MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Akdeniz’de sürdürülebilir ve inovatif tarım 08.03.2018 tarihinde yayınlandı

Akdeniz Ekonomi Forumu’nun ikinci günü bölge için önem taşıyan tarım sektörünün sorunlarının masaya yatırılması ile başladı. İlk oturumun konusu Sürdürülebilir İnovatif Tarım ve Gıda oldu. 


Akdeniz’de sürdürülebilir ve inovatif tarım

Moderatörlüğünü NTV’den Prof. Dr. Güngör Uras’ın yaptığı oturumda Akdeniz Havzası’nda yer alan Mersin’de kurulacak Tarım Gıda Teknopark’ı, bölge ihracatında önemli yer tutan yaş meyve sebze ile bakliyat ürünleri ihracatının uluslararası rekabette ilk sırayı alması için gereken tarımsal önlemler ve yatırımlar, gıda güvenliğine uygun tarımsal ve endüstriyel ürünlerin geliştirilmesi, sanayi tarım entegrasyonu ile 2020 yılında Akdeniz Havzası’nda düzenlenmesi planlanan Dünya Turunçgil Konferansı ele alındı. Bu oturumun konuşmacıları ise; Aves A.Ş Genel Müdürü Onat Angı, Akdeniz İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan, Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı H. Ruhi Koçak ile Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe oldu. 
Oturumun açılışında konuşan MEP Başkan Yardımcısı Özcan Demir, kent ekonomisi hakkında bilgi verip son 5 yılda ciddi bir gelişme yaşandığını, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan’ın da destekleri ile kentin isminin tüm Türkiye’ye duyurulduğun söyledi. 

Menevşe: “Adana Tarım OSB kurulumunda ciddi yol aldık”
Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe bölge tarımı ve tarım alanında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Adana’da Tarım Organize Sanayi Bölgesi (OSB) kurma çalışması yürüttüklerini bildiren Menevşe, 3 bin dekar alanda başlama kararı aldıklarını, talep toplayabilir miyiz diye düşünürken gelen taleplerle birlikte 12 bin dekara kadar genişleme alanı oluşturduklarını söyledi. “Ancak önce deme amacıyla 3 bin dekar alanı aktif kullanacağız” diyen Menevşe, araziyi 25, 50 ve 100 dekarlık parsellere ayırdıklarını ve ekim yapılacak konuya göre arazi tahsis edileceğini söyledi. OSB’de sebze, meyve, çiçek, muz ve fidecilik üzerine çalışmayı planladıklarına değinen Menevşe, “Adana’da bir model oluşturmak istiyoruz. Bunu yapalım çiftçi verim sağlasın ve diğer çiftçiler de buradaki modeli kendi arazilerinde uygulasın istiyoruz” dedi. Komplike bir yapı kurulacağını anlatan Menevşe, soğuk zincir lojistiğinin de takip edilebilebilecek altyapı oluşacağını ve ihracat olanağının gelişeceğini söyledi. 
Bölgede havaalanı yatırımının devam ettiğini de hatırlatan Menevşe, yatırımın bitmesiyle birlikte bölgenin taze meyve sebzesinin havayolu ile de intikalinin söz konusu olacağına dikkat çekti. “Maliyetlerin yüksek olacağı düşünülebilir ama pazarlarımızı kaybetmemek için gerekli olacağı durumlar olacaktır” değerlendirmesini yapan Menevşe, gerekli durumlarda devletin de bu durumu sübvanse etmesi gerektiğini anlattı. 

Koçak: “Türkiye’nin en büyük tarım kümesi Tarsus’ta kurulacak”
Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ruhi Koçak da sürdürülebilir tarım konusuna değindi. Çukurova’nın bereketli topraklara sahip olduğunu ve 10 bin yıldır kesintisiz yaşam sürdüğünü kaydeden Koçak, bölgede yüksek katmadeğerli çok sayıda ürün üretilebilecekken mısır gibi düşük kazanç ve verim sağlayan ürünlerin yetişmesini doğru bulmadığını anlattı. Daha katmadeğerli ürün yetiştirebilmek adına 1200 dekarlık alanda pilot bir çalışma başlattıklarını ve süs bitkisi yetiştirmek için yola çıktıklarını belirten Koçak, son dönemlerde yoğun muz yetiştirme talebi aldıklarını da anlattı. Muz üretiminin de doğru bir yaklaşım olacağına dikkat çeken Koçak, “Ancak bunun için ciddi ısıtma gerekiyor. Bu nedenle yapmak istediğimiz yatırımları iyi araştırmalıyız” dedi. 
Artık tarımın maliyetlerinin arttığını ölçek ekonomisinden gün geçtikçe uzaklaşıldığını kaydeden Koçak şunları söyledi: 
“Çiftçi sayısı ve parsel büyüklüklerine bakınca ölçek ekonomisinden bahsetmek zor. Çiftçi başına 6 parsel düşüyor. Her parsel 10-20 dekar. Aile çiftliğine ya da kooperatife dönüşmeli. Biz de 5 bin 300 dekar alanda tamamen tarım ve gıda ürünlerinin yan sanayisinin oluşacağı Tarım Gıda Teknopark’ı kurulum çalışmalarını yürütüyoruz. Burada tohum ıslahı, çeşitlerin adaptasyonu, en iyi yetiştirme yöntemi, çevre kirliliğini yok etmek ve kalıntısız üretim için çalışmalar yapılacak. Demo sahalarda ar-ge çalışmaları yürütülecek. Ardından pazarlama, raf ömrünün uzatılması noktasında çalışmalar yürütülecek. Terzi usulü çalışma gerçekleştirilecek. Türkiye’nin en büyük gıda kümelenmesi oluşacak. 

Arslan: “Sürdürülebilir tarım için tohumculuk önemli”
Akdeniz İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mahmut Arslan, ise sürdürülebilir tarımın ipuçlarını verdi. Sürdürülebilir tarım için iki önemli konu olduğunu vurgulayan Arslan, bunlardan ilkinin geniş arazi gerekliliği, ikincisinin kaliteli tohum olduğunu söyledi.100 dönüm arazi için de 1000 dönüm arazi için de bir traktörün yeterli olduğunu anlatan Arslan, “Bu nedenle büyük ölçek her zaman önemli, küçük arazi boşa efor sarf etmek anlamına geliyor” değerlendirmesini yaptı. 
İkinci önemli konunun tohumculuk olduğunu vurgulayan Mahmut Arslan, sürdürülebilirlik için iyi bir tohuma sahip olunması gerektiğini, iyi bir tohum için de değişimin, ihtiyaçların sürekli takip edilmesi ve inovasyonun bırakılmaması gerektiğini söyledi. Türkiye’de ise iyi tohumların bulunduğunu ancak çiftçiye yeterince tanıtılmadığını ve bu nedenle yeterince kullanılmadığını kaydeden Arslan, geçmişte olduğu gibi tarla günlerine devam edilmesi gerektiğini söyledi. 
1998 yılından itibaren kendisinin bizzat tohumculuk sektörüyle uğraştığını anlatan Arslan, “Başkanlığını yaptığım AKİB’de 10 bin dolar ihracat yapan herkesten 1 dolar toplayarak bir tohumculuk şirketi kurduk ve güzel çalışmalar yaptık. Kıbrıs’ta Gökçe Tohumu ismiyle bir nohut tohumu geliştirdik ve bu tohumla BM’den kuru tarımda en uygun tohum çeşidi ödülü aldık” dedi. 
Tohumculukta verimin mutlaka artırılması gerektiğini vurgulayan Arslan, şunları söyledi: 
“Çiftçi her zaman sadece kazancına bakar. Para kazandığı ürünü eker. Dünya nüfusunun 2050 yılında 10 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu nüfusu doyurabilmemiz için bugünkü tarım ürünlerini yüzde 60 artırmalısınız. Oysa ortada bir çelişki var. Toprağımızı büyütemeyiz. Dünya toprağı belli. O zaman verimi artırmalıyız. Bunu nasıl yaparız. Tohumculuğu iyileştirerek. Ülkemizde maalesef sertifikalı tohum çok az. Ar-ge’ye ağırlık vermeliyiz.”

Angı: “Ölçek ekonomisini getirmeliyiz”
Aves A.Ş Genel Müdürü Onat Angı, yağlı tohumun önemi ve bu alanda yaşanan sıkıntıları anlattı. Türkiye’nin yağlı tohum üretiminde geri kaldığını ve net ithalatçı pozisyonunda bulunduğunu belirten Angı, Türkiye’nin 850 bin ton ayçiçeği bulunmasına rağmen 2 milyon çekirdeğe ihtiyaç duyduğunu söyledi. Ukrayna’nın daha küçük topraklarda Türkiye’den 10 kat fazla üretim gerçekleştirdiğini ifade eden Angı, bu durumu ölçek ekonomisi ile açıkladı. Ukrayna ve Rusya’nın yerli sanayiyi korumak adına ürettiği tohumu yurtdışına göndermediğini, ihracat vergisi koyduğunu da kaydeden Angı, “14 milyon tonluk üretimin tamamını yurtiçinde kullanıyorlar. Çünkü bu ürünün kırılması da çok önemli, kabuğu hayvan yeminde kullanılıyor o da ayrı bir endüstri oluşturuyor. En son oluşan endüstriyel ürünü ihraç ediyorlar” dedi. 
Türkiye’nin yağlı tohum ihtiyacını ağırlıklı olarak Moldova, Bulgaristan ve Romanya’dan karşıladığını bildiren Onat Angı, son dönemlerde Bosna Hersek’ten de alım yapıldığını anlattı. 
Türkiye’nin yağlı tohumdan elde edilen ürünlerin ihracatının ithalata dayalı olduğunu kaydeden Angı, “İhracatımızın yüzde 20’sini savaş sonrasında BM kanalı ile Suriye’ye gerçekleştirmeye başladık. Kalanı ise 104 ülkeye satıyoruz. Ancak ihracatın ithalata bağlı olması büyük risk” dedi. Angı çözüm yolu olarak mutlak Türkiye’de ölçek ekonomisinin getirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. 


 


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER