Mersin Ticaret ve Sanayi Odası olarak kent ekonomisinin neye mal olursa olsun büyümesi gibi bir anlayışımız yok. Biz Mersin ekonomisinin büyümesini ama balon gibi içi boş bir büyüme değil, demir gülle gibi içi dolu, ağırlığı olan, kaliteli bir büyümenin peşindeyiz. Birçok projemizde bu felsefeyi herkes görüyor, sonuçlarını da alıyoruz. Mersin iş dünyası olarak birçok gelişmiş kentin ihmal ettiği iki konuyu ihmal etmeden, bu konularda kentimiz adına, Mersinliler adına büyük bir çaba içindeyiz. Bunların başında çevre konusu geliyor. Zaman zaman kente gelen yatırımlarda çevrecilerin protestolarını haksız bulanlar oluyor. Elbette bilimsel olmayan, bir araştırmaya dayanmayan, her şeye karşı, her yatırıma karşı çıkan bir çevrecilik olmaz; ancak, çevre duyarlılığı olan biz iş dünyası da eğer kentin havasına, toprağına, suyuna, insan sağlığına zarar verme potansiyeli olan bir yatırım olacaksa buna ilk karşı duran kurumun MTSO olduğunu tüm Mersinliler iyi biliyor.
Hiçbir şey Mersin’in geleceğinden değerli değil, insanımızın sağlığından değerli değil. İşte Marmara Bölgesindeki müsilaj sorunu ve bunu yaratan büyük oranda kontrolsüz, doğru arıtma teknikleri kullanılmadan denize bırakılan atıkların yarattığı sorunu hepimiz gördük. Bu sorumsuzluğa karşı çıkmak hepimizin görevidir. İşte bu anlamda Mersin iş dünyası olarak her yatırımı dikkatle inceliyoruz. Amacımız kentimize çevreyi kirletmeyen, istihdam yaratan, katma değer yaratan kaliteli yatırımların gelmesidir. Bu anlamda son zamanların önemli bir konusu olan “simbiyoz” kavramını; yani birlikte yaşama, yaşarken birbirine zarar vermeden, birbirinden yararlanarak sağlıklı bir şekilde yaşama devam edebilme kavramının üretime ve ekonomiye uygulanmış hali olan “endüstriyel simbiyoz” projelerine odaklanıyoruz. Mersin hangi alanda ve sektörde üretim yaparsa yapsın, atıklarının kenti kirletmediği, hatta bir firmanın veya sektörün atığının başka bir firma veya sektörün ham maddesini oluşturduğu yeni, çevreci ve verimli bir ekonomi yaratma peşindeyiz.
İnsan odak noktamızdır
Öte yandan kaliteli bir ekonominin ikinci bacağı olan insan kaynağımızın niteliği, sağlığı, iş sağlığı ve güvenliği konusu var. Bu konu hem çalışanlarımızın iş güvenliği, hem firmaların üretim güvenliği ve sürdürülebilirliği adına hayati bir konu. MTSO olarak merkezimiz insandır. Bu anlamda MTSO olarak “MERSİN İLİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ DESTEK VE REHBERLİK SİSTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ” başlattık. Mersin’de çok tehlikeli sınıfta yer alan 60 sanayi firmasının durum analizi yapılacak. Burada var olan eksiklerimizi AB standartlarına getirerek gidereceğiz. Bölgesel anlamda İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda farkındalığı arttırmak; sektörün temel paydaşları olan İşverenlere, çalışanlara ve İş Sağlığı ve Güvenliği firmalarına yönelik eğitimler düzenlemek projenin temel görevlerinden olacak. Proje sonunda bir İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İLETİŞİM VE YÖNLENDİRME MERKEZİ kurularak Odamız çatısı altında bilgilendirme hizmetleri verilecek. Kısacası; Mersin var olan tüm sektörleri çevreye ve insana rağmen değil, aksine çevreci, insana değer veren, kaliteli bir ekonomiye doğru yürümektedir.
Atıl hazine arazileri Mersin’in ihtiyaçları için kullanılmalıdır
Öte yandan, kentsel kalite anlamında da yine birçok konu ekonomik yatırımların planlanmasına geliyor. Kaliteli bir kentsel görünüm kaliteli bir ekonomi gerektiriyor. Ama kaliteli ve verimli bir ekonomi için de kentin imar planlarının ekonomik yatırımların önünü planlı şekilde açması gerekiyor. Mersin’in bir çok alanda üretim firmaları ya sokak aralarında, ya kentin dağınık noktalarında, ya da artık kentin içinde sıkışıp kalmış, gelişme ve kendini düzeltme imkanı kalmamış küçük sanayi sitelerinde bulunuyor. Mersin’in artık sektörel sanayi sitelerine ihtiyacı var. Bunun da tek yolu atıl, kullanılmayan hazine arazilerinin bu işlere tahsis edilmesidir. Eğer bu tahsisler yapılırsa Mersin üretimde, lojistikte, tarımda gerçek anlamda çağ atlar. Mersin dinamikleri olarak Valiliğimizden Odalara, Esnaf Odamızdan ilgili STK’larımıza ve yerel yönetimlerimize kadar birlikte bir inceleme ve araştırma halindeyiz. Hazine arazilerinin bir envanterini çıkarıyoruz. Artık bu araziler kente hizmet etmelidir. Sadece ekonomi anlamında değil, Mersin’in ihtiyacı olan her konuda kullanılmalıdır.
Sadece büyümek değil kalkınmak önemli
Evet, Mersin büyüyor. İhracatta artık 3 milyar doları geçen bir kentiz. Hinterlandı ile 20 milyar dolarlık bir dış ticaret hacminin oluştuğu bir ekonomiyiz. Ama biz Mersin’in kendi kendine plansız büyüyen bir kent olmasını istemiyoruz. Planlı ve bütüncül gelişen ve kalkınan bir kent olmasının peşindeyiz. Kentin sanayi alanlarının, turizm alanlarının, tarım alanlarının, ticaret alanlarının ve ikamet alanlarının bütüncül bir imar planı ile ele alınmasının hayati bir konu olduğunu düşüyoruz. Bu konuda hem yerel yönetimlerin ama daha çok kamunun, devletin kentin yerel dinamikleri ile iş birliği içinde destek vermesini, kentimizin planlı ve doğru şekilde önünü açmasını talep ediyoruz. Katılımcı bir demokrasi ile kentin yaşayanlarının dikkate alınmasını, sorunların çözümüne katılmalarına izin verilmesini talep ediyoruz. İşte o zaman sadece büyümeyiz, aynı zamanda kalkınırız. İşte o zaman içi dolu büyürüz. İşte o zaman o büyüme ile modern kentler, yaşanır kentler, ekonomisi ülkeye daha büyük katkı veren kentler, insanı iş ve aş bulmuş, huzurlu kentler yaratırız. Kısaca biz Mersinler olarak kentimizin, Mersinlilerin çabasıyla kentimize, bölgemiz ve ülkemize hizmet etmekten, katma değer sağlamaktan, ülkemizin ekonomisine ve sosyal huzuruna katkı koymaktan mutluyuz. Mersinlilerin talepleri daha çok dikkate alınarak, kentin özellikle önemli alt yapı eksiklerinin bir an önce tamamlanmasıyla bu büyük gururun daha büyük bir parçası olmak istiyoruz.