Yakın gelecekte ekonomik anlamda var ya da yok olma meselemiz olduğu için dünyanın yeni üretim devrimi olan Sanayi 4.0 konusunu sürekli gündemde tutuyor, her an ortaya çıkan gelişmeleri yeniden değerlendiriyoruz. Adı her ne kadar Endüstri / Sanayi 4.0 olsa da hepimiz iyi biliyoruz ki, konu sanayinin ötesinde. Eğitimden sağlığa, turizmden lojistiğe, üretimden hizmete ve ticarete her alanı kapsayan yeni bir hayattan bahsediyoruz. Konu tek bir kuruma veya sorumluklar tek bir tarafa ait değil. Kamu, özel sektör, üniversiteler ve STK’lar dörtlü sarmalında çözülecek bir konudan bahsediyoruz. Bir eş güdüm ve uyumun olduğu, yerel kamu otoriteleri, yerel yönetimler ve tüm bürokrasinin de içinde olması gereken ama bilgili bir şekilde, tek elden, sorun yaratmak adına değil, hızlandırıcı bir şekilde görev alınması gereken bir süreçten bahsediyoruz. Yani, eğer ülke olarak yüksek teknolojiyi ekonominin, hayatın ve kentlerin, yaşam alanlarımızın bir parçası yapacaksak; yapay zekayı sağlıktan eğitime, üretimden ticarete büyüme ve gelişmemizin bir parçası yapacaksak; ekonomiden başlayarak her alanda dijitalleşmeyi dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi ve gelişmiş ülkesi hedefine uygun olarak odak noktası yapacaksak, artık tüm bu vizyonun yasal ve fiziksel alt yapısını ortaya çıkaracak olan kamunun yeni bir SİYASET 4.0’a bağlı olarak yeni bir “BÜROKRASİ 4.0” yaratması gerekmektedir.
Dünyada artık bu hedefe ait vizyonu, yasaları, gereklilikleri belirleyen bürokratlar hukukçular veya mülkiyeliler değil, aksine mühendis veya teknokratlardır. Dünyanın yaşadığı bu dijital devrimin çözümlerini geleneksel siyaset ve bürokrasiden beklemek mümkün değildir. Bundan 6-7 yıl önce bazı yeni bakanlıkların kurulması ve bu anlamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının kurulması adımı bu vizyonu göstermek adına çok yerinde ve önemliydi. Biz mutlaka belki şu an için bir Bakanlık düzeyinde olmasa da, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Dijitalizasyon veya AI (Artificial Intelligence), yani Yapay Zeka departmanlarının kurulmasını öneriyoruz.
İleri teknoloji vizyonu tek elden yönetilmelidir
Türkiye 2019’da yeni bir yönetim modeline doğru gidiyor. Kimileri bu yeni modelin ülkeyi daha merkeziyetçi yapacağını düşünüyor. Bu noktada bazı şeylerin merkeziyetçi politikalarla ele alınması mantığın gereğidir. Önemli olan nelerin merkeziyetçi nelerin daha yerel temelde idare edileceğini belirlemektir. Örneğin, Ulusal güvenlik gibi bir konunun merkeziyetçi ve tek elden yönetilmemesi düşünülemez. Eğitim ve sağlık da kısmen buna girebilir. Hatta bazı çok çok büyük, mega yerel yönetim projelerinin bile merkezi otoritenin onayından geçmesi gerekebilir. Sonuçta bunlar ulusal veya uluslararası fonlar ve kredilerle yapılıyor. Bu konuda ileri teknoloji, ekonomi ve diğer alanlardaki dijitalleşmenin de temel vizyon ve alt yapılarının tek bir elde toplanması, bu konuda verilecek desteklerin tek bir elden değerlendirilmesi hiç de mantıksız değil. Şu an bu konudaki hibe, destek ve kredilerde büyük bir bilgi kirliliği, karmaşık bir bürokrasi ve yetki karmaşası var. En basiti Mersin olarak uzun süredir yapmayı planladığımız Mersin Lojistik Merkezi Projemizin izinlerinin hangi Bakanlıktan alınacağına yıllarca karar verilemedi. Önce Ulaştırma Bakanlığı’na gidildi, sonra yeni Bakanlıklar kurulunca Ekonomi Bakanlığı bakıyor dendi, sonra bu Sanayi Bakanlığı’nın işi dendi vs. Sonuçta böyle büyük bir projede bile biz bunun hangi Bakanlığın konusu olduğuna karar veremiyorsak, bireysel girişimcilerin almak istediği desteklerde yaşadığı sorunları siz düşünün. Örneğin, bir tarım projesi düşünün: bir akademisyen veya girişimci bölgede yaşanan bir don olayını çözmek için yapay zeka ve ileri teknoloji içeren bir tarım projesi hazırlıyor. Konu hem tarım hem sanayi hem de teknoloji ile ilgili. Şimdi bu girişimci Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na gitse oradaki bürokratlar tarıma uzak. Tarım Bakanlığı’na gitse orda yüksek teknoloji ve yapay zekanın detaylarını bilen yok vs. Türkiye’de üretilen yüksek teknolojili projelere baktığınızda hemen hemen hepsi birden fazla Bakanlığın veya kurumun ortak yetki alanına giriyor veya bir çok farklı alanı kapsıyor. Anlamayan, bizim işimiz değil diyerek reddediyor. İşte bundan dolayı bu vizyon ve destekler tek bir kamu otoritesi elinde, yetkin bürokratların ve farklı disiplinde eğitim almış teknokratların ve dahası iş dünyasının temsilcilerinin de olduğu tek bir elden yönetilen bir otorite tarafından ele alınmalıdır. Süreçler yalınlaşmalı ve destek başvurularındaki bilgi karmaşası ve bürokrasi yok edilmelidir. Tek elden tüm değerli projeler değerlendirilmeli, farklı uzmanlar konuyu aynı anda ele almalı ve layık olan projeler desteklenmelidir. Bakanlıklar ve kurumlar arası yetki karmaşası ortadan böylece kaldırılmalıdır. Eğer merkeziyetçilik arıyorsanız burada arayın. Çünkü ülkemizin tek bir iyi fikri bile ıskalamaya tahammülü yoktur.
Kamuda bilgi birikimi tek elde toplanmalıdır
Yani, kısaca demek istediğimiz: Tarım Bakanlığı ayrı, Sağlık Bakanlığı ayrı, Ekonomi Bakanlığı ayrı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ayrı, Kalkınma Bakanlığı ayrı ve herkes birbirinden bağımsız bir biçimde biyoteknoloji, nanoteknoloji, bilgi ve iletişim teknolojileri projelerine destek vermeye çalışıyor; hepsi ayrı ayrı birbirinden bağımsız vizyon oluşturmaya, politika oluşturmaya çalışıyor ve dahası bizlerin sektörlerini bizim haberimiz olmadan dönüştürmeye çalışıyor. Ne yazık ki böyle bir yere varamayız, ortak bir hedef oluşturamayız. Kamuda bilgi birikimi tek elden olsun. Yeni sanayi devrimi teknolojilerini doğru şekilde kullanmak istiyorsak bu birliği sağlamak zorundayız. Elbette geleceği ararken geçmişe dönelim Devlet Planlama Teşkilatı’nı canlandıralım demiyorum ama bu çağa göre böyle bir yapılanma neden revize edilmesin.