MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Üyesi Yasemin Taş, Mersin’in sağlık turizminde atak yapabileceği alanlar olarak yaşlı bakım merkezleri, estetik merkezleri ile diş kliniklerini gösterdi. Özellikle yaşlı bakım merkezlerine yurtdışında büyük ilgi olduğunu vurgulayan Taş, “Ülkemizde bu alanda kendisini geliştirmiş bir kent yok. Mersin, vereceği hizmet ve altyapısı ile markalaşıp öne çıkabilir ve bu, diğer alt sektörlerin de gelişmesini sağlayacaktır” dedi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Üyesi 26 No’lu Sağlık Hizmetleri Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Üyesi Yasemin Taş, Mersin’de sağlık turizmini geliştirmeye yönelik yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi. Son yıllarda geriatri turizminin dünya çapında yaşlanan nüfus nedeniyle önem kazandığına dikkat çeken Taş, “Dünya genelinde doğum oranlarının azalması, yaşam sürelerinin uzaması ve kentleşme toplumların demografik yapısını etkiledi. Bu etkiler farklı turizm faaliyetlerinde özellikle geriatri turizminde fırsatlar oluşturmaya başladı” dedi. Komite olarak bu fırsatlardan Mersin’in de faydalanmasını amaçladıklarını vurgulayan Taş, şunları söyledi: “Bu kapsamda üzerinde çalıştığımız ‘Sağlık Köyü Projesi’ içinde de geriatri turizmine ayrılmış kısım bulunuyor. Komite olarak projenin kısa sürede tamamlanması amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” Proje ile eş zamanlı olarak, sektörün altyapısını geliştirmek ve geleceğe hazırlamak adına eğitimler düzenlediklerini kaydeden Taş, “Eğitimlere katılım rakamlarına bakınca Mersin’deki sektör temsilcilerinin bu alandaki fırsatı keşfetmemiş oldukları izlenimi oluşsa da biz farkındalık yaratma konusunda ısrarcı olacağız. Mersin’i marka kent yapmak amacıyla yürüttüğümüz çalışmalara devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Sektörün fırsatların farkına varması önemli”
Geriatrinin yanı sıra sağlık turizminde Türkiye’nin farklı alanlarda da diğer ülke vatandaşları için cazip hale geldiğini kaydeden Yasemin Taş, öne çıkan alanlardan bir diğerinin diş tedavileri olduğuna dikkat çekti. Diş tedavilerinde hizmet kalitesinin yüksek ve maliyetlerin düşük olması sebebiyle Türkiye’nin tercih edilen ilk 5 ülke arasında yer aldığını bildiren Taş, “Örneğin, İngiltere’de 2 bin pounda mal olan dentalimplant tedavisinin Türkiye’de seyahat ve konaklama masrafları dahil 988 pounda mal olması Türkiye’nin İngiliz hastalar tarafından tercih edilmesini sağlıyor. Buna deniz ve güneşi de eklediğinizde hastaları cezp ediyor” dedi. Mersin’de de diş tedavi hizmetleri altyapısının güçlü olduğunu vurgulayan Taş, bu gücün diş tedavisi için yurtdışından hasta gelme olasılığını artırdığını söyledi. Aynı zamanda estetik, tüp bebek gibi alanlarda da Mersin için fırsatlar bulunduğuna dikkat çeken Taş, “Önemli olan sektörün bu fırsatların farkına varması ve kendini geleceğe hazırlaması. Biz MTSO çatısı altında 26. Sağlık Meslek Komitesi olarak sektörümüzü geleceğe taşıyacak projeler üzerinde hassasiyetle çalışıyoruz” dedi.
“Geriatri ve diş tedavisinde Mersin marka olabilir”
Sektörün kendisini sağlık turizmine daha güçlü hazırlayabilmesi adına eğitimlere devam ettiklerini bildiren Yasemin Taş, “Avrupa’daki standartların anlaşılabilmesi, akreditasyonun nasıl yapılabileceğinin öğrenilmesi adına Haziran ayında Sağlık Turizminde Uygulamalı Akreditasyon Eğitimi’nin ikincisini düzenleyeceğiz. Üyelerimizin bu eğitimlerden maksimum seviyede faydalanmalarını bekliyoruz” dedi. Geriatri turizmi ve diş tedavi hizmetlerinde Mersin’in markalaşabileceğini vurgulayan Taş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle Avrupa’dan gelecek kişiler için çok cazip bir iklime ve coğrafyaya sahibiz. Bununla birlikte fiyatlar da Avrupa’nın çok altında. Bu alanda dünyada ciddi de bir talep var. Tur şirketleri uygun bir merkez olması halinde müşteri garantisi veriyor. Standartların istenilen seviyelere çekilmesi ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğine inanıyorum.”
“Sağlık Köyü Projesi Mersin’in çehresini değiştirir”
Sağlık turizminin kentte gelişimi adına birçok çalışma yürüttüklerini ancak komite olarak özellikle Sağlık Köyü Projesi üzerinde durduklarını vurgulayan Taş, “Sağlık Köyü aslında farklı alanlardaki sağlık hizmetlerinin tamamının bir arada bulunduğu büyük ve özel bir kompleks. İçerisinde estetik merkezleri, klinikler, yaşlı bakım merkezleri, rehabilitasyon merkezleri, ortopedi klinikleri, diş tedavi merkezleri, tüp bebek merkezleri, sağlıklı ürün satış marketleri, obezite tedavi merkezleri, sağlıklı tatil konseptinde hizmet verecek olan butik oteller yer alacak” dedi. Konuyla ilgili dünyada sağlık turizmiyle öne çıkan Güney Kore’deki Healthcare Town’da incelemelerde bulunduklarını anlatan Taş, “Güney Kore teknolojinin oldukça geliştiği bir bölge. Türkiye’yi ve Türkleri çok seviyorlar, ülkemize duyulan sempati ticari işbirliklerini olumlu yönde etkiliyor. Sağlık teknolojileri, biyomedikal ve biyoteknolojik ürünler ile ilgili bu ülkeden teknoloji transferi yapabiliriz. Uzakdoğu’nun Afrika, Ortadoğu ya da Avrupa’ya açılan kapısı olabiliriz. Bu nedenle Koreli firmalar Türkiyeli firmalar ile işbirliği yapmaya açıklar” dedi ve devam etti: “Güney Kore Sağlık Turizminde hedefini 12 yıl önce belirlemiş ve çalışmalara başlamış. Turizm bölgesi olan adanın sağlık turizmi ile dünyada markalaşmasını hedeflemiş. Benzer amaçlarla çıktığımız yolda dünya modellerini inceleyebilmemiz, projemizin iyileştirilmesine katkı sağlıyor.” Projenin hayata geçmesi halinde Mersin’in çehresinin değişeceğini vurgulayan Taş, “Öncelikle bir alanda marka kent olacağız. Ardından sağlık profesyonelleri burada yaşamaya başlayacak. Ar-Ge Merkezleri ve laboratuvarlarda da başarılı olunması halinde şehrin entelektüel dokusu daha da gelişecek ve şehre değer katacak. Bu nedenle bu projenin hayata geçirilmesi adına yer tahsislerinde öncelik tanınması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“İnovasyon fikri çocuk yaşta oluşmalı”
Güney Kore temaslarında farklı teknolojik alanları incelediklerini, bu yapılar içinde kendisini en çok etkileyenin Seoul Innovation Park olduğunu ifade eden Yasemin Taş, merkezle ilgili gözlemlerini şöyle anlattı: “İnovasyon Merkezi daha önce devlet tarafından kullanılan 50 yıllık binaların içerisine kurulmuş. Sonrasında bazı yeni binalar da eklenmiş. Bu eski, mütevazi yapılar içerisinde inanılmaz projeler üretilmiş. Bunu neden özellikle dile getirmek istiyorum. Bizim ülkemizde de devlete ait atıl sayılabilecek binalar var. Bu binalar projeler için tahsis edilebilir ve proje maliyetlerini düşürür. Böylece içi boş dev binalarımız değil, dev projelerimiz olur. İnovasyon merkezinin diğer önemli özelliği ulaşılabilirliği. Kolay ulaşım, toplumun her kesiminden ve yaş grubundan vatandaşın, akademisyenin, öğrencinin gönüllü olması halinde faydalanabildiği, projesi olan herkesin kullanabildiği bir alan. Sanayi, iş dünyası, üniversite, devlet ve vatandaş yalnızca yenilik ve üretim için bir araya gelmiş.”
“İnovatif ürün için inovatif düşünen nesil yetişmeli”
Türkiye’de de son yıllarda inovasyon kavramının sıkça kullanıldığını ancak farkındalık oluşturmak adına düzenlenen devasa bütçeli etkinliklerin faydalı olmadığını kaydeden Taş, “Çünkü ezberleyen bir toplum inovatif düşünemez. İnovatif ürün geliştirmek için inovatif düşünebilen bir nesil yetiştirmek gerek” dedi. Bu kapsamda Güney Kore’nin İnovasyon Park’ının başarılı bir örnek model olabileceğini anlatan Taş şu bilgileri verdi:
“Kompleks içinde çocuklar için bir bina var. Bina içine ilk girdiğimde ikinci el eşyaların toplandığı bir alan olduğunu düşündüm. Binayı dolaşınca anladım ki burası çocukların oyunla öğrendiği bir alan. 2. el eşyalar bu alanda parçalanıp, yetişkin etkisi olmadan, çocuklara hayal dünyalarını kullanarak üretecekleri yeni oyuncaklar için malzeme oluşturuluyor. Çocuklar tarafından yapılan ürünlerin sergilendiği alanda basit bir maske de görebiliyorsunuz, bir robot ya da dron da görülebilir. İnovatif düşünce yapısı bu şekilde gelişiyor. Benzer alanlar sitelerde, mahallelerde 3-12 yaş grubu çocuklar için kurulabilir. Böylece çocukların düşünsel alanda gelişiminde inovasyona yatkınlık kazandırılabilir. Küçük maliyetlerle büyük kazanımlar sağlayan işler yapılabilir.”
Kore’de İnovasyon Parkı’nın 30 binadan oluştuğunu, belediye ve hükümet öncülüğünde kurulduğunu dile getiren Taş, bu yapılar içinde dikkatlerini çeken diğer bir alanın Sosyal İnovasyon Merkezi olduğunu anlattı. Burada farklı düşünce, din, yaşam tarzına sahip bireylerin bir araya geldiğini kaydeden Taş, şehrin sorunlarını birbirine karşı önyargısız ve saygıdan ödün vermeksizin tartışıp çözüm bulmak adına sosyal projeler ürettiklerini anlattı.
Dünyada başarılı olmuş, Kore’nin inovasyon parkı gibi merkezlerde bilim, sanat, üniversite, iş dünyasının bir arada bulunduğunu hatırlatan Taş, belediyeler tarafından kurulacak yapılarda sanata da yer verip bilim ve sanatın bir arada desteklenebileceğini söyledi. Taş, böyle bir yapının desteklenmesiyle Mersin’in gelecekte inovatif düşünen, teknokentlerde, laboratuvarlarda, Ar - Ge merkezlerinde çalışacak personel sıkıntısının da çözüleceğini sözlerine ekledi.