Türkiye olarak ülkeler arası gerginliklerin her an ortaya çıktığı sıcak bir bölgede yaşamanın olumsuzluklarını yaşıyoruz. Her ne kadar bazı uzmanlar çevremizde yaşanan savaş veya gerginliklerin ülkemize bazı fırsatlar da sunduğu yorumu yapsa da, biz iş dünyası tüm gelişmelere karşı çok hassas bir camia olarak bildiğimiz tek bir şey varsa; o da “komşunuzda ateş ve yangın varsa, sizler de güvende olamazsınız”… Bu anlamda hem ekonomik hem de daha önemlisi insani olarak bu savaşın bir an önce bitmesi ve iki ülkenin ortak bir paydada anlaşması tek dileğimizdir. Ancak bunun için öncelikle bölgemizdeki sorunlarda üçüncü ülkeler elini çekmelidir. Zaten siyasi anlamda sorunun temel kaynağı bölgenin gerek doğal kaynaklarından pay almak isteyen, gerekse kendilerini dünyanın süper gücü ve jandarması kabul eden bazı devletlerin sürekli dünyanın her tarafındaki ülkelerin ilişkilerine müdahil olmalıdır.
Benzer bir durumu bugün Rusya-Ukrayna arasında görüyoruz. Üçüncü ülkelerin müdahale ve yorumlarının bu olaya hiçbir olumlu katkı vermediğini görüyoruz. Aksine, Ukrayna ve Rusya adına verilen her demecin, yapılan her açıklamanın veya verilen her somut desteğin bu savaşı daha da kızıştırdığını görüyoruz. O zaman da bu açıklama ve desteklerin iyi niyetinden şüphe etmeye başlıyoruz. Elbette tüm bu yangında, bölgeye en yakın ülkelerden olan ve dahası her iki ülke ile önemli ilişkileri, ortak yatırımları ve önemli bir dış ticaret hacmi olan Türkiye’nin etkilenmemesi düşünülemez. Mersin özelinde de bu olumsuz durum şimdiden Mersin firmalarında sorunlar yaşatmaya başlamıştır.
Rusya-Ukrayna gerilimi uzarsa
Mersin olarak 1 milyar dolarlık dış ticaretimiz riske girer Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim, hatta başlayan savaş Mersin’i yakından ilgilendiriyor. Çünkü Rusya Mersin’in en çok ihracat yaptığı ikinci ülke. Irak’tan sonra en önemli pazarımız. Mersin olarak, pandemiden bu yana tüm bölgeler gibi biz de çok sıkıntılı bir süreç geçirdik. Buna bir de ülke içindeki kur krizi, enflasyon ve faiz sarmalı eklendi. Bu sorunlar doğal gaza bağlı enerji zamları ile zirve yaptı. Bu sorunlara rağmen Mersin olarak 2021 yılında ihracatta tarihinin rekoruna gittik ve 4.2 milyar dolarlık ihracat hacmine ulaştık. Rusya bu ihracat rakamları içinde 471 milyon dolar ile ikinci sırda yer aldı. Bizim için önemli bir pazar. Bu pazarın olumsuz etkilenmesi demek, Mersin olarak ihracatımızın %13’lük kısmının riske girmesi demektir. Özellikle, Mersin’in omurga tarımsal ürünleri olan meyve (narenciye), sebze ve hayvansal-bitkisel yağların ihracatının olumsuz etkilenmesi demektir. Ukrayna da aynı şekilde Rusya kadar olmasa da 80 milyon dolar ihracatla Mersin’in en büyük 13’üncü pazarı. Ukrayna’ya fabrikasyon metal ürünlerin yanında, hububat da ihraç ediyoruz. Rusya-Ukrayna sorunu Ukrayna’ya giden ihracatta olumsuz etkiler ve gecikmeler yaratmaya başladı bile. Umarız bu sorun daha fazla uzamaz ve ülkeler bir noktada uzlaşır. Yoksa Mersin bu bölgelerle toplamda 1 milyar doların üzerinde dış ticaret hacmine sahip. Sorun uzarsa hem ihracat hem de ithalat anlamında ciddi sorunlar yaşarız. Mersin iş dünyası olarak şimdiden farklı pazar arayışları ile riskleri en aza indirmeye çalışıyoruz.
Savaşın etkileri hissediliyor: Rusya'dan para kesildi
Rusya’ya uygulanan yaptırımların etkisi hissedilmeye başlandı. Rusya Merkez Bankası’nın rezervleri dondurulurken Türkiye’deki firmalar bölgeden ödeme alamadı. TIR’lar da hala sınır kapılarında bekliyor. Rusya-Ukrayna savaşı, barış görüşmelerine rağmen devam ederken Rusya’ya dair ekonomik ve siyasi yaptırımlar da artıyor.Rusya’nın uluslararası finans sisteminden (SWIFT) çıkarılması nedeniyle dünya ile ticareti durma noktasına geldi. Avrupa ülkeleri, Rusya Merkez Bankası’nın rezervlere ulaşımını da dondurdu. Devam eden savaş ve yaptırımlarla birlikte Türkiye’nin Rusya ile 35 milyar dolar, Ukrayna ile de 7.5 milyar doları bulan ticareti de etkilendi. Yaptırımların henüz yeni olması nedeniyle etkilerini net olarak göremiyoruz ama ilk etapta, bütün ödemelerin durduğunu görüyoruz.Rusya ile ticarette ruble de kullanamıyoruz. Döviz kullanamıyorlar. Ruble kuru da belirsiz. Dolayısıyla şu an ticaretimiz durmuş durumda.
Ancak, her zaman dediğimiz gibi, ekonomik kayıplar her zaman telafi edilir. Önemli olan bu savaşın bir an önce bitmesi ve masum sivillere zarar gelmemesidir. Huzurun olmadığı yerde ekonomik gelişme olmaz. Bu savaştan nemalanmak isteyen güçler olabilir. Bu bölgelerin savaş halinde olmasından yararlanmak isteyen küresel güçler ve ülkeler olabilir. Ama bölgenin yakınında bir ülke olarak bu yangının orta ve uzun vadede bize bir yararı olmaz. Başkalarının ağzı ile konuşarak, bu savaşın bize fırsatlar sunacağını yazanlara itibar edilmemeli ve bu durumda bir taraf olmadan, her iki ülke ile ilişkilerimizi koruyarak, her iki ülke arasında sadece barışı destekleyen bir tarafsız dost ülke olarak politikamızı sürdürmeliyiz. Tarihten ders almalıyız. Osmanlı döneminde Alman taraftarı olmamızın, çok yakın tarihte Irak’ta “bir koyup üç alacağız” politikalarının ülkemize ve milletimize neler kaybettirdiğini; oysa gerek Atatürk’ün komşularıyla dostane ilişki politikasının gerekse 2’inci Dünya Savaşında tarafsız kalmamızın ülkemize neler kazandırdığını unutmayalım. Savaşın kazananı olmaz. Türkiye “Yurtta barış, dünyada barış” ilkemizi savunarak yoluna devam etmelidir…