyuz? Salınımı azaltacak projelerimiz yol haritamız var mı? Bunlara bakmalıyız” dedi. Özellikle üretim ve ihracat yapan kurumları ilgilendiren bir başka konunun ‘eko etiketleme’ olduğunu kaydeden Demir, başta AB pazarı olmak üzere büyük pazarların karbon salınımıyla ilgili eşiklerinin yükseldiğini, geçen yıl yayınlanan AB Yeşil Mutabakatı ile ciddi bir sürece girildiğini, ürünler için yeni standartlar getirilip eko etiketlemelerin gelmesinin söz konusu olduğunu söyledi.
Demir sözlerini, “Bu nedenle bugünden karbon envanteri oluşturup bunu azaltacak stratejiler geliştirip uluslararası alanda geçerliliği olacak bir strateji oluşturmak önümüzdeki süreçte bir adım daha ileride olmak adına da önemli” diye tamamladı.