Kooperatifleşme tarımı kurtaracak bir model. Kooperatifleşme modeli bir şirket ya da yapının elinde olmayıp tabana yayılmalı. Şirketleşme bir süre sonra tekelleşme getiriyor. Herkes bu kooperatifin üyesi olmalı ve bağımsız bir yapı oluşturulmalı. Üreticiler kendi ürününü kendisi satmak istiyor. İsteyen istediği yere ürün gönderebilmeli, gerektiğinde üretimini artırabilmeli.
MTSO 1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi, tarım sektöründe çiftçiden, lojistikçiye, marketten ihracatçıya kadar ilgili tüm kesimlerin sorunlarına çare olacak yeni bir kooperatifçilik modeli önerisi getirdi. Komite Başkanı Baltu, üretici birliklerinin çıkarlarını gözeten, maliyetleri aşağı çeken, ortak kullanım, ortak satış yaparak hem yurtiçi hem yurtdışı pazara hakim bir kooperatifleşme modeli istediklerini anlattı. Bu sistemde kooperatifin bir şirket ya da yapıya bağlı kalmaması gerektiğini ise özellikle vurgulayan Baltu, kurulacak bağımsız kooperatifle ürünlerin istendiği miktarda üretilip istenilen her pazara satılabilmesi gerektiğini söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 1 No’lu Meyve ve Sebzelerin İşlenmesi ve Ticareti Meslek Komitesi Başkanı Kerem Baltu, komite çalışmalarını anlatarak sektöre ilişkin değerlendirmeler yaptı. Son dönemlerde komite olarak özellikle kooperatifleşme modelleri üzerine yoğunlaştıklarını bildiren Baltu, doğru bir sistemin hayata geçirilmesi halinde sektörün tüm paydaşlarının sorunlarına çare olunabileceğini dile getirdi. Sektörün en ciddi sorunu olarak birlikte hareket etme kültürünün yerleşmemiş olmasını gösteren Baltu, şunları söyledi: “Sektörümüzün en önemli sorunu üretimde ve satışta birlikteliği sağlayamamak olduğunu düşünüyoruz. Bunun için üretici kooperatifleri veya üretici birlikleri kurularak işe başlanması gerektiğine inanıyoruz. Talebimiz, uluslararası sömürgeci zihniyete sahip şirketlerin tekelinden uzak,çiftçinin-köylünün kendi toprağında işçi konumuna düşmeyeceği, toprağında söz hakkını kaybetmeden, kooperatif çatısı altında milli üretim-pazarlama seferberliği gerçekleştirmesidir.”
Dev sermaye şirketlerinin devlet desteklerini arkalarına alıp Türkiye’nin imkanlarınıkullanarak Türkiye’nin tarımına zarar vermesinin en büyük korkuları olduğunu dile getiren Baltu, “Bunun örnekleri maalesef dünyada fazlasıyla mevcut. Bazı ülkelerde üretilen şeker. Kakao, kağıt, muz gibi ürünleri gelirlerinin yaklaşık yüzde 80’di bazı şirketlerin teklinde. Türkiye’de de böyle bir sorun yaşanmasını istemiyoruz. Tarımda bir seferberlik başlayacaksa isimde ve uygulamada milli olması geleceğimiz açısından önemlidir” değerlendirmesini yaptı.
Bu taleplerden hareketle komite olarak Türkiye’nin ihtiyacı olan yeni bir kooperatif modeli üzerinde çalıştıklarını bildiren Baltu, oluşturulacak bu yapının en önemli özelliğinin ise bir şirket ya da bir yapıya bağlı kalmaması olduğunu anlattı. Belirli bir şirket ya da yapıya bağlı kalınması halinde bir süre sonra tekelleşmenin başladığını, yalnızca bu şirketin satış yaptığı pazarlara ürün gönderildiğini, o şirketin ihtiyacı kadar üretim yapılabildiğini kaydeden Baltu, “Oysa kooperatifleşme modeli tabana yayılmalı. Herkes bu kooperatifin üyesi olmalı ve bağımsız bir yapı oluşturulmalı. Üreticiler kendi ürününü kendisi satmak istiyor. İsteyen istediği yere ürün gönderebilmeli, gerektiğinde üretimini artırabilmeli” ifadelerini kullandı.
“Mersin’de çalıştay planlıyoruz”
Sektörün tüm temsilcilerinin görüşünü ortaya koyması ve herkesin beklentisini karşılayacak doğru bir tarım stratejisi geliştirilmesi gerektiğine inandıklarını kaydeden Kerem Baltu, bu noktadan hareketle önümüzdeki aylarda Mersin’de bir Tarım Çalıştay’ı düzenlemeye hazırlandıklarını anlattı. Türkiye’de benzer kooperatif modellerinin farklı illerde uygulandığını ve iyi sonuçlar alındığını kaydeden Baltu, bu modelin geliştirilip ülke genelinde tabana yayılabileceğine inandığını söyledi. Baltu, Komite olarak tasarladıkları kooperatif modelinin detaylarını ise şöyle özetledi: “Öncelik üretimde belirli bir standardı yakalamak olmalı. Kooperatifleşme bu noktada önemli katkılar sağlayacaktır. Kooperatifler kanalıyla köylerde, yerleşim birimlerinde teknik bilgi ve tecrübe sahibi ehil kişiler tarafından ürün yetiştirilmesi konusunda ilaçlamadan budamaya ve ürün toplamaya kadar her aşamada teknik destek verilip, üretici eğitilebilir. Yine kooperatifler ya da üretici birlikleri traktör gibi teknik ekipmana ya da teknik personele sahip olup yakıt, ilaç gibi büyük maddi gideri olan ihtiyaçları üreticiye uygun maliyetlerle temin edebilir ya da kiralayabilir. Küçük üreticiler bilinçlendirilerek devlet desteklerinden faydalanmaları sağlanabilir. Fiyat birliğine gidilip kalitede olduğu gibi fiyat konusunda da istikrar sağlanabilir.”
Sektörde yaşanan sıkıntılar ve zorluklar nedeniyle artık gençlerin tarımla uğraşmak istemediğini vurgulayan Baltu, bu durumun da sektör adına ciddi bir handikap olduğunu söyledi. Sorunların çözümüyle gençlerin yeniden tarım sektöründe çalıştırılmaya özendirilmesi gerektiğini anlatan Baltu, “Eğer üretici çocukları işi devralmazsa tarımın geleceği tehdit altında demektir. Bizim gençlerimiz tarımı terk ederken yurtdışındaki gençler tarım ekonomisi okuyup girdi maliyetlerini aşağı çekme yöntemleri üzerinde çalışıyor. Sorunların çözümüne yönelik kooperatifleşme çalışması bu nedenle de önemlidir” değerlendirmesini yaptı.
“Kalıntı ciddi sorun”
Mevcut durumda üretimde karşılaştıkları bir diğer sorunun da zirai ilaç kalıntısı olduğunu kaydeden Kerem Baltu, bunda mevut durumda uygulanan reçete sisteminin önemli rol üstlendiğine değindi. Bu sistemin çalışmadığını ve acil değişmesini istediklerini kaydeden Baltu, “Mevcut durumda maalesef ilacı yazan ile satan yakın ilişkide. Oysa böyle olmamalı. Sorumlu ve zorunlu danışmanlık sistemleriyle bunların önüne geçilebileceğini düşünüyoruz” dedi. Önerdikleri kooperatifleşme modeliyle kalıntı sorununun da en aza indirilebileceğine dikkat çeken Baltu, kooperatif ya da üretici birliklerinin yapacağı eğitimlerle ya da teknik desteklerle sağlanacak standart üretim ve kalite artışı sayesinde kalıntı oranlarının da düşeceğine inandığını söyledi. Hükümetlere göre tarım politikalarının değişmemesi gerektiğini de dile getiren Baltu, bu durumun sektöre zarar verdiğini anlattı.
“Komite olarak birlikte hareket etmeliyiz”
Komite olarak yürüttükleri çalışmalarda sektördeki en büyük eksikliğin birlikte hareket edememek olduğunu gördüklerini ve bu sorunun çözümüne de odaklandıklarını kaydeden Kerem Baltu, sektörün ihtiyacı olan kaynaşmayı sağlamak, birlikte hareket etme kültürünü oluşturmak adına çalışmalara başladıklarını söyledi. Her ay düzenli olarak bir sektör temsilcisinin evsahipliğinde sohbet toplantıları düzenlemeye başladıklarını bildiren Baltu, “Bu toplantılarda sorunlarımızı tartışıp ihtiyacımız olan yetkilileri davet ederek bilgiler alıyoruz. Küme modeliyle birliktelik kurmaya çalışıyoruz. Artık bunu kurumsal hale getirmek için mücadele edeceğiz” dedi.
“Üretim dışa bağımlılıktan kurtulmalı”
Sektörün bir diğer sorununun dışa bağımlılık olduğunu kaydeden Kerem Baltu, tohumdan fidana, gübreden ilaca kadar birçok kalemin ithal edildiğini hatırlattı. Devlet destekli ar-ge çalışmaları ile bölgesel şartlara uygun yerli ve milli tohumlar, fidanlar üretmek gerektiğini dile getiren Baltu, “Bu noktada Agropark ile Hasat ve Hasat Sonrası Ar-Ge ve Uygulama Merkezi Projesi modelleri oldukça güzel ve öncü örneklerdir” değerlendirmesini yaptı. Ürünlerin yurtdışından gelmesinin maliyetleri de arttığını, küçük ürecinin dövizdeki dalgalanmalara paralel ihtiyaç duyduğu ürünlere erişemediğini anlatan Baltu, yerli üretimin küçük üreticiyi destekleme anlamında da büyük önem taşıyacağını söyledi.