Ülkelerin ekonomilerini deprem güvenli bölgelerde kurgulamasının ulusal bir güvenlik konusu olduğunu dile getiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Bu nedenle deprem güvenli ekonomi bölgeleri şarttır” dedi.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin 11 ilde oluşturduğu hasar ve ülke ekonomisine etkilerini değerlendiren Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, “Deprem bölgesindeki maddi zararın faturasının 150 milyar dolar olduğu söyleniyor. Marmara’da meydana gelecek bir felaketin ekonomik faturası trilyon doları bulur” ifadelerini kullandı. Her fırsatta yatırımların yalnız Marmara Bölgesi ile sınırlı tutulmayıp yurt geneline yayılması gerektiğini dile getirdiğini hatırlatan Kızıltan, “Bu anlamda Mersin tüm bu yatırımlar için en güvenli bölgelerin başındadır. Örneğin, Aksaray-Taşucu koridoru güvenli bir sanayi koridorudur” diyerek yatırımcıları bir kez daha Mersin’e davet etti. Ekonomide yumurtaların tek bir sepete toplanmasının risklerine dikkat çeken Kızıltan, “Mersin neden deprem güvenli özelliği ile yeni bir finans merkezi olmasın” dedi. Bu projenin büyük kentlere düzensiz göçün önüne geçebileceğini de kaydeden Kızıltan, projenin hayat bulması için Mersin’e süper yatırım paketleri tasarlanmasını, kamu arazilerinin üretime tahsis edilmesini beklediklerini söyledi. Başkan Kızıltan’ın konuyla ilgili demeci şöyle:
“Her alanda plansızlık Türkiye’nin en önemli sorunudur. Özellikle ekonomik yatırımlarda bütünsellik ve planlı hareket yok. Bilimsel veri, fizibilite, verimlilik düşünülmeden her aklımıza gelen yatırımı önümüze gelen yere yapmak çözüm değildir. İşte depremde gördük sonuçlarını: 10 ilin ekonomisi bir anda çöktü. Bu felaketin Türkiye ekonomisinin, üretiminin, ihracatının %70’inden fazlasının kurgulandığı İstanbul, İzmit Körfezi ve Marmara Bölgesi’nde olduğunu düşünmek bile istemiyoruz. Bu risklere rağmen İstanbul bir finans merkezi yapıldı. Anadolu kentlerindeki tüm holdinglerin merkezi bir moda gibi İstanbul’a taşındı. Deprem bölgesindeki maddi zararın faturasının 150 milyar dolar olduğu söyleniyor. Marmara’da meydana gelecek bir felaketin ekonomik faturası trilyon doları bulur. Türkiye bu ekonomik yıkımın altından kalkamaz. En büyük değerimiz olan kaybettiğimiz insanlarımızın, canlarımızın kaybı parayla zaten ölçülemez. Kısacası ekonomimizi deprem güvenli bölgelerde kurgulamak ulusal bir güvenlik konusudur. Deprem güvenli ekonomi bölgeleri şarttır. Deprem güvenli sanayi ve üretim bölgeleri elzemdir.
Mersin deprem güvenli bir tarım, sanayi, turizm ve lojistik kentidir
Daha önce İstanbul Sanayi Odası’nın davetiyle İSO Meclis Üyelerine yaptığımız konuşmada, İstanbul, İzmit ve Marmara Bölgesi yatırımcılarını Mersin’e yatırım yapmaya davet etmiştik. Böylesi afet risklerine dikkat çekmiştik. Bugün bu davetin ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Marmara Bölgesi büyük bir risk altındadır. Yaşanan bu felaketten sonra hiç bir şey olmamış ve olmayacakmış gibi yapamayız. Başını kuma gömen deve kuşu misali, riskleri görmezden gelemeyiz. Türkiye var olan yatırımlarını, en stratejik olanlardan başlayarak deprem güvenli bölgelere taşımak ve kurmak zorundadır. Örneğin finans merkezi İstanbul yapıldı. Merkez Bankasının bile İstanbul’a taşınma planları yapıldı. Bunlar artık daha dikkatle düşünülmelidir. Yumurtaları tek bir sepete koyamayız. İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en büyük dış ticaret kenti olan Mersin neden deprem güvenli özelliği ile yeni bir finans merkezi olmasın. Bu anlamda Mersin tüm bu yatırımlar için en güvenli bölgelerin başındadır. Örneğin, Aksaray-Taşucu koridoru güvenli bir sanayi koridorudur. Geniş ve uygun bir arazidir. Taşucu limanı çıkış kapısı olarak durmaktadır. Büyük kentlere olan düzensiz göçlerin de önüne geçecek bir projedir. Mersin gibi deprem güvenli kent ve bölgelere özel yatırım paketleri, hatta süper yatırım paketleri tasarlanmalıdır. Biz Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak yeni yatırımcılara her konuda destek veriyoruz. Devletten beklentimiz atıl kamu arazilerinin ekonomiye, üretime tahsis edilmesidir.
Mersin depremde bölgenin nefesi oldu: “ İyi ki Mersin var” dendi...
Depremin ilk gününden itibaren bölgeye ilk ulaşan kentlerin başında Mersin vardı. Depremin ikinci gününden itibaren de yüzbinlerce depremzedeye kucak açan kent olduk. Bugün 500 bine yaklaşan depremzede vatandaşımızı Mersin’de konuk ediyoruz, yanlarındayız. Bu rakam her kentin üstesinden geleceği bir rakam değildir. Mersin üretim gücüyle, yerel yönetimleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, sağlam ekonomisiyle, güçlü lojistik yapısıyla gerçekten bölgede “iyi ki Mersin gibi bir kent var” dedirtti. Bölgesinde ne kadar önemli bir kent olduğunu gösterdi. Ancak Mersin ekonomisi bunu destek olmadan kaliteli şekilde devam ettiremez. Yerel yönetimlere siyaset üstü düşünülerek destek verilmelidir. Mersin doğal afet bölgesi olmasa da bu desteklerden yararlanacak özel bir statüye kavuşmalıdır. En basiti; eğer Mersin’in beklediği makro kamu yatırımları hayata geçerse - ki bunların başında Mersin Ana Konteyner Limanı geliyor. Mersin Ana konteyner Limanı var olan Mersin Limanı’nın 4 katı büyüklükte kapasiteye sahip olacak bir liman. Depremde hizmet veremeyen İskenderun Limanı’nın, bölgede büyük bir ana konteyner limanına ne kadar çok ihtiyaç olduğunu ortaya çıkardı. Çeşmeli-Taşucu Otobanı sıkışan Mersin’in Erdemli’ye doğru planlı şekilde genişlemesini sağlayacaktır. Bu otoban hem turizm için hem de ilçe ekonomileri için hayatidir. D-400’e paralel Mersin-Adana Karayolu liman yüklerinin, ihracat yüklerinin daha rahat taşınmasını sağlayacaktır. Sektörel sanayi siteleri için tahsis bekleyen kamu arazileri, etrafının doğru kurgulanması gereken Çukurova Havalimanı ve Mersin Lojistik Köyü Projesi yine sadece Mersin için değil, tüm bölge için bekleyen projelerdir. Bunlar yapıldığında, Mersin 2022 sonunda rekor kırdığı 6 milyar dolar ihracatını en az 15-20 milyar dolara yükseltecek, ekonomisiyle yeni bir İstanbul, yeni bir Marmara Bölgesi alternatifi yaratacak deprem güvenli bir kenttir. Şu an ihmal edilen haliyle bile Mersin en çok vergi veren beşinci ildir. Bunlar yapılsa Mersin daha çok vergi vererek kamu hazinesine gelir sağlayan ilk 3 kent arasına girer. Mersin her zaman aldığından daha fazlasını devletine, milletine geri veren kent olmuştur. Hinterlandına, ayağa kalkması gereken deprem illerine en büyük desteği verecek il yine Mersin olacaktır. Mersin bu 11 deprem ilinin yaralarını saracak, kalkınmalarına destek verecek bir ildir. Mersin, ülkesine en büyük katkıyı verecek ildir. Yeter ki planlanan yatırımlar daha fazla bekletilmesin.”