MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

Aile şirketlerinin sürdürülebilir olmasının yöntemleri tartışıldı 12.06.2015 tarihinde yayınlandı

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) Etik ve İtibar Derneği (TEİD), Borsa İstanbul, İş Yatırım, Dünya Gazetesi, TURKONFED, IFC işbirliğinde gerçekleştirdiği Anadolu Seminerlerinin 40.’sı Mersin’de düzenlendi.


Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile TOBB Genç Girişimciler Kurulu ev sahipliğinde organize edilen seminere iş dünyasının önemli isimlerinden konuşmacılar katıldı. ‘Aile Şirketlerinde Yarın Kimler Ayakta Kalacak?’ konulu seminer öncesinde katılımcılara Mersin için özel olarak hazırlanan araştırma raporu da dağıtıldı. Seminerde aile şirketlerinin sürdürülebilir olabilmesinin ipuçları verildi.

Öğle saatlerinde yerel basın mensuplarıyla bir araya gelen TKYD ve proje destekçileri ardından kentteki sivil toplum kuruluşu başkanları ve özel sektör temsilcileriyle kapalı oturumlarda kurumsal yönetim ile iş etiği ve politikaları konularını görüştü.
Ardından gerçekleştirilen ‘Yarın Kim Ayakta Kalacak’ konulu panelin moderatörlüğünü TKYD Genel Sekreteri Güray Karacar gerçekleştirdi. Borsa İstanbul Özel Pazar Müdürü Doç. Dr. Recep Bildik, Etik ve İtibar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öncer, İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş Yatırımcı İlişkileri Müdürü Ozan Altan ile Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin açılış konuşmasını TOBB Mersin Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Osman Kiper ile MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut yaptı.
Girişimcilik ile kurumsallaşma arasında doğrudan bir bağlantı bulunduğunu anlatan Osman Kiper konuşmasında, kurumsal yönetim anlayışıyla girişimcilik ekosistemi arasında bağlantı ortaya konulması gerektiğine dikkat çekti. “Kurumsallaşma kavramı en basit işletme faaliyetlerinin kişilere bağlı olmadan belli sistemler çerçevesinde yürütülüp işletmenin sürekliliğinin sağlanması olarak tanımlanabilir” diyen Kiper, kolay gözükmemekle birlikte uygulanabilmesi halinde kurumsallaşmanın ciddi rekabet avantajları sağlayabileceğini vurguladı. Kurumsallaşma ve girişimcilik bir arada olunca hantallık, girişimcilik ruhunun kaybolması gibi endişelerin de beraberinde geldiğine değinen Kiper, bunun doğru bir endişe olmadığını, aksine net ve düzenli bir şirket yapısı oluşacağını dile getirdi.

 

Aşut: “Kurumsal firmalar kendini bir sonraki yüzyıla taşır”
Konuşmasına, “Evet hangi firmalarımız kendisini bir sonraki yüzyıla taşıyabilecek?” sorusunu yönelterek başlayan MTSO Başkanı Şerafettin Aşut ise, yanıtı, “Kurumsallaşan firmalar” olarak verdi. Ancak kurumsallaşma kavramının içinin doldurulamaması, uygulamaya alınamaması halinde bu deyimin slogandan öteye geçemeyeceğini vurgulayan Aşut, “İlk adım, öncelikle firmalardan değil, girişimcilerden başlamaktır. Her değişim ve dönüşüm beyinde başlar. Öncelikle bu mantaliteye sahip girişimciler yaratmamız gerekir. İkinci payanda ise eğitimdir” dedi.
Kurumsallaşmanın değişmez teknik ilkeleri ve yöntemleri olduğunu hatırlatan Aşut şunları söyledi:
“MTSO olarak Eğitim Vakfımız olan EKAV ile kurumsallaşma ile ilgili defalarca eğitimler düzenledik. Firmalarımıza ve girişimcilerimize onları asırlık firmalar yapmanın teknik eğitimlerini verdik. Bu mantaliteyi kazandırmaya çalıştık ve yapmaya da devam ediyoruz. Ancak birçok kişi sadece bu iki kriteri yerine getirirse kurumsallaşacağına inanıyor. Yani, kişilerden bağımsız olarak kendileri olmasa da varlıklarını yüzlerce yıl devam ettireceğini düşünüyor. Ancak bu işin en temel üçüncü payandasını zaman zaman ihmal ediyoruz. Evet, önce kurumsallaşmayı isteyeceğiz, sonra bilimsel, teknik eğitimlerini alacağız, sonra da firmalarımızı gelecek asırlara taşıyacak olan gerçek kriter olan etik değerleri tespit edeceğiz.”
Aşut, MTSO olarak etik ilkelerin ekonominin merkezi olmasını sağlayacak çok önemli bir projenin parçası olmaktan gurur duyduklarını söyledi.
MTSO olarak BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin Türkiye’deki imzalayıcılarından biri olduklarını hatırlatan Aşut, bu sözleşmenin tüm ilkelerini üyelere yaymak üzere çalışma başlatan ve üyeleri arasında bir sürdürülebilirlik platformu oluşturan ilk Oda olduklarına da değindi. Bu nedenle toplantıyı önemsediklerini kaydeden Aşut, tüm katılımcılara teşekkür etti.

Güldağ: “Yetki kıskançlığı ve vazgeçilmez adam olma duygusundan kurtulun”
Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, aile şirketlerinin uzun ömürlü olması önündeki en önemli sorun olarak yetki kıskançlığı ve vazgeçilmez adam olma duygusunun hakim olmasını gösterdi. Şirketlerin büyümesine rağmen halen kurucu patronların yetkilerini devretmekte zorlandığını anlatan Güldağ, “Kurucularımız, yönetim kurulu başkanlarımız her kıpırdayan yapraktan haberdar olmak istiyor. Ayrıntılara boğulan yöneticiler, büyük fırsatları görmüyor ya da genel risklere odaklanamıyor. Yönetici; mikro yönetim tutkusu yerine, yeni pazar, yeni ürün geliştirme noktasına odaklanmalı. İcra ve yönetimi birbirinden ayrıştırmalı” dedi. İkinci olarak vazgeçilmez adam olma tutkusunun da sıkıntı yarattığına değinen Güldağ, şirketlerde yönetim kurulu başkanlarının işi bırakma programı olması gerektiğini vurguladı. Tek adam olma konusuna patronların çok önem verdiğini kaydeden Güldağ, bunun da ciddi sıkıntıları beraberinde getirdiğini anlattı.
Kurumsallaşmanın hantallaşma olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Hakan Güldağ, şunları söyledi:
“Kurumsal bir yapıda acaba ani kararlar alamayabilir miyim? Rekabet avantajımı yitirir miyim? Gibi korkular yaşanıyor. Aslında aile şirketleri lafının kendisi çelişkili. Aile dayanışma, sevgi, affetme demekken şirket; kendisini kanıtlamak, verimlilik, performans demek. Ne zaman bu iki kavram bir araya getirilebiliyor. Aile şirketleri adanmışlık duygusuyla, takım ruhuyla, bir araya geliyor o zaman başarılar da arkasından geliyor.”

Öncer: “Uygulamalarda prensipler olmalı”
Etik ve İtibar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öncer ise konuşmasında şirketlerin aileden ayrı bir tüzel kişiliği olması gerektiğine dikkat çekti. Şirketlerin devamını sağlamak için uygulamalarda prensipler konulması gerektiğini anlatan Öncer, bu noktada Aile Anayasası’nın mutlaka oluşturulması gerektiğini söyledi. Aile Anayasası’nı oluşturan şirketlerin uluslararası ortaklıklar kurmadan, ulusal ve uluslararası kredilere ulaşmaya, mal alım satımlarından müşteri ilişkilerine kadar her alanda bir adım önde olacağını vurgulayan Öncer, önce şirketin yapısına uygun politikalar oluşturulması, ardından da prosedürlerin yazılması gerektiğini söyledi. Öncer, “Bu şekilde çalışma yapılınca aile şirketlerimiz daha düzgün bir sisteme girip kurumsallaşacak ve rekabet ortamında daha rahat edecektir” değerlendirmesini yaptı.

 

Altan: “Operasyonel ve finansal başarının devamı önemli”
İş Yatırım Menkul Değerler A.Ş Yatırımcı İlişkiler Müdürü Ozan Altan ise kredi kuruluşları ile kurumsal şirketler arasındaki bağlantı hakkında bilgi verdi. Finansal başarısını kurumsal yönetim ilkelerine uyum sağlayarak sürdürülebilirliğini teminat altına alan şirketlerin daha iyi şartlarda finans kaynaklarına ulaşabildiğine değinen Altan, “Yatırımcıların zihninde de bu şirketler sonraki dönemlere ilişkin potansiyel oluşturuyor” dedi. Bir şirketin büyümek istediğinde finans sağlamak için ya bankaya başvuracağını ya halka açılacağını ya da fon bulmaya çalışacağını kaydeden Altan, bu noktada ilk olarak şirketin finansal performansına bakılacağını söyledi. Şirketin operasyonel ve finansal başarısının devamlılığı ve sürdürülebilirliğinin bu noktada büyük önem taşıdığını vurgulayan Altan, bunun da kurumsallaşma ile sağlanabileceğini anlattı. Şirketlerin kurumsal yönetimden korkmaması gerektiğine işaret eden Altan, insanların bilmediğinden korktuğunu söyledi. Yatırımcıların da tanıyamadığı, şeffaf olmadığını düşündüğü şirketlerden uzak durduğunu kaydeden Altan, kurumsal şirketlerin yurtiçi ya da dışından uzun vadeli finansmanı daha kolay ve daha ucuza sağlayabildiğini sözlerine ekledi.

Bildik: “Yeni girişimciyi destekliyoruz” 
Borsa İstanbul Özel Pazar Müdürü Doç. Dr. Recep Bildik ise Özel Pazar çalışması hakkında bilgi verdi. Türkiye’deki finans kaynaklarına büyük şirketlerin daha rahat ulaştığını ancak yeni girişimcinin bu imkanlara sahip olmadığını anlatan Bildik, bu alandaki boşluktan hareketle Özel Pazar’ı oluşturduklarını söyledi. Dünyada bu sistemi oluşturan ilk borsa olduklarını vurgulayan Bildik, bu pazara internet üzerinden küçük ve işe yeni başlayan işletmelerle bu şirketleri destekleyecek güçlü şirketlerin üye olduklarını anlattı. Site aracılığıyla sermaye arayan girişimcilerle bu şirketlere yatırım yapmak isteyen karlı yatırım fırsatları arayan yatırımcıları buluşturduklarını kaydeden Bildik, nitelikli melek yatırımcıların yeni girişimcilerin hisse senetlerini alıp girişimcilere hayat verdiğini, projelerini gerçekleştirip büyümelerine yardımcı olduklarını anlattı. Bu çalışmayı kar amaçlı yapmadıklarını vurgulayan Bildik, üyeliklerde sembolik ücretler alındığını bildirdi. Yeni girişimcilerin bin TL, büyük yatırımcıların ise 2 bin 500 TL’ye üye olabildiğini açıklayan Bildik, patenti olan ya da teknoparkta faaliyet gösteren firmalara ise yüzde 50 indirim yapıldığını söyledi. 230 üyeye ulaştıklarını da anlatan Bildik, “Burada yeni şirketlerin ileride halka açılmasının zemini de hazırlanıyor. Gerekli eğitimler de veriliyor” dedi. Bu site aracılığıyla hukuk müşavirliği, bağımsız denetim şirketleri ve mali müşavirlik firmalarıyla çözüm ortağı olarak çalışıp üyelere hizmet verildiğine de değinen Bildik, “Amacımız, girişimcilik ekosistemini bir araya toplamak. Türkiye’de çok ihtiyaç duyulan girişimcilik ve inovasyona katkıda bulundurup yeni girişimciler kazandırmak” dedi.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER