MERSİN TİCARET VE SANAYİ ODASI
Türkçe English
MTSO 13. Yıl
ÇAĞRI MERKEZİ 0850 304 33 33
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin
Mersin Cennet Cehennem

İnşaat Rantı KOBİ'lere değil GYO'lara yarıyor 13.11.2014 tarihinde yayınlandı

Uzun süredir iş dünyası olarak sürekli gündeme getirdiğimiz bir konu var; kentler sanayisiz büyüyebilir ama ülkeler sanayisiz büyüyemez.


Hele hele 75 milyon nüfusa sahip bir ülke iseniz; nüfusunuzun yarısı 30 yaşın altında iş bekleyen gençlerden oluşan bir ülke iseniz, sadece ranta dayalı projelerle veya hizmetler sektörü ile ne ekonomik büyüme yaratabilirsiniz ne de toplumsal bir zenginlik yaratabilirsiniz. Son aylarda Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan nihayet bu konuya parmak bastı ve iş dünyasını destekleyen görüşlerde bulundu. Sayın Babacan birkaç demecinde sanayi sektöründeki gelişmelerin sanayiciyi ranta yönlendirdiğini ve müteahhit yaptığını ifade etti. Çünkü bugünlerde kolay para ve kısa süreli rant inşaatta. Ancak bu rant ne yazık ki KOBİ düzeyindeki inşaat firmalarına pek yaramıyor. Daha çok GYO olarak bilinen “Gayri Menkul Yatırım Ortaklıkları” bu avantajlardan yararlanıyor.

Ancak unutulmamalıdır; İnşaat önemli katma değer yaratan bir sektör ancak paranın kendi içimizde dolaştığı bir alan. İhracata yönelik, cari açığı düşürmeye yönelik, kişi başına düşen mili geliri arttırmaya yönelik olan katkısı sanayi sektörü ile kıyas edilemez. Sanayi, yatırımcı için cazip olmaktan çıkarsa domino taşı gibi saydığımız şeylere olumsuz yansır; yani, milli gelir artmaz, cari açık düşmez, ihracat artmaz… Devletimiz bir hedef koydu; 500 milyar dolar ihracat… İş dünyası olarak arkasında durduk. Hala arkasındayız ve mücadele ediyoruz. Üretiyoruz, kaybettiğimiz pazarlara alternatif pazarlar arıyoruz, olmayacak pazarlarda riskler alıyoruz. Enerji ve döviz fiyatının stresi, uluslararası ilişkilerin belirsizliği vs. vs. Başarılı olursak ne ala! Devlet kazanıyor, millet kazanıyor… Peki olamazsak? Sanayicimiz batıyor. Çünkü sanayide büyük kar marjları yok. Ham madde sorunu, lojistik maliyetlerin ilkel bir lojistiğe ayrılması, var olan karı da götürüyor. Yani, Türkiye’de sanayici olmak kolay değil. Doğal olarak hiçbir yatırımcı zor sektörlerde risk almak istemiyor. Peki, sonuç nedir? Sonuç belli… Yatırımcı daha risksiz gördüğü, daha çok rant elde edeceği inşaata yöneliyor. Bu kadar müteahhitle, inşaata dayanan bir ekonomi ile bu ihracat hedefini tutturmak kimin sorumluluğunda olacak merak ediyoruz?

Ekonomik zenginlik KOBİ’lerle tabana yayılmalıdır

Geçtiğimiz günlerde bir gazetede bir TOKİ ihale ilanı gördüm. TOKİ’nin yeni çıkartmış olduğu ihalede 319 bin metrekare bir inşat alanı olan bir arsa var. Emsal değerin yaklaşık 14.7 olduğu görülüyor. Böyle yüksek bir emsal, ülkede ne sanayici bırakır, ne de yaşanabilir bir kent bırakır. Bu emsal ile o bölgenin trafiği ne hale gelir? Betonlaşma da başka bir yönü. Türkiye’nin hemen hemen her ili bu sıkıntıyı yaşamaktadır. Avantajlar elbette iş dünyasının bir parçasıdır ama gelişmesi istenen alanlara, sektörlere veya inşaat anlamında gelişmesi istenen bölgelere rant sağlanabilir. Ama rant, kentlerimizi katletmek, sorunları çözülemez hale getirmek ve başka sektörleri vurmak adına kullanılmamalıdır. Aslında işin ironik tarafı özellikle GYO’lara, yani Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına sağlanan bu avantajlar aslında KOBİ düzeyindeki inşaat firmalarını da vuruyor. Çünkü TOKİ ihalelerine KOBİ düzeyindeki bir inşaat firmasının girmesi çok zor. Devlet bunun parçası haline gelmemeli aksine karşısında durmalıdır. TOKİ’nin ülkede büyük hizmetleri olmuştur ve amacı çok kutsaldır. Ancak böylesi projeler TOKİ’yi bu amaçtan uzaklaştırmaktadır. Bu anlamda GYO’lara dur demek ve TOKİ ihalelerinde arsaların küçük parsellere ifraz edilerek KOBİ statüsündeki inşaat firmalarının da bu ihalelere girebilmesinin yolunu açmak gerekir. Böylece ekonomik zenginlik tabana yayılır.

Para bir elden diğerine geçince zenginlik olmaz

Hükümetin çeşitli Bakanları ve özellikle Sayın Başbakanımız nezdinde bu sorunun gündeme geldiğini ve bu konu ile ilgili çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Hükümetimizin son açıkladığı ekonomide dönüşüm reform planı bu anlamda iş dünyasına,üreticiye, sanayiciye umut vermiştir. Rant kötü bir şey değildir, yeter ki doğru alanlarda ve sektörlerde yaratılsın. Katma değer yaratacak, iş ve aş verecek, ihracat odaklı bir vizyona ve büyümeye sahip olan ülkemizin cari açığını düşürecek alanlara da yaratılsın verilsin. Neticede ekonomimizin amacı en basit anlamıyla; üretmek ve bu ürünü dışarıya satarak döviz elde etmek ve bunu toplumsal bir zenginlik halinde dönüştürmektir. Ancak, böylesi inşaata dayalı bir büyüme paranın kendi içimizde bir elden başka bir ele geçmesinden başka bir şey değildir. Ulusal zenginleşmeye arzu edilen katkısı olamaz. Yıllardır söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Ülkemizin üretmekten başka şansı yoktur. Biz 13 milyonluk Yunanistan değiliz ki, sadece turizmle yaşayalım- ki son kriz 13 milyonluk Yunanistan’ın bile sadece bir sektörle bir şey yapamadığını gösterdi. Yunanistan iflasını verdi… Biz sadece tarımdan geçinen üç beş milyonluk bir ülke değiliz. Üretmeden, ürünleri markalaştırmadan, ar-ge ve inovasyonla ve ileri teknoloji ile katma değer yaratmadan, modern lojistik merkezleri kurmadan, tüm ürünleri ihraç etmeden ülke olarak ekonomimizi büyütemeyiz, fert olarak zenginleşemeyiz, cari açığımızı düşüremeyiz.

GYO’lara sağlanan avantajlar tüm inşaat sektörüne sağlanmalıdır

İnşaat da dahil olmak üzere, tarım, gıda, turizm, lojistik, sanayi her sektörümüz değerlidir. Ancak, teşvikler ve avantajların ülkemizin omurga sektörlerinin birbirine zarar vermesine neden olmamalıdır. Hele hele bu zarar gören sektör ülkenin omurgası olan sanayi sektörü ise buna izin verilmemelidir. Hele hele bu zararı devlet hiç vermemelidir. Bizim TOKİ gibi önemli bir kurumdan beklediğimiz daha büyük işler var. Kentlerimizi ciddi bir kentsel dönüşüm bekliyor; insanlarımızı insanca yaşam alanları bekliyor; ekonomimiz kentsel karmaşanın içinden çıkmak ve gelişecek planlı alanlar bekliyor. İnşaat sektöründe mücadele veren KOBİ’lerin dev kuruluşların, özellikle Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarının tekelinden zarar görmeden, rekabet edebilmesi gerek. Bu anlamda küçük ve orta ölçekli inşaat firmaları KDV ve kurumlar vergisi öderken, GYO’ların bunlardan muaf tutulması haksız bir rekabettir. Ayrıca TOKİ’nin emsal inşaat alanı yüksekliği de yaşanabilir kentler yaratmak adına diğer projelere kötü örnek teşkil etmektedir.

İfade ettiğimiz gibi, Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan, bir süredir konut sektörüne yönelik eleştirilerde bulunuyor. Önce sanayinin toplam milli gelirden aldığı payın düştüğü eleştirisini getiren Sayın Babacan daha sonra da ölçüsüz rant eleştirisinde bulunmuştu. İnşaat sektöründe kalem oynatmalarla ölçüsüz rant oluşturulduğunu dile getirerek inşaat sektörünün düzenlenmesi ve denetlenmesi için çalışılması gerektiğine işaret etmişti. Bu açıklamalar çok önemliydi. Hatta bazı konularda tetikleyici oldu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın eleştirdiği konut sektörüne ilişkin ilk değişiklik gayrimenkul yatırım ortaklıklarına sağlanan vergi avantajlarında yaşanacak. ‘Yap-sat’çılığa döndüğü ileri sürülen GYO’lara sağlanan vergisel avantajların kaldırılması gündemde. Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın son günlerde sıklıkla eleştirdiği rant ekonomisinin nasıl durdurulacağına ilişkin çalışmalara başlandığını duymak sevindirici. TBMM’de görüşülmeyi bekleyen gelir vergisi tasarısının çıkarılması için çalışmalar hızlandırılacak. Gelir vergisi ile birlikte yeni düzenlemeler gündeme gelecek. Bu çerçevede gayrimenkul yatırım ortaklıklarına sağlanan vergisel avantajların durumu gözden geçirilecek.

Ancak bu yetmez; 500 milyar ihracat hedefi için devletine tüm desteğini veren iş dünyasına daha çok destek verilmelidir; işsizliği düşürmek için hedef koyan devlete destek olan iş dünyasına daha çok destek olunmalıdır. Bir rant yaratılacaksa bu üretene, sürdürülebilir istihdam yaratana, ülkesine döviz kazandırana ve cari açığı düşürene sağlanmalıdır. Sanayisizleşen bir Türkiye’nin ekonomik bir geleceği olamaz.


Sayfa gönderiliyor. Lütfen bekleyiniz

ARKADAŞINA GÖNDER